Bilenler bilir beni, açık konuşmayı severim. Lafı dallandırıp, kem küm edenlerden de değilim.Neden diye sorarsanız, zaman yok, hayat çok kısa derim. Gerçekler o kadar çok, hayat o kadar kısa ki, zamanı tüketmeye hakkımız, kaybedecek tek bir an bile yok. Değerli dostlarım, canım okurlarım, ne yazık ki tüketim okyanusunda, akvaryumdaki bir balık gibi yaşıyoruz. Dışarıdan gelen boruyu kesseler, birkaç saatlik işimiz var. Peki, ama o akvaryuma bizi kim koydu? Cevabı basit: kendimiz atladık..
Hem de çuvallama!
Neden?
Çünkü akvaryumun içindeki renkli taşlarla döşenmiş sanal deryayı, gerçek sandık ve daldık. Ve şimdi nefes alamıyoruz.. Boğuluyoruz, camdan dışarı da çıkamıyoruz. Adeta Jim Carreynin filmindeki "Truman Show" durumundayız.. Birileri bizi yönlendiriyor, bizler de o fanusun içinde sorgusuz sualsiz yaşayıp gidiyoruz. Üretebildiğimiz tek bir şey var: Tüketmek. Her gün "nasıl tüketebiliriz, ne tüketebiliyoruz" diye yaşıyoruz. Tabiri caiz ise "Bugün kendin için ne tükettin?" bir durumdayız..
Tüketim odaklı bir kafa yapımız oluştu. Kendimizi ve etrafımızı olabildiğince harcıyoruz. Harcamadan, tüketmeden geçen bir günü yaşanmamış sayıyoruz adeta. Tüketiyoruz, tükeniyoruz. Kimse tükettiğini de kabul etmiyor işin acı tarafı. Sadece kendimizi kandırıyoruz, elimizde her gün yazdığımız kaleme ne diyoruz: "Tükenmez kalem.." Oysa içindeki mürekkebi göre göre aldatıyoruz kendimizi, kabul etmiyoruz tükendiğini kalemin, tükenecek işte ama ne diyoruz:
Tükenmez Kalem!
Elinizdeki bu kitap, üretime geçtiğinizin bir işareti olup, sizi ve ailenizi akvaryumdan kurtarıp nefes almanızı sağlayacaktır. Bugüne kadar, düşünemediğin tüm harcamalarının listesini bulabileceksin. Bu kitap, seni ve aileni zengin etmeyecek. Ne kadar zengin olursan ol, tüketim odaklı kafayla asla nefes alamayacaksın, ben size ve ailenize nefes aldırmayı teklif ediyorum. Yani Çaresiz değiliz Çare Biziz! Derin nefes al ve başla ferahlamaya!
Ooooooooooo Beeeeeeeee!..
Soru:
Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane.
Cevap:
Extreeeeeeeeeee!.. Vadaaaaaaaaaaaaa!.. :)
Bilenler bilir beni, açık konuşmayı severim. Lafı dallandırıp, kem küm edenlerden de değilim.Neden diye sorarsanız, zaman yok, hayat çok kısa derim. Gerçekler o kadar çok, hayat o kadar kısa ki, zamanı tüketmeye hakkımız, kaybedecek tek bir an bile yok. Değerli dostlarım, canım okurlarım, ne yazık ki tüketim okyanusunda, akvaryumdaki bir balık gibi yaşıyoruz. Dışarıdan gelen boruyu kesseler, birkaç saatlik işimiz var. Peki, ama o akvaryuma bizi kim koydu? Cevabı basit: kendimiz atladık..
Hem de çuvallama!
Neden?
Çünkü akvaryumun içindeki renkli taşlarla döşenmiş sanal deryayı, gerçek sandık ve daldık. Ve şimdi nefes alamıyoruz.. Boğuluyoruz, camdan dışarı da çıkamıyoruz. Adeta Jim Carreynin filmindeki "Truman Show" durumundayız.. Birileri bizi yönlendiriyor, bizler de o fanusun içinde sorgusuz sualsiz yaşayıp gidiyoruz. Üretebildiğimiz tek bir şey var: Tüketmek. Her gün "nasıl tüketebiliriz, ne tüketebiliyoruz" diye yaşıyoruz. Tabiri caiz ise "Bugün kendin için ne tükettin?" bir durumdayız..
Tüketim odaklı bir kafa yapımız oluştu. Kendimizi ve etrafımızı olabildiğince harcıyoruz. Harcamadan, tüketmeden geçen bir günü yaşanmamış sayıyoruz adeta. Tüketiyoruz, tükeniyoruz. Kimse tükettiğini de kabul etmiyor işin acı tarafı. Sadece kendimizi kandırıyoruz, elimizde her gün yazdığımız kaleme ne diyoruz: "Tükenmez kalem.." Oysa içindeki mürekkebi göre göre aldatıyoruz kendimizi, kabul etmiyoruz tükendiğini kalemin, tükenecek işte... tümünü göster
Ciltli, 176 sayfa
2007 tarihinde, Truva Yayınları tarafından yayınlandı