“Yazıya dökülmemiş her düşünce neticede bütünüyle değersizmiş, çünkü harekete geçirirse bir tek sahibini harekete geçirir ve tarih yaratamazmış, kendisi ise doğal olarak tarih yaratma hırsına sahipmiş, ki söylediğine bakılırsa önemli, çığır açan bir metin yazmanın birinci koşulu da daima buymuş.”
Bağımsız bir bilim insanı olan Koller, on altı yıl önce Viyana’da Türkenschanz Parkı’nda bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden itibaren Fizyonomi adlı bilimsel çalışmasına odaklanmıştır. Fizyonomi incelemesini yıllarca kusursuz bir tasarı halinde kafasında taşır. Yürüyüşe çıktığı bir gün bir tür aydınlanma ânı yaşar. İncelemesinin ilk dört bölümünü, sol bacağını kaybetme olayını yaşamadan kısa bir süre önce Viyana Açık Mutfağı’nda (VAM) tanıştığı dört “Ucuzayiyen”in fizyonomileri üzerine çalışmasından ortaya çıkaracağı sonucuna varır. Eklemeyi tasarladığı beşinci bölüm ise kendi fizyonomisi hakkında olacaktır. Koller’in Ucuzayiyenler adını verdiği delice bilimsel tasarısı gerçekleşebilecek midir? Tesadüfler gerçekten tesadüf müdür?
Ucuzayiyenler, Thomas Bernhard’ın öteki kitapları gibi hem trajedi hem fars niteliğiyle okunabilecek, tersinin yüzüyle çarpıştığı bir anlatı. Hayatın saçma oluşundan ne azı ne fazlası.
"Bernhard'ın kahramanları ne kadar kaçmaya çalışırlarsa çalışsınlar dış dünyaya fazlaca açıktırlar; zihinlerinin içine çekileceklerine dış dünyanın anarşisini kucaklarlar (…) hastalığa, yenilgiye, haksızlığa teslim olmazlar, sonuna kadar çılgın bir öfke ve hırsla mücadele ederler. Sonunda yenilmişlerse eğer bizim okuduğumuz onların yenilgisi ve teslimiyeti değil hırslı kavgaları ve mücadeleleridir."
-Orhan Pamuk-
“Yazıya dökülmemiş her düşünce neticede bütünüyle değersizmiş, çünkü harekete geçirirse bir tek sahibini harekete geçirir ve tarih yaratamazmış, kendisi ise doğal olarak tarih yaratma hırsına sahipmiş, ki söylediğine bakılırsa önemli, çığır açan bir metin yazmanın birinci koşulu da daima buymuş.”
Bağımsız bir bilim insanı olan Koller, on altı yıl önce Viyana’da Türkenschanz Parkı’nda bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden itibaren Fizyonomi adlı bilimsel çalışmasına odaklanmıştır. Fizyonomi incelemesini yıllarca kusursuz bir tasarı halinde kafasında taşır. Yürüyüşe çıktığı bir gün bir tür aydınlanma ânı yaşar. İncelemesinin ilk dört bölümünü, sol bacağını kaybetme olayını yaşamadan kısa bir süre önce Viyana Açık Mutfağı’nda (VAM) tanıştığı dört “Ucuzayiyen”in fizyonomileri üzerine çalışmasından ortaya çıkaracağı sonucuna varır. Eklemeyi tasarladığı beşinci bölüm ise kendi fizyonomisi hakkında olacaktır. Koller’in Ucuzayiyenler adını verdiği delice bilimsel tasarısı gerçekleşebilecek midir? Tesadüfler gerçekten tesadüf müdür?
Ucuzayiyenler, Thomas Bernhard’ın öteki kitapları gibi hem trajedi hem fars niteliğiyle okunabilecek, tersinin yüzüyle çarpıştığı bir anlatı. Hayatın saçma oluşundan ne azı ne fazlası.
"Bernhard'ın kahramanları ne kadar kaçmaya çalışırlarsa çalışsınlar dış dünyaya fazlaca açıktırlar; zihinlerinin içine çekileceklerine dış dünyanın anarşisini kucaklarlar (…) hastalığa, yenilgiye, haksızlığa teslim olmazlar, sonuna... tümünü göster
Ciltsiz, 88 sayfa
2017 tarihinde, YKY tarafından yayınlandı