1999'dan 2000'e geçmemize yalnızca haftalar var. Yalnızca New York'ta 35 milyon insan yaşıyor. Su yok. Petrol yok. Yiyecek yok. Barınak yok. Umut yok... Sokak savaşlarının, yağmaların ve örgütlü suçun kol gezdiği metropolde bir polis memuru hem bir cinayeti çözmeye, hem de aşkını korumaya çalışıyor...... yiyeceği kendilerine saklıyorlar hiç zayıf bir polis gördünüz mü? Ya politikacılar, bizim yiyeceğimizi yiyorlar, biz açlıktan ölmüşüz umurlarında mı! Ardı arkası kesilmeyen ses halkı giderek ayaklanmaya sürüklüyordu. Çoğu yaşlılar olmak üzere bir sürü insan yere düşmüş, çiğnenmişti. Andy el çantasını açtı ve gaz bombalarından birini çıkardı. Pimleri çekildikten sonra üç saniye içinde patlayıp gaz yayacak şekilde ayarlanmışlardı. Andy bombayı yere yaklaştırdı, pimi çekti ve doğruca hoparlörlü adamın üstüne doğru fırlattı. Yeşil teneke havada bir yay çizdi ve adamın yanındaki insanların arasına düştü, ama patlamadı.
Harrison kitabının gerekçesini şöyle açıklıyor: Aralık 1959'da Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Dwight D. Eisenhower şöyle dedi: Bu hükümetin programında... ben burada olduğum sürece... doğum kontrol problemiyle ilgili politik bir doktrin bulunmayacaktır. Bu bizim işimiz değildir. O zamandan bu yana hiçbir Amerikan hükümetinin de işi olmadı.1950'de Amerika Birleşik Devletleri dünya nüfusunun sadece %9'una sahip olduğu halde dünyadaki hammaddelerin %50'sini tüketmekteydi. Bu yüzde giderek artmaktadır ve on beş yıl içinde, şu anki büyüme hızıyla, Amerika Birleşik Devletleri yeryüzündeki maddelerden çıkan yıllık ürünlerin %33'ünden fazlasını tüketiyor olacaktır. Nüfusumuz aynı hızla artmaya devam ederse, bu ülke yüzyılın sonunda, şimdiki yaşam standartlarını koruyabilmek için gezegenimizin kaynaklarının %100ünden fazlasına ihtiyaç duyacaktır. Bu matematiksel bir imkânsızlık, kaldı ki, o zamana kadar yeryüzünde yaklaşık 7 milyar insan olacak ve bu hammaddelerin bir kısmından belki onlar da faydalanmak isteyecekler. Bu durumda dünya neye benzeyecek?
1999'dan 2000'e geçmemize yalnızca haftalar var. Yalnızca New York'ta 35 milyon insan yaşıyor. Su yok. Petrol yok. Yiyecek yok. Barınak yok. Umut yok... Sokak savaşlarının, yağmaların ve örgütlü suçun kol gezdiği metropolde bir polis memuru hem bir cinayeti çözmeye, hem de aşkını korumaya çalışıyor...... yiyeceği kendilerine saklıyorlar hiç zayıf bir polis gördünüz mü? Ya politikacılar, bizim yiyeceğimizi yiyorlar, biz açlıktan ölmüşüz umurlarında mı! Ardı arkası kesilmeyen ses halkı giderek ayaklanmaya sürüklüyordu. Çoğu yaşlılar olmak üzere bir sürü insan yere düşmüş, çiğnenmişti. Andy el çantasını açtı ve gaz bombalarından birini çıkardı. Pimleri çekildikten sonra üç saniye içinde patlayıp gaz yayacak şekilde ayarlanmışlardı. Andy bombayı yere yaklaştırdı, pimi çekti ve doğruca hoparlörlü adamın üstüne doğru fırlattı. Yeşil teneke havada bir yay çizdi ve adamın yanındaki insanların arasına düştü, ama patlamadı.
