Nezihe Meriçin öykülerinin birinci cildinde, yazarın 60lı yıllardaki ilk öykülerinden Bozbulanık, Menekşeli Bilinç ve Topal Koşma yer alıyor. TADIMLIKMakinenin kolu döndükçe, Nermin Hanımın kafası büsbütün karışıyordu. ... Günde elli tane dikilse, ayda... ama yüzkırk lira yettiğine göre... Öyleyse yüzkırkı doğrultmak için kaç tane?.. Ya da yirmibiri hesaplamalı. Firûzan Bey, bu aydan başlayarak yirmibir kuruş yapalım demişti. Ama ben yine onyediden hesaplayayım da... Günde onyediden elli... Makinenin kolunu bırakır bırakmaz, kol ters döndü; iplik hızla toplandı ve koptu. Nermin Hanım, geniş bir soluk alarak ellerini kucağına bırakıp, birkaç saniye hiçbir şey düşünmeden durdu. Öyle bir yorgundu ki... Çeken bilir. Dudakları kurumuş, beli ağrımış, sıcaktan soluk alacak hali kalmamıştı. Onyedi kuruşları, çuvalları, sıcağı bir an unutup, serin bir yerde, şöyle bir saat -Bir saatçik- uyumaktan başka dileği yoktu. Ama onu bırakmıyorlardı. Onyedi kuruştan yüz yirmi çuval... Yüz tanesi onyedi lira. On tanesi... On tanesi yüzyetmiş yüz yetmiş, yüzyetmiş daha... Ellerini beline dayayıp doğruldu. Durdu. Yüzü ağrıdan kırıştı. Ne olursa olsun diyen bir bırakışla başını duvara dayayıp, gözlerini yumdu... Gözünün önünden yığın yığın kesilip hazırlanmış çimento çuvalları, eski bir el makinesinin çevrilen kolu, sağdan sola hızla geçmeye başladı. Hepsinin üzerine, karanlıkta parlayan yıldızlar gibi kendi çarpık on yedileri serpilmişti. Her yedinin beline bir kuşak koymuş, birlerin hepsini de eğri çekmişti...
Nezihe Meriçin öykülerinin birinci cildinde, yazarın 60lı yıllardaki ilk öykülerinden Bozbulanık, Menekşeli Bilinç ve Topal Koşma yer alıyor. TADIMLIKMakinenin kolu döndükçe, Nermin Hanımın kafası büsbütün karışıyordu. ... Günde elli tane dikilse, ayda... ama yüzkırk lira yettiğine göre... Öyleyse yüzkırkı doğrultmak için kaç tane?.. Ya da yirmibiri hesaplamalı. Firûzan Bey, bu aydan başlayarak yirmibir kuruş yapalım demişti. Ama ben yine onyediden hesaplayayım da... Günde onyediden elli... Makinenin kolunu bırakır bırakmaz, kol ters döndü; iplik hızla toplandı ve koptu. Nermin Hanım, geniş bir soluk alarak ellerini kucağına bırakıp, birkaç saniye hiçbir şey düşünmeden durdu. Öyle bir yorgundu ki... Çeken bilir. Dudakları kurumuş, beli ağrımış, sıcaktan soluk alacak hali kalmamıştı. Onyedi kuruşları, çuvalları, sıcağı bir an unutup, serin bir yerde, şöyle bir saat -Bir saatçik- uyumaktan başka dileği yoktu. Ama onu bırakmıyorlardı. Onyedi kuruştan yüz yirmi çuval... Yüz tanesi onyedi lira. On tanesi... On tanesi yüzyetmiş yüz yetmiş, yüzyetmiş daha... Ellerini beline dayayıp doğruldu. Durdu. Yüzü ağrıdan kırıştı. Ne olursa olsun diyen bir bırakışla başını duvara dayayıp, gözlerini yumdu... Gözünün önünden yığın yığın kesilip hazırlanmış çimento çuvalları, eski bir el makinesinin çevrilen kolu, sağdan sola hızla geçmeye başladı. Hepsinin üzerine, karanlıkta parlayan yıldızlar gibi kendi çarpık on yedileri serpilmişti. Her yedinin beline bir kuşak koymuş, birlerin hepsini d... tümünü göster