Bilimde, teknolojide, sanatta ve sporda önde giden ülkelerde, eğitim sistemlerinin öğrencinin beyin gelişimine uygun olarak tasarlandığını görürüz. Gelişmiş toplumlarda eğitim gençlerin ve çocukların korktukları, isteksizce ve sırf ceza almamak için devam ettikleri bir sistem değildir. Yaşamları boyunca sınavlara tabi tutuldukları bir girdap da değildir. Gelişmiş ülkelerde eğitim, genç nesilleri en sağlıklı, en mutlu ve en üretken kılmanın yollarının arandığı bir bilim alanıdır. Keza, gelişmiş toplumların insanlarının sahip olduğu sosyal adalet, refah düzeyi, patent sayıları, sanatsal, bilimsel ürünler, farklı spor alanlarındaki başarılar gibi pek çok özellik durup dururken bahşedilmemiştir.
Bu toplumlar, insanın kendi gelişimini gözlemleyerek, bu gelişime yardımcı olacak faktörleri ortaya çıkarıp kullanmasını sağlayan ortak akıl geliştirmeyi başarmışlardır. O yüzden bu toplumların çocukları sabah henüz hava karanlıkken okula gitmek yerine, beyinlerinin tam olarak uyandığı saatlerde okula giderler; aldıkları sınav puanıyla değil, kişilik özellikleriyle değerlendirilirler; öğretmenlere, derslere ve okula karşı korku ve öfke değil, merak, heves ve sevgi beslerler. Hafta sonlarını dershane ya da deneme sınavlarıyla değil, ilgi duydukları ve mutlu oldukları hobilerle, oyunlarla geçirirler. Bunların bizim ülkemizde de yaşanması mümkün olamaz mı?
Bu kitap, yaratıcılığın ne olduğunu, nasıl bir tarihsel altyapı izlediğini anlatmakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda insan beyninin özelliklerine göre nasıl bir eğitim sistemi oluşturulması gerektiği konusunda da bilgiler içermektedir. Kitabın içeriğinde bilimsel ve sanatsal yaratıcılığa dair dünyada ve ülkemizde çeşitli kıyaslamalar ve kendi eğitim sistemimize bir özeleştiri yer almaktadır. Bu kitap, yaratıcılığın nörofizyolojik, felsefi ve eğitsel temelleri hakkında tüm eğitimciler, ebeveynler ve yaratıcılık konusunda çalışma yapanlar için . bir giriş kitabı niteliği taşımaktadır.
Bilimde, teknolojide, sanatta ve sporda önde giden ülkelerde, eğitim sistemlerinin öğrencinin beyin gelişimine uygun olarak tasarlandığını görürüz. Gelişmiş toplumlarda eğitim gençlerin ve çocukların korktukları, isteksizce ve sırf ceza almamak için devam ettikleri bir sistem değildir. Yaşamları boyunca sınavlara tabi tutuldukları bir girdap da değildir. Gelişmiş ülkelerde eğitim, genç nesilleri en sağlıklı, en mutlu ve en üretken kılmanın yollarının arandığı bir bilim alanıdır. Keza, gelişmiş toplumların insanlarının sahip olduğu sosyal adalet, refah düzeyi, patent sayıları, sanatsal, bilimsel ürünler, farklı spor alanlarındaki başarılar gibi pek çok özellik durup dururken bahşedilmemiştir.
Bu toplumlar, insanın kendi gelişimini gözlemleyerek, bu gelişime yardımcı olacak faktörleri ortaya çıkarıp kullanmasını sağlayan ortak akıl geliştirmeyi başarmışlardır. O yüzden bu toplumların çocukları sabah henüz hava karanlıkken okula gitmek yerine, beyinlerinin tam olarak uyandığı saatlerde okula giderler; aldıkları sınav puanıyla değil, kişilik özellikleriyle değerlendirilirler; öğretmenlere, derslere ve okula karşı korku ve öfke değil, merak, heves ve sevgi beslerler. Hafta sonlarını dershane ya da deneme sınavlarıyla değil, ilgi duydukları ve mutlu oldukları hobilerle, oyunlarla geçirirler. Bunların bizim ülkemizde de yaşanması mümkün olamaz mı?
Bu kitap, yaratıcılığın ne olduğunu, nasıl bir tarihsel altyapı izlediğini anlatmakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda insan beyninin... tümünü göster
Ciltsiz, 80 sayfa
Şubat2011 tarihinde, Pegem Akademi Yayıncılık tarafından yayınlandı