Hiçbir zaman listenin üst sıralarında yer alamayacak, tabiri caizse “sıradan” diyebileceğimiz karakterler, onun romanlarında dünyayı
yerinden oynatacak gizemli bir algı gücüne sahip olur, farklılaşırlar! Bir yerlerde unutulmuş ve belki de hiç önemsenmemiş karakterler, romanın mil taşı oluverir. Kötü sonla biten öyküleri bile gülümsetiyorsa sizi, zaferin tadını aldığınızdandır!
“…Öyle bir an oldu ki, ikimizin minik taşları düzgün biçimde yan yana düştüler. Ben bir adım atıyordum, sen de aynı uzunlukta bir adım atıyordun. Ben seni bekliyordum, sen bana yetişiyordun, ben sana ulaşıyordum, sen beni bekliyordun. Sonsuza kadar böyle gideceğimizi sanıyorduk.
Oysa ben şimdi ormanda yürüyorum ve ayak izlerimden başka iz yok. Kimse yürümüyor yanımda, kimse izlemiyor beni, ya da önümden gitmiyor…”
Gerçeği hayallere bulayıp aklımıza kazıyan satırların yaratıcısı, modern zaman masalcılarından biri, Susanna Tamaro. Türk okurların Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı eseriyle tanıyıp benimsediği yazar, aşkın ölümle yüzleştiği yeni romanında umut arayışından vazgeçmiyor…
Matteo ve Nora, gerçek aşkın bahşettiği her şeye sahip, tutku dolu ve mutlu bir çifttir. Evlenerek kutsadıkları aşk, onlara oğulları Davide’yi verir. Hayat her şeyin en iyisini planlamış gibi görünür onlar için… İyi bir aile hayatını, başarıyla sürüp giden kariyerleri taçlandırır. Matteo başarılı bir kalp uzmanı olur, Nora ise rüyasını gerçekleştirip bir çocuk yuvası açar.
Peri masalları güzel olduğu kadar kırılgandır… Korkunç bir kaza meydana gelir ve bu mükemmel uyum dünyanın trajik yasaları karşısında dağılır gider. Nora’nin diğer yarısı, Matteo, bir anda tek başına kalarak içinde dipsiz bir boşlukla tehlikeli, yıpratıcı bir kazazede hayatı sürmeye başlar. Ölümün gerisinde kalan o acı yabancılaşma duygusuna kapılan Matteo, akıntıda sürüklenmektedir. Nora’nın ölümündeki gizem perdesi, aşk acısıyla çözülmesi gereken büyük bir bilmeceyi beraber sunar. Yollar onu asla bırakmaz ve hiçbir şekilde tahmin edemeyeceği bir geleceğe taşır. Ölümsüz aşkın hayaletiyle karşılaşması, hayatını bir daha asla değişmeyecek, yeni bir forma taşıyacaktır!
Susanna Tamarro, son romanı Sonsuza Kadar’da kırılganlığımızın güce, kaderin bilgeliğe, trajedilerin aşka ve zifiri karanlığın içsel aydınlığa nasıl dönüşebileceğini gösteriyor.
Hiçbir zaman listenin üst sıralarında yer alamayacak, tabiri caizse “sıradan” diyebileceğimiz karakterler, onun romanlarında dünyayı
yerinden oynatacak gizemli bir algı gücüne sahip olur, farklılaşırlar! Bir yerlerde unutulmuş ve belki de hiç önemsenmemiş karakterler, romanın mil taşı oluverir. Kötü sonla biten öyküleri bile gülümsetiyorsa sizi, zaferin tadını aldığınızdandır!
“…Öyle bir an oldu ki, ikimizin minik taşları düzgün biçimde yan yana düştüler. Ben bir adım atıyordum, sen de aynı uzunlukta bir adım atıyordun. Ben seni bekliyordum, sen bana yetişiyordun, ben sana ulaşıyordum, sen beni bekliyordun. Sonsuza kadar böyle gideceğimizi sanıyorduk.
Oysa ben şimdi ormanda yürüyorum ve ayak izlerimden başka iz yok. Kimse yürümüyor yanımda, kimse izlemiyor beni, ya da önümden gitmiyor…”
Gerçeği hayallere bulayıp aklımıza kazıyan satırların yaratıcısı, modern zaman masalcılarından biri, Susanna Tamaro. Türk okurların Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı eseriyle tanıyıp benimsediği yazar, aşkın ölümle yüzleştiği yeni romanında umut arayışından vazgeçmiyor…
Matteo ve Nora, gerçek aşkın bahşettiği her şeye sahip, tutku dolu ve mutlu bir çifttir. Evlenerek kutsadıkları aşk, onlara oğulları Davide’yi verir. Hayat her şeyin en iyisini planlamış gibi görünür onlar için… İyi bir aile hayatını, başarıyla sürüp giden kariyerleri taçlandırır. Matteo başarılı bir kalp uzmanı olur, Nora ise rüyasını gerçekleştirip bir çocuk yuvası açar.
Peri masalları güzel olduğu ka... tümünü göster
Mistisizmi seviyorsanız, severek okuyacağınız güzel bir kitap. Hem akıcı, hem de sorgulamalar çok güzel. Hikayede aşk, acı ve bir başına kalmışlık da var. Önyargılı ve hiçbir beklentim olmadan başlamıştım ama güzel cümleler oldu altını çizdiğim. Tavsiye ederim.
Kitap öncelikle sakin sakin okunması gereken bir kitap. Çok beklentiyle okumaya başlarsanız ya da çetrefilli bir olay örgüsü beklerseniz sıkılabilirsiniz. Daha fazlası: http://blogumabandim.blogspot.com/2012/07/sonsuza-kadar-susanna-tamaro-kitap.html
SONZUSA KADAR
Kitap Matteo'nun Nora'ya olan büyük aşkını anlatıyor. Matteo Nora'yı çocuğunu ve dogmamış bebeğini bir kaza sonucu kaybediyor ve kendini bir çıkmazda buluyor. Nora'yı kaybetmek Matteo için hayatının anlamını da kaybetmek demek. Hayata tekrar tutunma çabaları. Matteo'nun babasının desteği ve kendini bulma çabaları, tanrının ne olduğu ve eğer var ise nasıl bir sınavdan geçirildiği kitabın bütünün de sürekli sorgulanan bir olgu.
Kitabı okurken de kendinizi Metteo yerine koyacaksınız ve hiç bir şeyin sonsuza kadar süremeyeceği ve onu kaybedene kadar da değerinin anlaşılamayacağını anlayacaksınız.
Ben kitabı okurken Nora'nın hayat felsefesini ilgi ile izledim diyebilirim. O'nun kitaplara ve şiire olan tutkusu ve beynini zengin bir kütüphane yapma çabaları beni çok etkiledi. Okumak dünyanın sadece yemek yeme, uyumak, sevişmek ve ölmekten ibaret olmasını engelleyen bir olgu olduğunu yaşam tarzıyla da çok güzel hissettiriyor.
Can Yayınları'ndan çıkan bu kitabı beğenerek okudum. Ama Yüreğinin Götürdüğü Yere Git kitabındaki tadı malesef bulamadım.Gene de Suzanna Tamaro kitaplarının hepsi ayrı bir tat veren beğendiğim bir yazar.Okumanızı tavsiye ederim.
Karton Cilt, 1. Baskı, 161 sayfa
Temmuz2011 tarihinde, Can tarafından yayınlandı