Japonya'dan San Francisco'ya giden gemiye bindiler hep birlikte, ellerinde kocalarının birbirinden yakışıklı fotoğraflarıyla. Gelindi onlar; yabancı topraklarda, dükkan, bağ bahçe sahibi kocalarıyla kuracakları refah yaşamın hayaline kapıldılar -çünkü onlara bunun sözü verilmişti. Sonra kocalarını gördüler; ilk şoku yaşadılar, ilk geceyi atlattılar. Müstakbel kocalarının onlara yalan söylediğini, evlerinin hanımı olmayacaklarını öğrendiler; çok ama çok çalıştılar, tarlalarda iki büklüm mahsul topladılar, beyaz tenli uzun boylu kadınların yerlerini sildiler, çamaşırlarını yıkadılar, yemeklerini yaptılar, erkeklerine hizmet ettiler. Çocuk doğurdular; bir, iki, beş, on. O çocuklar büyüyüp de kimliklerini reddettiğinde üzülmemeye çalıştılar. Yeni topraklar sonunda memleketleri oldu. Ve savaş gelip çattı bir gün, yeni memleketlerinde düşman oldular.
Julie Otsuka'nın 2011 National Book Award finalisti romanı TAVAN ARASINDAKİ BUDA yüz yıl kadar önce gemiyle Japonya'dan San Francisco'ya fotoğrafla eşlenmiş gelinler olarak getirtilen bir grup genç kadının yürek burkan öyküsünü, şiirsel bir etkileyicilik ve hiddetle aktarıyor.
Japonya'dan San Francisco'ya giden gemiye bindiler hep birlikte, ellerinde kocalarının birbirinden yakışıklı fotoğraflarıyla. Gelindi onlar; yabancı topraklarda, dükkan, bağ bahçe sahibi kocalarıyla kuracakları refah yaşamın hayaline kapıldılar -çünkü onlara bunun sözü verilmişti. Sonra kocalarını gördüler; ilk şoku yaşadılar, ilk geceyi atlattılar. Müstakbel kocalarının onlara yalan söylediğini, evlerinin hanımı olmayacaklarını öğrendiler; çok ama çok çalıştılar, tarlalarda iki büklüm mahsul topladılar, beyaz tenli uzun boylu kadınların yerlerini sildiler, çamaşırlarını yıkadılar, yemeklerini yaptılar, erkeklerine hizmet ettiler. Çocuk doğurdular; bir, iki, beş, on. O çocuklar büyüyüp de kimliklerini reddettiğinde üzülmemeye çalıştılar. Yeni topraklar sonunda memleketleri oldu. Ve savaş gelip çattı bir gün, yeni memleketlerinde düşman oldular.
Julie Otsuka'nın 2011 National Book Award finalisti romanı TAVAN ARASINDAKİ BUDA yüz yıl kadar önce gemiyle Japonya'dan San Francisco'ya fotoğrafla eşlenmiş gelinler olarak getirtilen bir grup genç kadının yürek burkan öyküsünü, şiirsel bir etkileyicilik ve hiddetle aktarıyor.
Amerikanın tavan arasında kalmış bir konuyu işliyor. Sürekli birinci ve üçüncü çoğul kişiyle çekimliyor fiilleri. Roman bireyin edebi ifade şeklidir ama bu romanda toplumlar konuşuyor. Çoğul haller, duygular düşünceler... Farklı, yaratıcı bir anlatım.
Bir romandan beklenen detaylı karakterleri, belki karakterlerle özdeşleşmeyi bulamıyorsunuz ama geniş bir perspektiften çok çeşitli hayatları gözlüyorsunuz sanki. Kitabın başında japonlar ''biz'' derken sonunda beyaz Amerikalılar ''biz'' demeye başlıyorlar. Bu kasten yapılmış bir şey mi yoksa anlatım bunu mu gerektirmiş, bir tedadüf mü bilemedim.
Konusu ve farklı anlatımıyla aklımda yer etti, tavsiye ederim.
anlatım dilini çok sevdim,bazen tek bir kişinin bazende birçok kişinin ağzından anlatılanlarla ilerliyor konu,ama sonuçta "kadın"ı ve "kadın" ları anlatıyor,tarlada çalışan, bir evde hizmetçilik yapan büyük hayallerle yola çıkan,umduğunu bulamayan,kocası tarafından dövülen,kocası tarafından delicesine sevilen,çocuğu olan,çocuğu olmayan,amerika ya alışan ya da alışamayan hepsini.
Konunun çok güzel olduğu o kadar belli ki..
Ama keşke yazarı başkası olsaydı. Konunun katledildiğini ilk sayfada görüp, kendimi anca 50 sayfa okumaya zorlayabildim.
Yazık...
http://kitabimhayatbulsa.blogspot.com/
akıcı ve sade bir dil, konu da ilginç ama ne olduğunu bilemediğim bir şey eksik, japonların ve türklerin birbirine bazı konularda benzediğini hissettiğim bir kitaptı...
Biraz karanlık bir bakış açısıyla ele alınmış, sanırım okuyucuyu gerçekten rahatsız etmek istedi bunu da başarmış gibi görünüyor.
Uzerine 1000 sayfalik roman yazilabilinecek bir konuyu nasil katlanilamaz sekilde yazip okuyucuyu bogabilirsin konulu bir yarisma vardi da sanirim yazarimiz da o yarismaya katildi.
Bence arka kapagi okuyup kendi kafanizda kurun kitabi okumaniza gerek yok. Cok sey var ama hic birsey anlatmiyor neredeyse...
Anlatmaya calistigi hikayeyi sevdim ama yazim dili insana biraz garip hissettiriyor okurken. Roman gibi ama degil gibi de. Belgesel izliyormus gibi bir okuma. Mesela baslardaki biz ile sondaki biz' in yer degistirmesi cok hostu. Ama bir kadina yada bir cevreye dair degil de butun bir toplulugun adinin gecmesiyle olusan bir hikaye olmasi biraz degisik. Sanirim kitabi farkli kilan da bu.
ne sıkıcı kitap ama. sanki roman değil de amerikaya göçen japon kadınların belgeseli. penguen belgeseli gibi bişey. sonra gemiye bindik. sonra şöyle oldu.
Belgese tadında harika bir kitap. Yazarın anlatımı oldukça deneysel.
http://simdiduydum.blogspot.com/2013/10/tavan-arasindaki-buda-kitap_14.html
Ciltli, 155 sayfa
Mayıs2012 tarihinde, Domingo Yayınevi tarafından yayınlandı