Yıllardan beri binlerce defa yer değiştirenler; yer değiştirip kendilerine tutunacak bir dal arayanlar; o sistemden bu sisteme, o ekolden öbür ekole koşuşup duranlar, bütün bu çırpınıp durmaların fiyasko ile neticelendiğini görüyor ve şimdiye kadar hiç fiyasko görmemiş Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) mektebine koşuyorlar.
İnsanların gönüllerini coşturacak kadar o gönüllere fer veren Efendiler Efendisi’ni acaba kendi kıymeti ölçüsünde anlatabildik mi?..
Hayır! Eğer beşeriyet O’nu tanısaydı, O’nun için mecnun olur, yollara düşerdi; ruhları O’nun yâd-ı cemîli sarınca burnunun direği sızlar ve gözleri yaşlarla dolardı, dolardı da, O’nun pâk semtine, peygamberlik dünyasına, tertemiz iklimine girebilmek için ürperir, O’nun aşkının ateşiyle yanan kalbinin küllerine hayat gelsin diye rüzgârın önüne katılır ve hep oraya doğru sürüklenirdi…
Akıl ve havsalamız alsa da almasa da, sineler O Güneş’e pervanedir.. çok yakın bir gelecekte, şimdiye kadar bir türlü O’na koşamayıp da kış sinekleri gibi takılıp yolda kalan derbeder ve perişan akıllar, yolda kalışlarına pişman olacak ve ellerini dizlerine vurarak: “Biz niye pervane olup O’na koşmadık?” diyeceklerdir. O zaman belki de birçoğu için her şey bitmiş olacak...
Yıllardan beri binlerce defa yer değiştirenler; yer değiştirip kendilerine tutunacak bir dal arayanlar; o sistemden bu sisteme, o ekolden öbür ekole koşuşup duranlar, bütün bu çırpınıp durmaların fiyasko ile neticelendiğini görüyor ve şimdiye kadar hiç fiyasko görmemiş Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) mektebine koşuyorlar.
İnsanların gönüllerini coşturacak kadar o gönüllere fer veren Efendiler Efendisi’ni acaba kendi kıymeti ölçüsünde anlatabildik mi?..
Hayır! Eğer beşeriyet O’nu tanısaydı, O’nun için mecnun olur, yollara düşerdi; ruhları O’nun yâd-ı cemîli sarınca burnunun direği sızlar ve gözleri yaşlarla dolardı, dolardı da, O’nun pâk semtine, peygamberlik dünyasına, tertemiz iklimine girebilmek için ürperir, O’nun aşkının ateşiyle yanan kalbinin küllerine hayat gelsin diye rüzgârın önüne katılır ve hep oraya doğru sürüklenirdi…
Akıl ve havsalamız alsa da almasa da, sineler O Güneş’e pervanedir.. çok yakın bir gelecekte, şimdiye kadar bir türlü O’na koşamayıp da kış sinekleri gibi takılıp yolda kalan derbeder ve perişan akıllar, yolda kalışlarına pişman olacak ve ellerini dizlerine vurarak: “Biz niye pervane olup O’na koşmadık?” diyeceklerdir. O zaman belki de birçoğu için her şey bitmiş olacak...
551 sayfa
nil yayınları tarafından yayınlandı