İngiliz edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi romanını okurken, muhteşem kurgusu sayesinde, Uğultulu Tepeler'in insanı büyüleyen rüzgârı da hissedilir. Yazarın yarattığı atmosfer, bu intikam hikâyesini anlaşılır kılan bir düğümle okura bağlar. Yeryüzünün en yabani, en merhametsiz, bununla birlikte en tutkulu aşığı Heathcliff'in bir lanet gibi taşıdığı sevdasının ağırlığıyla etrafındakileri sürüklediği bataklıkta boğulmayan kalmaz. Sonraki nesilleri de etkileyen kin ve haset dolu aşkta, Catherine'le birlikte en çok kendisi boğulur aslında. Diyaloglar sayesinde lirik bir esere dönüşen romanın belki de en can alıcı yeri, aşktan kaçarken o aşkın pençesine defalarca düşen âşıkların, duygularını ilk kez apaçık birbirlerine açtıkları bölümde saklıdır.
Uğultulu Tepeler hastalıklı, ölümsüz, daha da ötesi doğaüstü bir aşk hikâyesi olması dışında; dönemine göre neredeyse kusursuz yazılmış bir başyapıt... İnsanı hayrete düşüren karakterleriyle ve okurun belleğine kazınan hikâyesiyle okunması gereken romanlar listesinin zirvesinde olmayı fazlasıyla hak ediyor.
İngiliz edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi romanını okurken, muhteşem kurgusu sayesinde, Uğultulu Tepeler'in insanı büyüleyen rüzgârı da hissedilir. Yazarın yarattığı atmosfer, bu intikam hikâyesini anlaşılır kılan bir düğümle okura bağlar. Yeryüzünün en yabani, en merhametsiz, bununla birlikte en tutkulu aşığı Heathcliff'in bir lanet gibi taşıdığı sevdasının ağırlığıyla etrafındakileri sürüklediği bataklıkta boğulmayan kalmaz. Sonraki nesilleri de etkileyen kin ve haset dolu aşkta, Catherine'le birlikte en çok kendisi boğulur aslında. Diyaloglar sayesinde lirik bir esere dönüşen romanın belki de en can alıcı yeri, aşktan kaçarken o aşkın pençesine defalarca düşen âşıkların, duygularını ilk kez apaçık birbirlerine açtıkları bölümde saklıdır.
Uğultulu Tepeler hastalıklı, ölümsüz, daha da ötesi doğaüstü bir aşk hikâyesi olması dışında; dönemine göre neredeyse kusursuz yazılmış bir başyapıt... İnsanı hayrete düşüren karakterleriyle ve okurun belleğine kazınan hikâyesiyle okunması gereken romanlar listesinin zirvesinde olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Uğultulu tepeler bir aşk romanı değil. Önce bu konuda bir yanlış anlaşılma olmasını engellemek gerek. Uğultulu Tepeler bir nefret romanı. Emily Bronte'un ne kadar şahane bir yazar olduğunun kanıtı. Bir nefreti bu kadar akıcı ve sıkmadan anlatabilmek öz olan. Tutkularımızın bizlere ve çevremizdekilere nasıl zarar verdiğin "klasiklerden" bir kanıtı. Okunmaya ve okutulmaya değer...
'Ruhlarımız neden yapılmış olursa olsun. onunki ve benimki aynı.' Cok etkileyici bir kitaptı.
Bittiğinde boğazıma koca bir düğüm olarak oturan kitap.
Tarihi roman okumayı çok çok seviyorum.Hele 17-18. yy İngilteresinde geçen romanları.Ama Uğultulu Tepeler bambaşkaydı.
O kadar akıcı ki bir hizmetçinin ağzından sadece onun gözlemleri şeklinde yazılmasına rağmen hikayeyi yaşıyorsunuz.O kadar o rüzgarlı bayırlarda hissettim ki kendimi okurken müthiş keyifliydi.
Okudukça bana müthiş zevk veren kurgu bi yerden sonra artık bıçak gibi saplanmaya başladı içime.Öyle ki Catherine gece karanlığında mutfağın bir köşesinde olan Heathcliff'ten habersiz Nelly'e aslında sadece onu sevdiğini ama Edgar Linton ile evlenmek zorunda olduğunu söylerken içim buz kesti.Ağlamak istedim ve ağladım da sanırım.
Evet Uğultulu Tepeler bir nefret romanı ama aynı zamanda güçlü bir tutkuyu da içinde barındırıyor roman.Neden bilmiyorum yaptığı onca şeye rağmen Heathcliff'ten asla ama asla nefret etmedim, edemedim.Bu çok garip.Catherine'e Heathcliff'ten daha çok kızdım, öfkelendim okurken.
Bu arada karakterlerin çocuklarına da aynı isimler verildiği için birazcık isim konusunda birbirine girmeler olabilir okurken ama dikkatli okursanız sorun yaşamazsınız.Ben kitabın başında kiracı aileyi tanımaya çalışırken tahminleri sürekli yanlış çıkınca "ne oluyor ya, nasıl akrabalar bunlar o zaman demiştim?"
Kitap çok çok güzel ve ben bu kitabı uzun zamandır okumadan kitaplığımda sakladığıma hala inanamıyorum.Ne salaklık.Okurken bende Uğultulu Tepelerde o güzel fundalıkların arasında yaşamak istedim biran için.O kadar güzel anlatılmış ki oralar.
Benim bu kitaptaki kahramanım onca şey yapmasına rağmen hala sevdiğim, tutkusuna aşık olduğum Heathcliff'tir, birde Hareton var tabi, oda kitaptaki 2. kahramanım.Umarım Küçük Catherine ile Grange'de güzel bir hayat sürmüşlerdir.Nelly de başlarında.Joseph ise İncilini okuyarak ölmüştür heralde.
Neyse kitap beni büyüledi kısaca.Hayatımın sonuna kadar yanımda olmasını istediğim bir kitap daha bulmanın mutluluğuyla yazımı bitiriyorum, sevgiler :)
çok etkileyici bir intikam öyküsü...
o dönemde böyle bir kitap yazıp kabul ettirmek mümkün değildi aslında, bu da yazarın ne kadar sıradışı bir insan olduğunu gösteriyor.
Klasik iyidir. Hele bu bir Bronte kardeşler eseri ise o yüzyılı yaşarsınız. Mükemmel.
bu benzersiz yazar keşke daha çok yaşasaydı da daha çok eser bıraksaydı bizlere..
3 senedir okudum . favori kitaplarımdandır . filmini de izledim . çok olaylar oluyor . bazen üzülürken bazen kızarsın . öyle kitaptır . zaten ordakı aşk durumu yeteri kadar farklıdır . karakterler o kadar gaiptir ki sevsen mi kızsan mı bilemiyorsun . ama okuduğum için mutlu olduğum kitaplardan biri . tavsiye ederim
okurken neredeyse eridiğim baş ucu kitaplarımdan
Karton Cilt, 430 sayfa
Eylül2017 tarihinde, arunas yayınları tarafından yayınlandı