Sen Yokken

Kardeş gibi büyüyen, hayatlarını çocukluklarından beri ayrılmaksızın geçiren Çiçek ve İpek de içlerinde binlerce hüznü barındırıyorlardı.
Her daim birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı, en büyük dayanağı olan bu iki genç kadın öylesine güçlü bir dostluğa sahiplerdi ki ölümün koyduğu engelleri bile aşacaklardı.
Türk Edebiyatı'nın genç yeteneklerinden Güneş Demirel'in ikinci eseri SEN YOKKEN gerçek dostluğun, aşkın ve emek verildikçe artan bir sevginin hikâyesi.
Duygu yüklü, sürükleyici ve bir solukta okuyacağınız bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.

Her insanın aynalara gösterdiği sadece bir yüzü,
Kimseye söyleyemediği bin hüznü vardır...
Mevlana

Kardeş gibi büyüyen, hayatlarını çocukluklarından beri ayrılmaksızın geçiren Çiçek ve İpek de içlerinde binlerce hüznü barındırıyorlardı.
Her daim birbirlerinin sırdaşı, dert ortağı, en büyük dayanağı olan bu iki genç kadın öylesine güçlü bir dostluğa sahiplerdi ki ölümün koyduğu engelleri bile aşacaklardı.
Türk Edebiyatı'nın genç yeteneklerinden Güneş Demirel'in ikinci eseri SEN YOKKEN gerçek dostluğun, aşkın ve emek verildikçe artan bir sevginin hikâyesi.
Duygu yüklü, sürükleyici ve bir solukta okuyacağınız bu romanı elinizden bırakamayacaksınız.

Her insanın aynalara gösterdiği sadece bir yüzü,
Kimseye söyleyemediği bin hüznü vardır...
Mevlana


Değerlendirmeler

değerlendirme
9 puan

Güneş Demirel’in –Sen Yokken adlı kitabını, bitirmiş bulunmaktayım . Öncelikle ; kitabın dili çok sade ve akıcı .Okurken sayfalar su misali akıp gidiyor .Fakat bazı yerler de , yazım yanlışları da yok değıl .Bu benım için,nazar boncuğuydu diyebilirim .

Kitabın konusu ; her ne kadar Türk filmleri tadında olsa da , sevgili yazarımız ; Güneş Abla , bunu o kadar içten ve samimi cümlerle işlemiş ki kitap kendisini okutmayı başarıyor , başarmakla kalmayıp ,etkisini kitabı elinizden bıraktığınız da bile sürdürebiliyor .Bu da yazarın başarısı , tabi ki .

Kitapta ; iki arkadaşın-dostun hatta dosttan da öte kardeşin (Çiçek ile İpek’in) yaşadıkları acı bir olay ile meydana gelen acı tatlı gelişmeler ; arkadaşlık , dostluk , sahiplenme , aile ilişkileri ,aşk o kadar güzel ve içten anlatılmış ki , olayları birebir yaşıyormuş hissine kapıldım . Kimi yerde sinirlendim , hele de Cemal’e , kimi yer de güldüm Duygu’nun hallerine , kimi yer de duygulandım , İpek’in ve Çiçek’in hallerine . Bütün duyguları bu kitapta yaşadım ,ben .

Bana ve biz okurlara bu birbirinden güzel duyguları bir arada yaşattığı için , ayrıca önemli bir karaktere benim ismimi verdiği için sevgili “ GÜNEŞ DEMİREL’E (GÜNEŞ ABLAM’A ) , çok teşekkür ederim .

Bu kitabı okumayan , okurseverlere de kesinlikle tavsiye ederim .Olimpos Yayınları ‘na da bu kitabı çıkardığı için teşekkür ederim , ayrıca .Saygılarımla…

Profil Resmi
10 puan

muhteşemdi.....

10 puan

Çok etkileyici bir kitap. Aşk, aile, dostluk öyle güzel harmanlanmış ki elimden bırakamadım. Konusu, anlatımı, dili harika. Şimdiye kadar okuduğum hiç bir kitapta böyle ağladığımı hatırlamıyorum, bu yüzden zaman zaman ara vermek zorunda kaldım. Tavsiyem kitaba başlarken yanınızda bir kutu mendilide hazır bulundurun.

11 yıl, 11 ay
5 puan

Yoruma başlarken kendimi insaflı olmak adına uyarıp durdum; ama sivri dilli biri olarak bunu pek başaramayacağımı biliyorum.

Yazarın ilk kitabına gör daha ince bir kitaptı. Hemencecik okunup bitirilen cinsten.
Kurgu çok enteresan olmamakla beraber fena da sayılmazdı. Benim asıl takıldığım mesele yazarın konuyu işleyiş biçimiydi.

Öncelikle kitabın konusundan bahsedeyim.
Çiçek ve İpek kardeş gibi büyümüş iki dosttur. Çiçek kanser olduğunu öğrendiği günlerde bir bebeği olduğunu da öğrenir. Ve her ne pahasına olursa olsun bebeği doğuracaktır. Öyle ya da böyle öleceğini biliyordur genç kız.
Geçen süre zarfında İpek'i duruma hazırlamaya çalışarak bebeğini can dostuna emanet eder.
Doğumdan bir ay sonra da ölür.

Genç kızın vasiyeti üzerine İpek kendisine bırakılan adrese giderek bebeğin babasını bulur. Tek isteği adamın çocuğa soyismini vermesidir. Bebeğe arkadaşına söz verdiği gibi kendisi bakmak niyetindedir. Lakin olaylar pek de onun umduğu gibi gelişmeyecektir.

Çiçek arkadaşına söylemese de bebeğin babası Cemal'i hastalığından ve bebeğin varlığından mektuplar vasıtasıyla haberdar etmiştir.
İpek'in sandığının aksine adamın çocuğu ona bırakmak gibi bir niyeti yoktur.

Cemal ve İpek ikilisi böylelikle birlikte Duygu'yu büyütmeye başlarlar. Bu beraberlik elbette zamanla boyut değiştiriyor.
İkili arasında bir küs bir barışık, tutkulu bir aşk başlıyor. Ve elbette yazarın klasiği mutlu son...

Diyeceksiniz ki sorun bunun neresinde? Şöyle ki, beni en çok rahatsız eden şey kesme işaretinin ısrarla kullanılmamasıydı evvela. Nasıl mı?
Özel isimler sürekli 'Çiçeğe, İpeğe' tarzında yazılmıştı.
Bunun dışında yazarın anlatımda birinci tekil şahıs mı yoksa üçüncü tekil şahıs mı kullanması gerektiğine karar veremeyişinin karmaşası vardı.
Birinci tekil şahıs anlatımla başlayan bölümün arasında bir bakıyorsunuz üçüncü tekil şahıs anlatıma geçilmiş.
Aynı zamanda zaman karmaşası da vardı anlatımda. Şimdiki zamanla anlatılan bir bölümün ortasında geçmiş zamana falan geçilmişti.

Yazara sorsanız kitabı birinci tekil şahıs anlatımla yazdığını söyler; çünkü bölümler bir İpek'in bir Cemal'in ağzından anlatılıyor. Ki bu da okuduğum kitaplarda beni rahatsız eden başka bir durum.


Bu kadar çok hatayı bir arada görünce ön sayfayı çevirip kitabın editörünü kontrol etmeden duramadım.
Editoryal anlamda kitap tam fiyaskoydu bence. Türk Dili ve Edebiyatı mezunu hangi insan yukarıda saydıklarıma dikkat etmez ki? Ben bile bu bölümle hiç alakası olmayan bir mühendislik dalı okuduğum halde bu kuralların farkındayım. Kaldı ki ciddi anlamda yayıncılık yapan insanların bu konuda çok daha dikkatli olmaları beklenir.
Bu konuda yazarı mı yayınevini mi sorumlu tutayım bilemedim.
Olimpos Yayınları bu anlamda benim açımdan sınıfta kaldı.
Yazarın ilk kitabı Şimdi Benimsin kurgu bazında hayal kırıklığına uğramama neden olmuşsa da yukarıda saydığım hatalar o kitapta yoktu. Sen Yokken'in ikinci kitap olması ayrı bir ironi de ayrıca!

Neyse efendim sonuç olarak benim bu kitaba puanım 5...
Keyifli okumalar

11 yıl, 8 ay
9 puan

Dili çok sade, konuda ilginç bir konuydu ve güzel işlenmişti...

Profil Resmi
8 puan

Açıkcası uzun zamandır aradığım kitabı bulduğumu düşünüyorum. Hiç bir kitap ruh halime bu kadar uymadığı için hep yarım bıraktığım şu Mart ayında bana en iyi gelen şey dostluğun , aşkın , evlat sevgisinin, ölümün , küslüğün , kıskançlığın bir arada olduğu Sen Yokken kitabı oldu..

Kitap Çiceğin kanser hastası olmasıyla beraber bir bebeğinin olucağını da ögrendiği zamanla başlıyor. Tüm ailesi en iyi arkadaşı olan İpek ,sayesinde gözü kapalı bu bebeğini dünyaya getirip ölümü bekliyor. Cemal bir bebeğinden bile haberi olmadan yaşadığı bir haftalık ilişkideki Çiceği düşünüyor. Sonra aldığı mektupla tüm hayatı tamamen degişiyor..

