Mehmet Başaran, Köy Enstitüsü kökenli bir öğretmenimiz, yazarımız, şairimiz, romancımız, öykücümüz....Başaran 200 sayfalık bu kitapta 40 yıllık Türkiyenin topoğrafyasını çıkarıyor. 1940lardan 1980lere kadar yaşanan belgeli bir serüven. Öğretmeni, polisi, bakanı, gazetecisi, yüksek görevlisi, küçük memuru bu süreçte yerini alıyor. Roman mı desem, anı mı desem; ya da bütün bu türleri, kimi zaman şiirsel, kimi zaman gerçekçi yaklaşımlarla rejimin adını koyuyor....Bizim fotoğrafımız bu; ülkemizin, demokrasimizin, rejimimizin, hayatımızın fotoğrafı...İLHAN SELÇUKYasaklı bir film de olur, bir oyun da... Tatlı tatlı anlatılan, ama okuyanı apışıp kaldığı, şaşkınlıktan öfkeye, öfkeden üzüntüye, üzüntüden yeniden öfkeye dönüştüren bir serüven... Böyle nice yaşantıdan biri... Gerçek bir Kafka karabasanı gibi... Gerçekten yaşandığı, düzmece, kurmaca olmadığı için, bence Kafkanınkinden daha etkileyici, daha ibret verici...(Bir de simit ağacı olsaydı)OKTAY AKBAL
Mehmet Başaran, Köy Enstitüsü kökenli bir öğretmenimiz, yazarımız, şairimiz, romancımız, öykücümüz....Başaran 200 sayfalık bu kitapta 40 yıllık Türkiyenin topoğrafyasını çıkarıyor. 1940lardan 1980lere kadar yaşanan belgeli bir serüven. Öğretmeni, polisi, bakanı, gazetecisi, yüksek görevlisi, küçük memuru bu süreçte yerini alıyor. Roman mı desem, anı mı desem; ya da bütün bu türleri, kimi zaman şiirsel, kimi zaman gerçekçi yaklaşımlarla rejimin adını koyuyor....Bizim fotoğrafımız bu; ülkemizin, demokrasimizin, rejimimizin, hayatımızın fotoğrafı...İLHAN SELÇUKYasaklı bir film de olur, bir oyun da... Tatlı tatlı anlatılan, ama okuyanı apışıp kaldığı, şaşkınlıktan öfkeye, öfkeden üzüntüye, üzüntüden yeniden öfkeye dönüştüren bir serüven... Böyle nice yaşantıdan biri... Gerçek bir Kafka karabasanı gibi... Gerçekten yaşandığı, düzmece, kurmaca olmadığı için, bence Kafkanınkinden daha etkileyici, daha ibret verici...(Bir de simit ağacı olsaydı)OKTAY AKBAL
201 sayfa