Sinan

Tüm dünyada bir deha olarak kabul edilen ve eserleri hayranlık uyandıran Mimar Sinanın hayatı ve sanatı üzerine birçok kitap yazıldı bugüne kadar. Ülkemizin yetiştirdiği en önemli ressam ve kültür adamlarından Abidin Dinonun kaleme aldığı Sinan, bunlar arasında önemli bir yer tutuyor. Kitap, aynı zamanda Dinonun ressam olduğu kadar özgün bir yazar olduğunun da bir kanıtı. Abidin Dinonun düşsel bir yaşamöyküsü niteliğindeki Sinanı, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara büyük ilgi duymuş, yazılarında onları anmış, resimlerinde onlardan devraldığı özü yansıtmış usta bir sanatçının, bir diğer ustaya selamı...Sinanın genişletilmiş bu ikinci baskısında, Abidin Dinonun metin-dışı resimleri ve Sinanın, 1947-48de Eser dergisinde yayımlanmış ilk iki bölümü kitaba eklendi. Sinan Dosyasının, yayımlanan ilk metinlerle buluşması, Abidin Dinonun yazarlık çabasını, ondaki kuyumculuğu göstermesi açısından da ilginç olacaktır. TADIMLIKAbidin Dinonun Sinanı ÜzerineBirkaç SözcükAbidin Dino tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara büyük bir ilgi duymuş, yazılarında onları anmış, resimlerinde onlardan devraldığı özü dile getirmeye çalışmıştır. Ömrünün, kırk yılı aşan son dönemini yurdundan uzakta geçirirken de, bu toprakların sanatından da, sorunlarından da, insanından da, dilinden de kopmamıştır. Hititten bu yana, Anadolu topraklarında ortaya çıkan tüm kültür ve uygarlıkların bir ürünüydü Abidin. Türk Anadolunun iki dehâsı vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Bunlardan birincisi Derviş Yunus, ikincisi de Koca Sinandı. Yunus Emre için senaryo denemeleri yapmış, Sinanın sanatı üzerine bazı yazıları da dönem dönem dergilerde yayımlanmıştı. Ölümünden kısa bir süre önce Zeynep Avcıya verdiği elyazması, Sinanın düşsel yaşamöyküsüydü. Gerçekten de Abidin, bu metni sanki gözünü kapayıp, tarih içinde yolculuğa çıkarak yazmıştı. Sinanın yaşamıyla ilgili çok fazla bir bilgimiz olmadığı için, tutulacak tek doğru yoldu bu kanımca. Tabii, Sinanın mimarlığı üzerine bilimsel bir inceleme yapmıyorsanız.Abidin, 1987de, Aptullah Kuranın Sinanını yayımladığımda, ciltlenmeyi beklemeden kitabı görmek istemişti. Aylarca Kuranın kitabını didik didik etmiş, notlar almış, büyük bir coşkuyla Sinanı sanki yeniden yaşamaya başlamıştı.Sinanın doğduğu, çocukluğunu yaşadığı topraklara yaklaşık 450 yıl sonra sürgün olarak giden Abidin, orada Sinanın henüz çocuk ve Süleymaniyenin henüz boy vermediği çağı düşler: Orta Anadoluda bir köylü çocuk çamura bata çıka yürüyordu. Talasın bağları geride kalmış, Sinan, Derindereye yol almıştı. Aklından Hond medresesinin kapı nakışlarını geçiriyordu. Bir gün, acep, daha iyisini yapabilir miydi? Niçin yapamasın, taş olduktan sonra her şey yapılır!Sürgününden yaklaşık kırk yıl sonra da Pariste, düşlediği ve Sinana yakıştırdığı yaşamı işte böylece sözcüklere dökmüştü Abidin. Bir roman değil okuyacağınız. Ama gelmiş geçmiş en büyük mimarlardan birinin, yüzyıllar sonra has bir sanatçı tarafından düşlenen ve bizlere anlatılan yaşamöyküsü. Ki hayali cihan değer.F.E. Beyoğlu, Aralık 1997

******

Abidin Dino, tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara derin bir ilgi duy­muştu. Ama Anadolunun iki dehâsı vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Biri Yunus Emre, biri de Mimar Sinan. Si­nanın sanatı üstüne dönem dönem dergilerde yazılar ya­yın­lamıştı Abidin Dino. Ama belki de kimsenin aklına gel­meyecek bir şey daha yapmış, oturup kendi imgeleminden süzdüğü bir yaşamöyküsü kaleme almıştı büyük usta için.Sinan, gerçek bir yaşamöyküsü değil, bir ustanın bir ustaya biçtiği düşsel bir yaşamöyküsü. Mimar Sinanın doğduğu, çocukluğunu yaşadığı topraklara yaklaşık 450 yıl sonra sür­gün giden Abidin Dino, Sinan üstüne düşlüyor, düşü­nüyor: Sinanın Ağırnasta doğup devşirilmesi, İstanbula gelmesi, bin bir serüvenden ve savaştan sonra, Süleymaniyeyi, Seli­miyeyi gökyüzüne nakşetmesi, bir su damlasının gökyü­zün­den kopup belirli bir noktaya düşmesi kadar kaçınıl­maz mıydı? Belki Sinan rastlantıya inanmıyordu ama, rastl­antı Sinana muhakkak inanmıştı...Sinanı, bir başka ustanın, Ara Gülerin fotoğrafları eşliğinde sunuyoruz.

******

Tüm dünyada bir deha olarak kabul edilen ve eserleri hayranlık uyandıran Mimar Sinanın hayatı ve sanatı üzerine birçok kitap yazıldı bugüne kadar. Ülkemizin yetiştirdiği en önemli ressam ve kültür adamlarından Abidin Dinonun kaleme aldığı Sinan, bunlar arasında önemli bir yer tutuyor. Kitap, aynı zamanda Dinonun ressam olduğu kadar özgün bir yazar olduğunun da bir kanıtı. Abidin Dinonun düşsel bir yaşamöyküsü niteliğindeki Sinanı, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara büyük ilgi duymuş, yazılarında onları anmış, resimlerinde onlardan devraldığı özü yansıtmış usta bir sanatçının, bir diğer ustaya selamı...Sinanın genişletilmiş bu ikinci baskısında, Abidin Dinonun metin-dışı resimleri ve Sinanın, 1947-48de Eser dergisinde yayımlanmış ilk iki bölümü kitaba eklendi. Sinan Dosyasının, yayımlanan ilk metinlerle buluşması, Abidin Dinonun yazarlık çabasını, ondaki kuyumculuğu göstermesi açısından da ilginç olacaktır. TADIMLIKAbidin Dinonun Sinanı ÜzerineBirkaç SözcükAbidin Dino tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara büyük bir ilgi duymuş, yazılarında onları anmış, resimlerinde onlardan devraldığı özü dile getirmeye çalışmıştır. Ömrünün, kırk yılı aşan son dönemini yurdundan uzakta geçirirken de, bu toprakların sanatından da, sorunlarından da, insanından da, dilinden de kopmamıştır. Hititten bu yana, Anadolu topraklarında ortaya çıkan tüm kültür ve uygarlıkların bir ürünüydü Abidin. Türk Anadolunun iki dehâsı vardı... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Profil Resmi
9 puan

Çok keyifle okudum yalnız bir sözlük bulundurmakta fayda var.


Baskı Bilgileri

99 sayfa


ISBN
9750800257

Diğer baskılar


Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

pabloanddido Seyhan incinckr fosforlukelimeler contiki
6 kişi

Okumak İsteyenler

fnk564 ironmarvin
2 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski