Bu kitap, kuşkusuz bir savaş romanı ya da bir tarih romanı değil. Düşmanlık duyguları taşıyan, kırıp döken, ucuz kahramanlık taslayan anılara yer verilmedi; savaştan yıllar sonra olaylara barışçı bir gözle bakmayı amaçlıyor. Barışçı düşünce, kitapta üç eksene oturtulmuştur. Bunlardan birincisi doğa temasıdır. Bu tema kitap boyunca işlenmiştir. Baharın gelişi, kuşların göçü, kar yağışı gibi. İkincisi bağlı olunan kültür, yöre, kent ve köye, yere olan özlemdir. Bu olgu hem Türklerin hem yabancıların mektuplarında belirgindir. Üçüncüsü doğa sevgisi ve yer özlemiyle bütünleşen anne sevgisidir. Bu sevgi giderek artmakta, zaman zaman bağımlılığa dönüşmektedir. Ancak bir kısmı heyecanla ve isteyerek, bir kısmı istemeden savaşa katılmış gençlerin bulunduğu unutulmamalıdır. Bu anne sevgisi ve özlemi, savaş ve ölümden kaçışın simgesel bir anlatımıdır. Bunu en iyi açıklayan, bir Anzak askerin mektubundaki şu satırlardır: ... Anneciğim, sabahleyin uyandığımda siperimin önünde bir gelincik çiçek açmıştı ...
Bu kitap, kuşkusuz bir savaş romanı ya da bir tarih romanı değil. Düşmanlık duyguları taşıyan, kırıp döken, ucuz kahramanlık taslayan anılara yer verilmedi; savaştan yıllar sonra olaylara barışçı bir gözle bakmayı amaçlıyor. Barışçı düşünce, kitapta üç eksene oturtulmuştur. Bunlardan birincisi doğa temasıdır. Bu tema kitap boyunca işlenmiştir. Baharın gelişi, kuşların göçü, kar yağışı gibi. İkincisi bağlı olunan kültür, yöre, kent ve köye, yere olan özlemdir. Bu olgu hem Türklerin hem yabancıların mektuplarında belirgindir. Üçüncüsü doğa sevgisi ve yer özlemiyle bütünleşen anne sevgisidir. Bu sevgi giderek artmakta, zaman zaman bağımlılığa dönüşmektedir. Ancak bir kısmı heyecanla ve isteyerek, bir kısmı istemeden savaşa katılmış gençlerin bulunduğu unutulmamalıdır. Bu anne sevgisi ve özlemi, savaş ve ölümden kaçışın simgesel bir anlatımıdır. Bunu en iyi açıklayan, bir Anzak askerin mektubundaki şu satırlardır: ... Anneciğim, sabahleyin uyandığımda siperimin önünde bir gelincik çiçek açmıştı ...