Neler var Viyana Noktada: öncelikle Viyana Kuşatmaları; bitmek bilmeyen, yıllar, onyıllar, kuşaklar, yüzyıllar süren Viyana Kuşatmaları, ardı arkası kesilmeyen çarpışmalar, planlar, pazarlıklar, görüşmeler, bütün o şekilden şekle giren Doğu-Batı çatışmamız ve çeşitli halleriyle şiddet. Her yere girip çıkabilen bir evvel zaman entelektüeli, kuşatma ordusuna karışmış iki genç şair ve Viyana içinde Türkleri bekleyen bir matematikçi. Envai çeşit rüya, dua, cadı avı ve sır. Yazma yeteneği olan dahi bir kız çocuğundan Büyük Türk Güllesine, sıkıntıdan helak olan yeniçerilerden Viyananın karşısına kurulan Yeni Viyanaya uzanan parçalı hikâyeler. Ve tam bunların neşesine kendinizi kaptırırken karşınıza çıkıveren, 80lerin toplumsal kuşatma ikliminden bakan bir genç. Siyasetin izi. İdealizm, gaddarlık, cezaevi, kin ve acılar. Salt tarihi romandır demek yanıltıcı olur, siyasi roman da denemez galiba. Fantastik indirgeyici, tezli zorlama, postmodern kolaycı, deneysel faydasız kaçacak.Velhasıl Süreyyya Evrenin Durdurulamayan Meydan adını verdiği roman dörtlemesine Viyana Nokta ile başlıyoruz. Evet, Viyana önlerindeki o binlerce onbinlerce yüzbinlerce çadırdan oluşan akıl almaz ve ürkütücü dudak uçuklatıcı hem içinde yüzülesi hem kaybolunası ve sadece suretini göstermekle şehri teslim alabileceğinden emin devasa çadırlar okyanusu içinde ve artık ne sayılabilir ne bilinebilir ne ufukla sarılabilir ne hendeseyle çözülebilir dedirten âdemler türlü hayvanlar toplar ve bilhassa balyemez topları ve kombrine topları ve şahi toplarından oluşan yüksek dalgalar arasında sanki evinin arka bahçesinde sek sek oynuyormuşçasına rahatça dolaşan ve hangi çadırın arkasında kaybolur ve hangi gizli yolu izlerse hangi çadırın önüne çıkacağını ezbere bilmenin hinliğiyle geceleri yıldızları törpüleyen ve gördüğü her haritada hata bulup da söylemeyen ve gerek İslam askerlerinden gerek Viyana yiğitlerinden kimin ne zaman nerede ve nasıl durduğunu ne yaptığını ve ne yapacağını bilen ve hep bilebilen bir tek Allahın kulu vardı.
Neler var Viyana Noktada: öncelikle Viyana Kuşatmaları; bitmek bilmeyen, yıllar, onyıllar, kuşaklar, yüzyıllar süren Viyana Kuşatmaları, ardı arkası kesilmeyen çarpışmalar, planlar, pazarlıklar, görüşmeler, bütün o şekilden şekle giren Doğu-Batı çatışmamız ve çeşitli halleriyle şiddet. Her yere girip çıkabilen bir evvel zaman entelektüeli, kuşatma ordusuna karışmış iki genç şair ve Viyana içinde Türkleri bekleyen bir matematikçi. Envai çeşit rüya, dua, cadı avı ve sır. Yazma yeteneği olan dahi bir kız çocuğundan Büyük Türk Güllesine, sıkıntıdan helak olan yeniçerilerden Viyananın karşısına kurulan Yeni Viyanaya uzanan parçalı hikâyeler. Ve tam bunların neşesine kendinizi kaptırırken karşınıza çıkıveren, 80lerin toplumsal kuşatma ikliminden bakan bir genç. Siyasetin izi. İdealizm, gaddarlık, cezaevi, kin ve acılar. Salt tarihi romandır demek yanıltıcı olur, siyasi roman da denemez galiba. Fantastik indirgeyici, tezli zorlama, postmodern kolaycı, deneysel faydasız kaçacak.Velhasıl Süreyyya Evrenin Durdurulamayan Meydan adını verdiği roman dörtlemesine Viyana Nokta ile başlıyoruz. Evet, Viyana önlerindeki o binlerce onbinlerce yüzbinlerce çadırdan oluşan akıl almaz ve ürkütücü dudak uçuklatıcı hem içinde yüzülesi hem kaybolunası ve sadece suretini göstermekle şehri teslim alabileceğinden emin devasa çadırlar okyanusu içinde ve artık ne sayılabilir ne bilinebilir ne ufukla sarılabilir ne hendeseyle çözülebilir dedirten âdemler türlü hayvanlar toplar ve bilhassa balyemez topları ... tümünü göster