Amin Maalouf asla okumaktan sıkılmayacağım bir yazar. Bu kitap da en sevdiklerim arasındadır.
Amin Maalouf için yapacağım her yorum öznel olacaktır..Çünkü her yazdığı kitapta kendisine bir defa daha hayranlığım artmakta :)
Yeni kitabının Türkiye'ye gelmesini dört gözle bekliyorum..
Yazar bizleri tarihte bir yolculuğa çıkarıyor.Endülüs'te ve İstanbul'da ,Avrupa 'da ve Afrika'da geziler yapan kahramanımız ,o dönemlerin gerçeklerini de başarılı bir şekilde anlatıyor.
Tarihten bir kesit sunuyor önümüze, sürükleyiciydi bir çırpıda okudum diyebilirim.Konusu itibariyle de ilginç buldum kahramanımız şehir değiştirip orda bir kadınla evleniyor ve tekrarlıyor.
Gezgin bir diplomatın hayatı... Zengin kültürlerin yeraldigi bi başyapıt bana göre...
Kahramanın din, dil,ırk özelliklerine bakmadan yaşadığı seruveni okumak heycan verici. Bu kadarda olabilir dedirten olaylar zinciri.
Ne yok ki..
Granada''dan Fas''a,Kahire''ye,İstanbul''a hatta Roma''ya uzanan zorunlu -istekli yolculuklar.
Yeni bir yolculukta arkada eş,çocuk,varlık hepsini bırakarak gitmek yeni yerde yeni eşler,çocuklar ve varlıklar elde etmek.
Güzel bir romandı ama nedense konusunu hatırlayamıyorum. Yazarın diğer romanları da bunun gibi sakin, yavaş yavaş ilerler...Bir tek bunu söyleyebilirim.
Amin Maalouf un bütün kitapları gibi bu kitabıda sürükleyici. Kitabı okumaktan sıkılmıyorsunuz kesinlikle. Dünyanın bir ucundan diğer ucuna götürüyor sizi. Dinlerin yaşama olan etkilerini çok güzel eleştirmiş.
Amin Maalouf'un değişmeyen etkileyici tarzı. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde imparatorluklar arasındaki gerginliklerin yanı sıra günlük ve sıradan hayatı da konu alan, Ortaçağ doğu kültürünün kuvvetini ve ihtişamını, Ortaçağ batı kültürünün yozlaşmışlığını, yabaniliğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren bir eser. Tavsiye ederim.
Geleceğe dair yapılan planların anlamsızlığını net bir şekilde görme imkanı sağladı bu kitap. Herhangi birinin yaşam hikayesi belki, belki daha fazlası.
Akıcı ve sürükleyici bir üslubu olmakla birlikte içinde geçen bazı bilgiler tartışılabilir.
15. yüzyılın sonlarından 16.yüzyılın başlarına Granada, Fas, Kahire ve Roma ve Amin Maalouf un su gibi akan anlatımı.
Yazarın diğer kitaplarına nazaran daha basit kalmış açıkçası. sanki ilgi çeksin diye yazarın bulaşmadığı şey kalmamış gibi geldi bazı yerlerinde. okunası bir kitap orası ayrı.
Çok beklentilerle başladığım bu kitaptan açıkçası beklediğim tadı alamadım. Olayların akışını, kurguyu mantıklı bulmadım. Ayrıca bazı yerlerde Türkleri aşağıladığını düşündüm. Özellikle Yavuz Sultan Selim'den canavarmış, insan öldürmekten zevk alıyormuş gibi bahsedilmesi canımı sıktı. Anlatımı fena değildi; lakin hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan değil.
Etkileyici ve sade dili ile ustanın harika bir eseri. Osmanlıyı yerip Hırıstiyanları masumlaştarmasının dışında Bir seyahat hikayesi Özallilke Leo'nun vefası çok etkilemişti beni. Her okuyanın farklı değerlendirme yapabileceği özellikte. mutlaka okunmalı.
Semerkant ve Yüzüncü Ad'ın ardından okuduğum 3. kitap.Bir klasik olarak nitelendirilmesine rağmen diğerleri kadar beğendim denilemez.Tabi bunda çevirinin de büyük etkisi var.40.baskısına ulaşmasına rağmen çevirmen değişmemiş.Yavan bir çeviriyle karşılaştım.