Çicegin ölümüyle İpek artık bir kız annesi oluyor ve babasının soyadını alması için minik Duygu'yu babasıyla tanışmaya götürüyor.

Kitabın detayına girmek istemiyorum ama benim keyifle okuduğum kısımlarda da Diyar ve Lale çiftide vardı. Lalenin inatçılığı sanırım bendekiyle aynı :)

Not: Cemal kadar odun , sevgisini gösteremeyen , kıskanç bir erkek görmedim. Bir ara yanımda olsa ben bile bogazlayabilirdim sanırım ^.^

Genel olarak detaya girmeden de anlatmak gerekirse.. Eger benim gibi sizde ruhsal bunalımdaysanız bence çok ideal bir kitap Sen Yokken. Günlük konuşma diliyle yazılan bu kitap hepinizin hayatında ilişkilerinizde yaşadığınız olayları da size sunuyor . Ben İpek olsam böyle fedakar olur muydum ? demeden de geçemedim. Sanırım olamazdım. Bu kadar büyük sorumluluk alamazdım .Cemal gibi adamla da yapamazdım öldürürdüm valla ^_^

Tavsiyelerimden biridir bu kitap okuyup begeniceğinize inanıyorum. 10 \ 8 verebilirim. Kırmamın nedeni de imla hatalarından dolayı .. Olimpos Yayınları biraz dikkatli olmalı.

10 puan


http://dilarabook.blogspot.com.tr/2018/04/sen-yokken-gunes-demirel-kitap-yorumu.html

Sen Yokken uzun zaman önce okuduğum bir kitaptı. Ephesus baskısı ile yeniden okuyabilmek ayrı güzel oldu. Bu romanın sonunda bol bol ağladım elbette. Konusu oldukça ilginç, karakterlerin verdiği tepkiler ve davranış biçimleri açısından bayağı dikkatimi çekmişti ilk seferinde zaten.
Arkadaştan öte kardeş olmuş olan Çiçek ve İpek, Çiçek'in hastalığı sonrasında birbirlerinden ayrılırlar. İpek'in acısıyla başa çıkmasının en büyük yardımı onun kızı Duygu sayesinde olur. Tabi işin içine Duygu'nun babası girince bana da merakla ne olacak diye beklemek düştü.
Çiçek karakteri olayların çok başlarında aramızdan ayrılsa da karakterlere olan etkileri kitabın sonuna kadar sürdü. Aslında kızdığım davranışları olsa da ona üzülmeden edemedim. En büyük şansı herhalde İpek gibi bir arkadaşa sahip olmasıydı. Gerçekten okurken bu nasıl bir kadın diyorsunuz. Hem Duygu'yu sahiplenme şekli, arkadaşına olan derin bağı hem de Cemal ile arasındaki ilişki de yaşadığı şeyler ile kitabın en sevdiğim karakteri oldu. Cemal demişken, kendisi dizleri kanayana kadar sürünmesi gereken erkek karakterler listemde yerini bulmaya hak kazandı. Yaptığı hödüklükler unutulacak cinsten değil, hele ki söylediği bir şey var, eminim o sahnede herkes benimle aynı düşünceyi paylaşıyordur kendisi hakkında.
Yazarın kalemini gerçekten çok seviyorum.
Konu bakımından hareketli bir kitap değildi. Zaten sadece aşk romanı da değildi, olayların yavaş yavaş ilerletilmesinin seçilmesi doğru bir tercih olmuş.
Şu aralar fazla kitap okuyamıyorum, buna rağmen Sen Yokken'i bitirmem birkaç saatimi aldı. Kalemi oldukça akıcı yazarın. Tavsiye ederim.

10 puan

Nasıl OKUNASI bir kitap anlatamam. Sevgili Güneş Demirel ile beni tanıştıran ilk kitap Sen Yokken... Hani derler ya adıyla müstesna, işte öyle güzel bir roman. Tıpkı romanın adındaki gibi yüklü anlamlar taşıyan hikayesiyle yüreklere dokunan duru anlatımıyla neden daha önce tanışmadım ki yazarla ve kitaplarıyla dedirtti bana. İpek ve Çiçek , birbirlerine dostluğun ötesinde bir bağlılıkla kenetlenmişler ve sonrasında acı, tatlı, aşklı, hüzünlü ve mutlu sonlu çok güzel bir roman. Konu itibari ile aile bağlarını ve dostluğu en üst seviyede tutarak kurgulanmış gerçekten OKUNASI bir kitap.. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Güneş Demirel'e selam olsun, sırada Katran Karası var :)

