Modern yaşama biçimi küfr ile iman arasına çizgi çekmeyi bilen hiçbir müslümanı yozlaştıramaz. Yozlaşanlar modern yaşama biçimiyle karşılaşmadan önce de böyle bir çizgiyi hayatlarında önemli saymamış olanlardır
Modern yaşama biçimi küfr ile iman arasına çizgi çekmeyi bilen hiçbir müslümanı yozlaştıramaz. Yozlaşanlar modern yaşama biçimiyle karşılaşmadan önce de böyle bir çizgiyi hayatlarında önemli saymamış olanlardır
İsmet Özel okuyup, hayata geçirebilmek gerek.
Okudugum ilk Ismet Ozel kitabi... Yazarin kisa ve oz denemeleriyle karsilikli konusuyormus hissi veriyor. Her muslumanin, hizla cokuse dogru giden bati kulturu karsinda yapmasini gerekenleri ince ince anlatiyor. Taslari yemeyin,cunku taslari yemek yasak...
Sağcılar her zaman mevcut şartlar arasında kendilerine en uygun ortamı kollarken, solcular da en uygun ortamın yeniden konulacak şartlarda ellerine geçeceğini umuyorlar.
Müslümanların sağcı da solcu da olmayışları bu iki kutbun paylaştıkları tabanda yer tutmayışlarındandır.Sağcılar sözkonusu tabanda rahatlarını arayanlardır.Müslümanlar her iki tarafın bir leşi paylaşmaya çabaladıklarını görme imtiyazını ellerinde tuttanlardan oluşur.
Dolayısıyla islam insana bazı sınırlar çizerken onu bir kalıpta dondurmak amacını gütmekten çok uzakta, onun bu sınırlar içinde bir hazineye kavuşacağını müjdelemektedir.
İsmet Özel'in okuduğum ilk kitabı. Kenarına geri dönüp tekrar okumak, üzerinde düşünmek için işaret koymadığım paragraf kalmadı neredeyse. "Batı kültürüne karşı bir Müslümanın tavrı ve düşünce şekli nasıl olmalı?" kitaptaki denemelerin temelindeki ana sorulardan biri. Bir kez daha okumayı planladığım bir kitap.
Müslümanca düşünüş, duruş ve analiz üzerine kısa ancak bir o kadar derin tahliller barındıran kitap.. Tahlillerdeki isabet ve derinlik İsmet Özel'in üslubu ile birleşince ortaya Müslümanca yaşamak derdi olanlar için bir başucu kitabı çıkmış..
Uzun süredir okumak üzere kitaplığımda beklettiğim, hakkında okumuş olduğum olumlu değerlendirmeler nedeniyle yüksek beklentilerimin olduğu bir kitaptı. Maalesef 20'nci sayfadan sonrasına geçemedim.
Kitabın okuduğum kısmı, yazar ve üslubu hakkında bende şu izlenimi bıraktı: Yazar için gri diye bir renk bulunmamakta ve yaşadığı duyguları -ister olumlu ister olumsuz olsun- uçlarda yaşıyor. Kurmuş olduğu cümleler muhafazakar bir düşünce yapısını yansıtmakta. Elbette ki bunda kesinlikle hiçbir beis yok ancak üslubunu gereğinden fazla sert, şovenist ve kucaklayıcılıktan yoksun buldum.
Zira bana göre milliyetçilik kendi milletini severken, başa millletlere saygı duymayı engellememeli. Ayrıca muhafazakar veya dindar olunması da bana göre ölçülü, tutarlı, köprüler kurucu olunduğu sürece saygı duyulması gereken bir özellik olabilir. İçinde hoşgörü, empati ve diğer din ve düşünce mensuplarına saygı barındırmayan bir muhafazakarlık bana çok itici geliyor.
Konunun uzmanı olmasam da, has bir dindar değilsem de -okuduğum birtakım ilgili eserler doğrultusunda- Hz. Muhammed (s.a.v.)'in değil diğer millet, din ve düşünce hayatı mensuplarına; düşmanlarına bile empati yaptığı, duyarlı ve hoşgörülü davrandığı bilgisine sahibim. Eğer İslâm dininin elçisi ve tebliğcisi o ise; diğer konularda olduğu gibi diğer millet, kültür, din mensuplarına karşı takınılacak tavırlarda da onu rol model almak gerekmez mi? Hoyrat, kendisinden olmayanı aşağılayan bir yaklaşım ne kadar doğru, ne kadar ikna edici, ne kadar kapsayıcı olabilir?
Benden olan-olmayan, doğu-batı, müslim-gayrı müslim, şu millet-bu millet ayrımının bu denli dışlayıcı ve agresif bir üslupla yapılmasının insanlara, toplumlara ve insanlığa iyi gelmediğini düşünüyorum. Bunun yerine, insanlığın kültürler ve kuşaklar arası birbirini etkilemek yoluyla birbirine aktardığı düşünsel ve medeni mirasın, farklılıklar kadar ortak noktaların da ele alındığı bir tarzı görebilmeyi daha çok isterdim.
Tüm bunların dışında, bazen de yazarın ne kastettiğini, ne demek istediğini çözümleyemediğim tumturaklı cümleler de okuma isteğimi törpüledi ve kitabı okumayı bırakma kararımı kolaylaştırdı.
Umarım, edinmiş olduğum ve kitabı elimden bırakmama neden olan bu izlenim, sadece benim şahsi ön yargılarımdan ve kitabı okuyup bitirme konusunda gerekli sabrı gösteremememden kaynaklanıyordur...
126 sayfa