Afrakalı Leo'ya gelecek olursak yer yer sıkıldığım yer yerde beğendiğim bölümler oldu.Osmanlı'yı yererken(istilacı ve tecavüzcü olarak betimlemiş) Hristiyan dünyasını poh pohlamış ve üstelik 1500'lü yıllar medeniyet olarak imparatorluğun zirvede olduğu bir dönem.
Roman boyunca Hasan'ın yolculukları,aşkları,çektiği acılarla yüzleşiyoruz. Granada'dan başlayan yolculuk Fas,Kahire ve Roma'ya doğru tarihsel bir yolculuğa çıkıyoruz.
Bana göre başucu kitaplardan olmasa da güzel bir kitap.
Çok sevdiğim bir yazar.İnsanı bir yerden alıp dünyanın bambaşka yerine götürmekle kalmayıp sizi baş karakter gibi hissetmenizi sağlaması hayranlık duymaya yeterde artar bile.
Hayatın ordan oraya sürüklediği Leo..Granada,Fas,Kahire ve Roma'ya hayatı sürüklenen Leo'nun çektiği sıkıntılar,içinden çıkılması güç durumlar..Hem oraları gezip hem de kendinizi olayların içinde bulmak...Yine harika bir eser.Dil sade,anlaşılır,akıcı bir kitap.Mutlaka okuyun..
Afrikalı Leo,Amin Maalouf'un ilk kitabı. Maalouf Doğu'yu ve o bölgenin insanlarını öyle işleyerek anlatmış ki. Karakterimiz Hasan'ın doğumundan kırkıncı yaşına kadar geçirdiği sürede doğudan batıya doğru uzanışını, konuştuğu dilleri, gezdiği yerleri, tanıştığı dinleri, dostluklarını, aşklarını hepsini görüyoruz. Kitap 4 bölümden oluşuyor: Granada Kitabı, Fas Kitabı, Kahire Kitabı, Roma Kitabı. Hasan annesi Selma, Odalık Verda, kardeşi Meryem,babası Muhammed'le Granada'da başlayan hikaye dayısı Hali ile Fas'da devam ediyor. Hasan'ın gençlik ve eğitim dönemleri Fas'da geçiyor. Okulda arkadaşı Gelincikle (Harun) tanışıyor. Kardeşi Meryemi vermek istedikleri adamdam kurtarırlarken Gelincik ve Meryem kaçıp evleniyor. Halinin ölümnden sonra kervanların başına geçiyor. Pek çok yere gidiyor. Köle Hiba , Hali'nin kızı Fatma,Kahire'de karşılaştığı çerkez ve Yavuz Sultan Selim'in yeğeni Alaaddin'in dul eşi Nur, Roma da tanıştığı Maddelena hayatına gien kadınlar.
"Benim Arapça, Türkçe, Kastilya dili, Berberi dili, İbranice, Latince, sokak İtalyancası konuştuğumu duyacaksınız; çünkü bütün diller ve dualar benim dillerim ve dualarım. Fakat ben hiçbirine ait değilim. Ben yalnızca Tanrıya ve dünyaya aidim; ve yakında bir gün yine onlara döneceğim."
Afrikalı Leo Hasan diğer adıyla Giovanni Leone de Medicinin yaşam öyküsünü anlatıyor.Kitap inanılmaz bir renk cümbüşüne sahip.Kitapta kadar çok olay,o kadar çok kahraman ve yer var ki bunların hepsini Maalouf kitaba eğreti durmayacak biçimde serpiştiriyor.Eğer yeni yerler görmek,yeni insanlar ve kültürler tanımak hoşunuza gidiyor ve tarihe ilgi duyuyorsanız hemen bir Maalouf kitabı alıp başlayın inanın pişman olmayacaksınız.
Grana da da başlayan Fas Mısır İstanbul Romaya giden müthiş bir serüven...İnançlar ülkeler insanlar savaşlar . 1500 lü yılları yeniden yaşıyorsunuz.okadar iyi yazılmış ki kendimi sürekli o tarihin içinde hissettim.Kesinlikle okunmalı.