8 puan

http://illekitap.blogspot.com/2018/08/gunes-demirel-sen-yokken.html

Güneş Demirel, sevdiğim, takip ettiğim, çıkardığı kitapları gözüm kapalı alıp okuduğum ve kalemini beğendiğim Türk yazarlardan biri. Bu kitabı - Sen Yokken - dahil olmak üzere çıkan bütün kitaplarını okumuş bulunan biri olarak demek istiyorum ki güzeldi ama daha duygusal yazılabilirdi.

Öncelikle yorumuma başlamadan önce demek istediğim bir iki şey var. Bunlardan biri ben bir yazarın çıkan her kitabını okuduysam o yazarın kalemini gerçekten sevdiğimdendir. Güneş Demirel'de o yazarlardan biri. İkincisi ise, bazı Türk yazarlar eleştiriyi kabul etmez, kitaplarındaki okurların eksik gördükleri şeyleri duymaktan hoşlanmaz ve hemen tepki verirler. Güneş Hanım'ın bu şekilde davranmayacağını bildiğimden dolayı açık yüreklilikle sevmediğim kısımları yazıp sevdiğim kısımlara detaylı değinmek istiyorum.

İlk önce sevmediğim, aslında sevmediğim değil de eksik bulduğum kısma değinip sonrasında yorumuma devam edeceğim. Kitapta sevmediğim tek şey, bu kurgu çok daha duygu yoğunluğuyla yazılıp, 300 küsür sayfa değil de 700 küsür sayfa ya da 2 kitaplık bir seri olarak çıksaydı ve duygular doruklarda yazılarak anlatılmış olsaydı muhteşem bir kitap olurdu. Çünkü açıkçası çoğu zaman beni ağlatacağını, hıçkıra hıçkıra ağlayacağımı bildiğim kısımlarda okuyup hüzünlenmek bana anlatımda bir duygu eksikliği hissettirdi.

En basitinden örnek vermek gerekirse, belki spoiler olacak ama okuyanlar ne demek istediğimi anlayacaktır. Cemal'in İpek'in karşısına geçip de Diyar ile Lale'nin düğününde 'çek ellerini kızımın üzerinden' tarzında bir cümle kullanıyor. Yaşanan onca olaydan sonra bu cümle tüyleri diken diken, irkilmeye sebep olan, ağlatan cümle olmalıydı ama sadece hüzünlendirdi ve böyle bir cümleyi kurduğu için de Cemal'a kızdırdı.

Umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir. Çünkü bunun haricinde yani duyguların daha yoğun olmasını ve bu konuda eksiklik hissetmenin haricinde eleştirebileceğim bir şey yoktu kitaba dair.

Tipik bir Güneş Demirel kalemiydi, güzel, akıcı, aşk dolu ve buna aile ve arkadaşlık ilişkileriyle harmanlayan, yüreklere dokunan bir kitaptı.

Kitabın kısaca konusuna değinmeden önce yukarıdaki alıntı aslında bir yerde kitabın kısaca özeti deyip kitabın konusuna değiniyorum; Çiçek ile İpek çocukluktan arkadaş hatta artık iki kardeş haline gelmiş bağlarıyla hayatın onlara oynadığı büyük oyunda ayakta kalmaya çalışırlar. Çiçek kanser hastasıdır ve ölümü kaçınılmazdır. Bu yüzden yaşadığı şehir Londra'dan anne babasını belki de son kez görmeye Türkiye'ye geldiğinde tanıştığı Cemal ile beraberliği sonucunda hamile kalarak döner Londra'ya... tedavi olması, ameliyat olması gerekirken Çiçek sadece bebeğini büyütmenin hevesiyle her şeyi geri çevirir. Bebeğini doğurmanın belki onu öldüreceğini bilse de vazgeçemez ondan. Bu süre zarfında Cemal, Çiçek'in çekip gitmesinden biran bocalasa da hayatına alışmaya çalıştığı sırada ondan gelen mektuplarla bir kızı olacağını ve zamanı geldiğinde onu görebileceğini ve daha fazlasını öğrenmeye başlar. Çiçek, öldüğünde küçük kızı Duygu'yu İpek'e emanet eder ve Cemal'e ulaşmasını, kızını babasıyla da tanışmasını ister. Ama işler iyice sarpa sarar çünkü Cemal kızını yanında istemektedir İpek ise en yakın arkadaşı, kardeşi olmuş kızın ona olan emanetinden uzak kalmaya niyetli değildir. Hayatları Duygu'nun sevgisiyle birleşmeye başlayan Cemal ile İpek arasındaki ilişki boyut değiştirip aşka doğru yönelirken aslında karakterleri ve yaşamları onları farklarında olmadıkları yorucu, yıpratıcı ve kırgınlık dolu bir yaşama doğru sürükler. Aşkları ya bu savaşta göğe çıkacak ve Duygu'yla beraber mutluluğu yakalayacaklardı ya da gururlarına yenik düşüp, birbirlerini öldürücü şekilde kırarak kendi yollarına gidecekler ve yaşarken ölümü yaşarcasına mutsuzluğu tadacaklardır.

