Bize hep aynı masalları anlatarak kendi kültürümüze uzak durmamızı sağladılar. "Orta Asya'da çobanlık yapıyor ata biniyor, koyun güdüyor, çadırda yaşıyordunuz. Tamam, iyi savaşıyordunuz ama yağmacıydınız, kültürsüzdünüz, medeniyetten uzaktınız, heykelleriniz ballallarınız kurganlarınız vardı ama bunlar hep geçici oldu kalıcı bir şey bırakamadınız" dediler.
Bu göçebe edebiyatını Anadolu'ya göç sürecine bağladılar. Hatta "Anadolu'ya geldiklerinde doğru dürüst İslam'ı bile bilmeyen yarı şamanist bir duruşları vardı" dediler.
Bunun gibi sonu gelmeyen iftira ve iddialara laf kalabalığı ile cevap vermeye gerek yoktur. Onlara verilecek en güzel cevap bizim hem Orta Asya hem de Anadolu'da ortaya koyduğumuz eserlerdir. "Çadırda yaşadığınız için taş ile hiçbir işiniz olmadı" diyenlere inat devasa bir medeniyetin yapılarıyla kapı gibi cevabımız olsun istedik.
Elinde tuttuğunuz Taşlar Yerine Oturdu adlı eser Talha Uğurluel'in ilk Sanat Tarihi kitabı özelliğini taşımakta. Taşın hayatımızdaki yerini ve taşı ruhu ile yontan atalarımızın eserlerini bu kitapta en etkili şekilde ortaya koymaya çalıştık. Lütfen susalım! Artık konuşma sırası taşlarda…
(Tanıtım Bülteninden)
Bize hep aynı masalları anlatarak kendi kültürümüze uzak durmamızı sağladılar. "Orta Asya'da çobanlık yapıyor ata biniyor, koyun güdüyor, çadırda yaşıyordunuz. Tamam, iyi savaşıyordunuz ama yağmacıydınız, kültürsüzdünüz, medeniyetten uzaktınız, heykelleriniz ballallarınız kurganlarınız vardı ama bunlar hep geçici oldu kalıcı bir şey bırakamadınız" dediler.
Bu göçebe edebiyatını Anadolu'ya göç sürecine bağladılar. Hatta "Anadolu'ya geldiklerinde doğru dürüst İslam'ı bile bilmeyen yarı şamanist bir duruşları vardı" dediler.
Bunun gibi sonu gelmeyen iftira ve iddialara laf kalabalığı ile cevap vermeye gerek yoktur. Onlara verilecek en güzel cevap bizim hem Orta Asya hem de Anadolu'da ortaya koyduğumuz eserlerdir. "Çadırda yaşadığınız için taş ile hiçbir işiniz olmadı" diyenlere inat devasa bir medeniyetin yapılarıyla kapı gibi cevabımız olsun istedik.
Elinde tuttuğunuz Taşlar Yerine Oturdu adlı eser Talha Uğurluel'in ilk Sanat Tarihi kitabı özelliğini taşımakta. Taşın hayatımızdaki yerini ve taşı ruhu ile yontan atalarımızın eserlerini bu kitapta en etkili şekilde ortaya koymaya çalıştık. Lütfen susalım! Artık konuşma sırası taşlarda…
(Tanıtım Bülteninden)
Yazarı tv'de izleyenler bilir; çok seri ve akıcı konuşur. Konuşma üslubu aynen kitabın satırlarına yansımış; öyle akıcı, öyle her kesim tarafından anlaşılır. Yalnız sanat tarihi denince ben daha sanat tarihi detayları bekliyordum. Bu kitap sanat tarihinden biraz uzak geldi bana. Ayrıca beklenmedik biçimde ani bitiyor kitap, yarım kalmış, kitabın devamı varmış gibi... Bir oturuşta okunup bitirilebilir bir kitap, çabuk okunuyor. Beklentimin altında kaldı açıkçası.
Talha Hocamın ilk sanat tarihi üzerine kitabı. Şahsen benim de okuduğum ilk sanat eseri kitabı. Kitapta, ağırlıkta Osmanlı dönemi eserleri üzerine incelemeler yapılmış; Selimiye Camiisinden tutun Nazlı Mahmud Efendi Camiisi; Takkeci İbrahim Ağa Camiinden deniz üzerine kurulan Kılıç Ali Paşa camiisine kadar nice eseri görmek mümkün olacak ve elbette yapılış hikayelerini de öğreneceksiniz.
Genel olarak güzel bulduğum bir çalışma olmuş, her zamanki gibi güzel anektodlar ve renkli fotoğraflarla anlatımını desteklemiş. Efsane olarak kulaktan kulağa gelen; ters lale ve haç motifli ayak taşı gibi meselelerin de aslını anlatarak bize doğrusunu öğretmiş, sağ olsun.
Kitabı genel olarak sevsem de biraz yetersiz bulduğumu söylemek istiyorum. Talha Hocam ağırlıkta İslam Tarihi Eserleri üzerinden uzman biri, misal tarihin en başından başlayarak; atıyorum, Selçuklu Öncesi sanat eserlerini, sonra Selçuklu ve sonrasında da Osmanlı eserlerini vs. anlattığı uzun soluklu bir çalışma dizisi şeklinde hazırlasaydı daha iyi olurdu gibime geliyor. Elbette sadece camiler de değil, herhalde koskoca Türk-İslam medeniyeti cami ve külliyelerden ibaret değildir. Kitabı okumadan önce Türk ve İslam tarihindeki eserleri genel olarak okuyacağımı düşünmüştüm ama neredeyse tamamı Osmanlı camiileri üzerine.
Elbette haksızlık olmasın, kitabın giriş bölümü olan Kubbenin Sultanları kısmı, kubbeler tarihini içerdiği için Selçuklu, Anadolu Beylikleri ve Antik Dönem kubbelerini de kapsıyor.
Bir de Mimar Sinan'ın etnik kökeni ile ilgili kafa karıştırıcı bir bilgi var; son araştırmalar neticesinde Karaman Türklerinden olduğunu yazmış ama kendisi yeniçeri olduğuna göre devrilmiş ki bu da kitapta yazıyor. O dönemler Enderun'a gayrmüslimler dışında kimse alınmıyor ise nasıl Türk kökenli olabilir ki?
İlk sanat tarihi kitabımı okumama vesile olduğu için Talha hocama ve kitabı bana gönderen yazar dostum Meryem Seyda Parlak'a teşekkür ederim. :)
Ciltsiz, 232 sayfa
2016 tarihinde, Sivil Toplum Hareketi tarafından yayınlandı