Miladi yedinci asrın birinci çeyreğinde Mekke de doğan İslam güneşi, mü minlere yepyeni bir ruh ve aşk zerketti. Bu aşkla her tehlikeyi fütursuzca göğüsleyen bu yeni imanın sahipleri az zamanda o günün eğilmez zannedilen nice başlarını eğdiler ve İran ile Bizans gibi iki büyük imparatorluğa kendilerini kabul ettirdiler. Sulh nurundan mahrum ve karanlıkta kalmış ülkelere bu imamın ışığını, aydınlığını götürmek için gaza ruhuyla doluydular. Meydana atıldığı zaman Allah yolunda, vatan ve din uğrunda şehaddetten daha büyük mertebe tanımayan bu inanmışlar ordusu, dünyanın önemli bir bölümünü kısa zamanda hükümleri altına aldılar. İslam a karşı olan gruplar, bütün kuvvet ve kudretlerinin bu yeni din önünde kırıldığını esef ve korkuyla müşahede ettiler ve kuvvetle karşı koyamayacaklarını anladıktan sonra, hile ve desise yoluna sapmaktan başka çıkar yol göremediler.
Miladi yedinci asrın birinci çeyreğinde Mekke de doğan İslam güneşi, mü minlere yepyeni bir ruh ve aşk zerketti. Bu aşkla her tehlikeyi fütursuzca göğüsleyen bu yeni imanın sahipleri az zamanda o günün eğilmez zannedilen nice başlarını eğdiler ve İran ile Bizans gibi iki büyük imparatorluğa kendilerini kabul ettirdiler. Sulh nurundan mahrum ve karanlıkta kalmış ülkelere bu imamın ışığını, aydınlığını götürmek için gaza ruhuyla doluydular. Meydana atıldığı zaman Allah yolunda, vatan ve din uğrunda şehaddetten daha büyük mertebe tanımayan bu inanmışlar ordusu, dünyanın önemli bir bölümünü kısa zamanda hükümleri altına aldılar. İslam a karşı olan gruplar, bütün kuvvet ve kudretlerinin bu yeni din önünde kırıldığını esef ve korkuyla müşahede ettiler ve kuvvetle karşı koyamayacaklarını anladıktan sonra, hile ve desise yoluna sapmaktan başka çıkar yol göremediler.