Yüce Benlik insanın en yüksek bireyselliğidir özüdür. O; tanrısal şuura bağlıdır; güneş ışınları sonsuza bölünse bile ışık yapısını yitirmemesi gibi, o da evrensel yapısını asla yitirmez. Zaman - mekan sınırları tanımamasına rağmen zaman - mekan sınırları içinde gezinir. Onun özündeki bilgi enerjisinin gücü bizim dünyasal enerjilerin gücüyle kıyaslanamayacak kadar sonsuzcasına büyüktür.Bütün varlıklar, kendi Yüce Benliklerinin dünya zamanı ve mekanına yansımış uzantılarıdır. Dolayısıyla uzantıların yaptığı şeyler, o özlerinin taşıdığı bir arzunun, bir amacın tezahürüdür. Burada sergilediğimiz serbest iradeler, Yüce Benliğimizdeki kozmik iradenin gölgesi gibidir. Gölgeler özlerine benzeme çabası içinde halden hale girmekte, almakta vermekte, sayısız ölümler tatmakta, halife, oğul ve sevgili olabilme ateşi içinde yanmaktadır. Gök ile yer arasında darbelenen varlıklar olarak, hedefimiz daima göğü seçmek. Ama göğü seçmek için de yerin yasalarına bağlanıyoruz. Çünkü yerin yasaları da göğün bir gölgesidir. Yeryüzü bizlere, kendimiz için, kendisi için bir ayna fonksiyonu görüyor. Maddeye ne kadar girersek girelim, her noktada göğün, dolayısıyla Yüce Benliğimizin bilgeliğini görmekteyiz. Gök ile Yer ayrımı biz yerdekiler için. Göktekiler için her yer Rabbin, Yüce Benliklerin ışığı altında yıkanmaktadır. Her el atışımız, her adım atışımız, her çabamız göklerin yerde daha iyi yansıması, yerin göklere daha temiz ayna olması için.
Yüce Benlik insanın en yüksek bireyselliğidir özüdür. O; tanrısal şuura bağlıdır; güneş ışınları sonsuza bölünse bile ışık yapısını yitirmemesi gibi, o da evrensel yapısını asla yitirmez. Zaman - mekan sınırları tanımamasına rağmen zaman - mekan sınırları içinde gezinir. Onun özündeki bilgi enerjisinin gücü bizim dünyasal enerjilerin gücüyle kıyaslanamayacak kadar sonsuzcasına büyüktür.Bütün varlıklar, kendi Yüce Benliklerinin dünya zamanı ve mekanına yansımış uzantılarıdır. Dolayısıyla uzantıların yaptığı şeyler, o özlerinin taşıdığı bir arzunun, bir amacın tezahürüdür. Burada sergilediğimiz serbest iradeler, Yüce Benliğimizdeki kozmik iradenin gölgesi gibidir. Gölgeler özlerine benzeme çabası içinde halden hale girmekte, almakta vermekte, sayısız ölümler tatmakta, halife, oğul ve sevgili olabilme ateşi içinde yanmaktadır. Gök ile yer arasında darbelenen varlıklar olarak, hedefimiz daima göğü seçmek. Ama göğü seçmek için de yerin yasalarına bağlanıyoruz. Çünkü yerin yasaları da göğün bir gölgesidir. Yeryüzü bizlere, kendimiz için, kendisi için bir ayna fonksiyonu görüyor. Maddeye ne kadar girersek girelim, her noktada göğün, dolayısıyla Yüce Benliğimizin bilgeliğini görmekteyiz. Gök ile Yer ayrımı biz yerdekiler için. Göktekiler için her yer Rabbin, Yüce Benliklerin ışığı altında yıkanmaktadır. Her el atışımız, her adım atışımız, her çabamız göklerin yerde daha iyi yansıması, yerin göklere daha temiz ayna olması için.