Harrison kitabının gerekçesini şöyle açıklıyor: Aralık 1959'da Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Dwight D. Eisenhower şöyle dedi: Bu hükümetin programında... ben burada olduğum sürece... doğum kontrol problemiyle ilgili politik bir doktrin bulunmayacaktır. Bu bizim işimiz değildir. O zamandan bu yana hiçbir Amerikan hükümetinin de işi olmadı.1950'de Amerika Birleşik Devletleri dünya nüfusunun sadece %9'una sahip olduğu halde dünyadaki hammaddelerin %50'sini tüketmekteydi. Bu yüzde giderek artmaktadır ve on beş yıl içinde,... tümünü göster
http://pinucciasbooks.blogspot.com
Bu kitapta en çok sevdiğim kısım karakter kurgusu oldu. Baş kahraman Andy, onun ev arkadaşı, kız arkadaşı, iş arkadaşları öyle güzel tariflenmişti ki ihtiyaç duyulan her şeyin çoğu kez bulunamadığı bu kalabalık dünyayı kolaylıkla hayal edebildim. Her karakterin bir kusurunun olması, daha doğrusu bunun alenen anlatılması, karakterleri bana daha da yakınlaştırdı. Ayrıca her karakterin günlük rutini çok güzel bir yalınlıkla anlatıldığından detayları kendi hayal gücüm zenginleştirdi.
Kitabın konusu da başlı başına güzel bence. Bu kitap 1966 yılında yayınlanmış bir kitap ve yazar 33 yıl sonranın New York’unu hayal etmiş. Kitabın yazıldığı dönemde dünyada doğum kontrolü pek çok ülkede kabul görmeyen bir olgu olduğundan, yazar doğum kontrolü uygulanmazsa dünyada neler olabaileceğini oldukça yaratıcı bir biçimde anlatmış. Her ne kadar doğum kontrolü günümüzde 1960’lara oranla daha çok kabul görmüş bir olgu olsa da dünyadaki kıt kaynakların kullanımı hem günümüzde hem gelecekte insanoğlunu sürekli meşgul edecek bir mesele. Bu kıt kaynağın adı bir gün petrol olur, bir gün su olur, bir gün yaşanabilir hava koşulları olur ama konu hep gündemde kalır. Bu bakış açısıyla yazarın aslında çok temel bir konuya değindiğine dikaktinizi çekmek isterim.
Tabii ki bu bir distopya romanı, yani karamsar bir gelecek kurgusu. Bu kurgu içerisinde yer alan olayları yazarın abartma tarzı hoşuma gitmiş olsa da bazıları bu romanı “bilim kurgu klasiği” kabul ediyor. İşte buna kesinlikle katılmıyorum. Roman iyi hoş ama klasik değil bence.
Karakterlerin tamamı rahatlıkla okurun gözünde canlandırabileceği, yapaylıktan uzak insanlar. Ayrıca yaratılan - doğum kontrolünden nasiplenmemiş, sürekli çoğalmış ve buna paralel tükettikçe tüketmiş insanların yaşadığı - dünyanın tasvirleri de takdir edilesi.
1966 yılında ilk baskısını yapmış olan kitapta Harrison, gelecekle ilgili endişelerini polis memuru Andy'yi odak alarak gayet akıcı ve en önemlisi de gerçekçi bir şekilde işlemiş.
Türün meraklıları gönül rahatlığıyla vakit ayırıp okuyabilirler.
Kurgulama sınırlarını zorlayan bir kitap. Özellikle de Amerika için.
Karakterlerin ve gelecek New yorkun yansıtılması,Kıtlık ve olmamanın olmayacağının bilinmesi hayata küsmüş insanların incelenmesi derken 1996 yılının harikası ancak o kadar çok methedilecek yer göremedim şahsen polisiye roman okur gibi ama sonu sizi şaşırtabilir böyle bir son!beklemiyordum ki ben:))
Karton Cilt, 218 sayfa
1996 tarihinde, Metis Yayınları tarafından yayınlandı