Oda suyun üzerinde yüzüyormuş gibi salınmaya başladı ve Mark sırtüstü yere düşerek basını tas zemine çarptı. Bası bir müddet topaç gibi döndükten sonra görüsü berraklaştı ve gözleri, etrafında dikilen dört ilaha odaklandı. Duvardan yere inmişlerdi: Gizli Olan Amon, Şahlanmış Olan, Yok edici Am-mut ve Kızıl Saçlı Set, üzerine eğilmiş onu izliyorlardı. Dile getirilmemiş bir emir gereği her biri Markın kol ve bacaklarını ellerine almış, diğer ellerinde ise birer kör tırpan vardı. Önce ayağını... Mark bu sözleri beyninde işitiyordu, sonra ellerini, daha sonra dizlerini ve dirseklerini, kereste için ağaç keser gibi... Mark gözlerini kapadı. Duyduğu korku fiziksel tahammülünün ötesinde idi. İlk tırpanın havaya kalkıp ayağına doğru indiğini görünce, beyninde, Nofrtay-tayın göz kamaştıran görüntüsüyle geçirdiği soğuk bir geceden kalan bir anı canlandı: Sadece Atonun birer tezahürü de olsalar Mısırın tanrılarına inan Davison...
Oda suyun üzerinde yüzüyormuş gibi salınmaya başladı ve Mark sırtüstü yere düşerek basını tas zemine çarptı. Bası bir müddet topaç gibi döndükten sonra görüsü berraklaştı ve gözleri, etrafında dikilen dört ilaha odaklandı. Duvardan yere inmişlerdi: Gizli Olan Amon, Şahlanmış Olan, Yok edici Am-mut ve Kızıl Saçlı Set, üzerine eğilmiş onu izliyorlardı. Dile getirilmemiş bir emir gereği her biri Markın kol ve bacaklarını ellerine almış, diğer ellerinde ise birer kör tırpan vardı. Önce ayağını... Mark bu sözleri beyninde işitiyordu, sonra ellerini, daha sonra dizlerini ve dirseklerini, kereste için ağaç keser gibi... Mark gözlerini kapadı. Duyduğu korku fiziksel tahammülünün ötesinde idi. İlk tırpanın havaya kalkıp ayağına doğru indiğini görünce, beyninde, Nofrtay-tayın göz kamaştıran görüntüsüyle geçirdiği soğuk bir geceden kalan bir anı canlandı: Sadece Atonun birer tezahürü de olsalar Mısırın tanrılarına inan Davison...