Kitapta sanırım en sevdiğim karakter Duygu'ydu. Onun annesizliği, İpek'i anne bellemesi, masumluğu kitapta belki de en çok yüreğe dokunan şeydi. Kelimenin tam anlamıyla bir bebeğim masumluğuydu ve bizlerin gerçek hayatta bile kalbimize dokunan şeyi okumak çok güzeldi.

Cemal ise kitapta sevdiğim mi kızdığım mı bilemediğim bir karakterdi. İpek'i cidden çok kırdı geçti ve çoğu zaman kızgın olsam da kendince sebepleri olduğu gerçeği de zaman zaman kızmamı engelliyordu ama... hadi canım fazla mı kıskançsın sen Cemal demek de içimden geçiyordu. Hayır yani bu kadarı da biraz güvensizliğe kaçmıyor muydu?

Devran ve Lale çiftini çok sevdim. Keşke onları da anne baba olarak okuma fırsatımız olsaydı.

Bu arada kitabın final bölümü Duygu tarafından yazılmıştı ve onun düşüncelerine yer verilmişti. Duygu artık 14 yaşında bir genç kız olma yolunda ilerlerken neler düşündüğünü okuduk. Kitapta tek gözlerimi dolduran kısım da oralar oldu açıkçası.

Dediğim gibi kitabı genel olarak, kurgusal olarak çok sevdim ama duygular daha yoğun anlatılsaydı daha muhteşem olurdu benim nazarımda. Yanılmıyorsam yazarın ilk çıkan kitaplarındandı, yeni basımı yapıldı Ephesus ile... şimdi düşünüyorum da son çıkan kitabı ile bu kitap arasındaki kalemini oldukça fazla geliştirdiği değişmez bir gerçek... çünkü son çıkan kitapları cidden çok iyi :)

Bu arada kitapta İpek ve Cemal arasında değişen bir anlatım vardı ve bunu belirtmek için tüylü detaylarla isim belirtilmişti ve ben bunu çok sevdim :) Bölüm kısımlarındaki o mektup sayfası detayı şeklinde verilmiş tasarımı da çok sevdiğimi söylemeliyim :)

8 puan

Çok yakın iki arkadaş olan İpek ve Çiçek kardeşten öte gibiler, ölüm onları ayırdığında Çiçek hayatındaki en değerli varlığı yani yeni doğan bebeği Duygu'yu arkadaşına emanet ediyor, çünkü biliyor ki bebeğine kardeşi gibi gördüğü İpek'den daha iyi kimse bakamaz....

Çicek geride mektuplar bırakıyor, hem şimdiki zamanda hem de gelecek zamanda İpek'in karşılaşacağı zorluklar karşısında neler yapması gerektiğini anlatıyor tabi bebeğinin babası hakkında bilgiler de veriyor onun bir çocuğu olacağını bilmediğini bu nedenle onu bulmasını istiyor.....

İpek bebegin babası Cemal'i bulduğunda onun çocuğuna bu denli bağlanıp sahip çıkacağını hesaba katmıyor ve ikili arasında Duygu için bir çeşit velayet savaşı başlıyor. Cemal bebeğini kendi büyütmekte kararlı, İpek'de emanetini bırakmamakta ...

Zamanla aralarındaki öfke sancılı bir aşka dönüşüyor, İpek aşık olduğu adamın kendisine olan hislerinden emin olamazken üzerine bir de Cemal'in tutarsız davranışları eklenince zorlu günler kapıyı çalıyor ..

Cemal'e dayanabilirseniz güzel bir kitaptı 😁




Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 368 sayfa
2012 tarihinde, Olimpos Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
6055433673
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Seher
1 kişi

Okumuşlar

mucdem matmazell Lavinya Hikari y_erosal
90 kişi

Okumak İsteyenler

doubledimpled bsrylmz deniz# biLqeminik bsraycl
31 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski