Sabit kimliklerin olmadığı, kimlik dediğimiz şeyin her an bozulup yapılabilen bir kurgu olduğu gerçeği, kimlik politikalarının geçerliliğini çok kuşkulu hale getiriyor. Öte yandan, henüz özneleşme mücadelesi vermekte olan kıyıda kalmışların, kendi öznelik konumları dahil her şeyin bir dil oyunundan ibaret olmadığını unutmaları mümkün değil dünyayı ellerinde tutanlar, bunu onlara sürekli hatırlatıyor. Bu çetrefil durum, bizim daha uzun süre kimlik, benlik, kendilik sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalacağımızı gösteriyor.Hiç belli olmaz, bakarsınız günün birinde, farklılığın kutuplaşmış ikiliklerin sınırlarına hapsolmadığı düşünsel ve siyasal bir iklimde, bugün ancak bir özlem olarak varolabilen cinsiyet tanımayan akıl ve insan kavramı, gerçeğe dönüşür. Ama o zamana dek, cinsiyetlendirilmiş bir tarihin, teorinin ve felsefenin peşine düştüğümüz için bizi kim kınayabilir? Fatmagül Berktay
Sabit kimliklerin olmadığı, kimlik dediğimiz şeyin her an bozulup yapılabilen bir kurgu olduğu gerçeği, kimlik politikalarının geçerliliğini çok kuşkulu hale getiriyor. Öte yandan, henüz özneleşme mücadelesi vermekte olan kıyıda kalmışların, kendi öznelik konumları dahil her şeyin bir dil oyunundan ibaret olmadığını unutmaları mümkün değil dünyayı ellerinde tutanlar, bunu onlara sürekli hatırlatıyor. Bu çetrefil durum, bizim daha uzun süre kimlik, benlik, kendilik sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalacağımızı gösteriyor.Hiç belli olmaz, bakarsınız günün birinde, farklılığın kutuplaşmış ikiliklerin sınırlarına hapsolmadığı düşünsel ve siyasal bir iklimde, bugün ancak bir özlem olarak varolabilen cinsiyet tanımayan akıl ve insan kavramı, gerçeğe dönüşür. Ama o zamana dek, cinsiyetlendirilmiş bir tarihin, teorinin ve felsefenin peşine düştüğümüz için bizi kim kınayabilir? Fatmagül Berktay
Kadın Çalışmaları konusunda akademide önemli bir yere sahip Fatmagül Berktay'ın Tarihin Cinsiyeti kitabı bu alanda önemli temel kaynaklar arasında gösteriliyor. Bu alanda çalışan, bu alanla ilgilenen herkesin okumasını gerektiren bir kitap. teorik bir kitap ama her teorik kitabı sevemeyen ben bu alana ilgimden ve burada çalışmak istediğimden olsa gerek severek okudum. sıkan teorik kitaplardan değil benim fikrime göre.
Kitap belirli makalelerden oluşuyor. o yüzden süreklilik arz eden bir konu hali yok. zaman yayılarak bölüm bölüm okunabilir. ama kitap bağlamında var olan tek ortak konu ise kadın ve cinsiyet.bunun farklı perspektifler ve konulardan ele alındığı bir kitap olduğu söylenebilir. girişte cinsiyetlendirilmiş tarih ve teoriyle ilgili bilgiler verdikten sonra makalelere geçiliyor. İlk makalede Tarihyazımının nasıl yaratıldığından, kim tarafından ve nasıl kurgulandığından, eril tarihyazımından bahsediyor. İkinci makalede ise insan hakları çerçevesinde hukuk ve kadın, kadın hakları gibi konulara vurgu yapılıyor. hukukun nasıl ataerkil yapıya paralel özellikler gösterdiğini, kadın haklarının mücadelesi ve hukuk çerçevesinde gelişimi ve kabulüne değiniyor. Daha sonra Kültürel Görecelik kavramını ve yararı olup olmayacağının tartışmalarını yaptığı bir bölüm, Osmanlıdan Cumhuriyete kadar feminizmi inceleyen bölüm, kimlik politikalarını ve bunun sınırlarını İslamcı kadın kimliği ile ele aldığı benim en önemli bulduğum makalesi var. 19. yüzyıl İngiliz kültüründe kadın kurgusunu inceleyip Doğu ve batı bağlamında kadın imgesi, kendini yazmak, feminist bir özyaşam okuyuş tarzı, cinsiyetlendirilmiş bir okumanın önemli olduğunu vurguladığı bölümler var.Son bölümlerde de Behice Boran, Hannah Arendt ve Salem'in Cadıları gibi konulara yer veriliyor. İlgisini çekenlerin ve akademik bir dile aşina olanların rahat bir okuma yapabileceğini ama herkese de hitap edemeyecek bir kitap olduğunu belirtmeliyim. keyifli okumalar :)
Karton Cilt, 4.basım, 231 sayfa
Nisan2012 tarihinde, Metis tarafından yayınlandı