Uzun süre etkisinde kalacağım ve asla unutulmayacaklar arasına giren, ezber bozan bambaşka bir hikaye okudum ...Genelde sonda yazdığımı bu sefer başa yazayım çeviri mükemmeldi!!
Yazarı zaten çok severim ama bu hikayesi çok bambaşkaydı daha dramatik,duygu sağnağı yaşatan yıllar içerisinde romanın kahramanlarının geçirdikleri evreler ile yüreğim ağladı,güldü, korktu ve anladı...
Toparlaması çok zor halen içim acıyor...Normalde ben kitabın konusuna ve özetine pek girmem ama yorumu yazabilmem için konulara değinmem gerekecek.Bundan sonrası spolier içerir DİKKAT!!
6 yaşında annesiz kalan babasını hiç tanımamış,bakılması için aciz teyzesine verilmiş küçücük bir yavrucak,annesini özlediği ölümü kabullenemediği için çığlık çığlığa ağlayan çocuğu hız trenine bindiren sadist enişte :/
Honey 16 yaşında ,hız treni tehlike arz ettiği için kapatılmış olan lunaparkın yıllardır işletmesini sağlayan,teyzesinin bile bakımını üzerine alan, hayata karşı kendini kabuğa almış, bıçkınlaşmış, sevgiye muhtaç, aileye hasret, ait olmaya aç bir genç kız.
Kendisini güzel bulmadığı için güzel kuzeninin sayesinde (mali çıkış yolu bulmak) oyuncu seçmelerine gidebilmesi için kasabanın güzellik yarışmasında antrenörlük yapar(güzel seçilmiş olsa bile bazı aksilikler çıkar)bir yolunu bulur ve giderler..
L.A da beklenmedik çekilde Honey oyuncu kadrosuna alınır.Vee her şey başlar yaşının küçüklüğü,ona yol gösterecek birilerinin olmaması ve her daim sevgiye olan açlığı bütün olayların temel taşlarını oluşturur.
Onun sırtından asalak gibi yaşayan ailesi,kendinden yaşça (yaklaşık 23 yaş) oldukça büyük eski alkolik,mali sorunlar yaşayan 3 kere evlenmiş boşanmış Dash ile kurmaya çalıştığı yakınlaşma çabaları..
Görür görmez vurulduğu bir türlü kendinin farkına varmayan,kendinden hiç hoşnut olmayan, kardeşinin ölümünden kendini sorumlu tutan içe kapanık kalp kırıcı Eric...
Honey sinir olsada, onu anlayan hep yardımcı olmak isteyen Dash'ın eski sevgilisi Liz...
Sevgiye ve alakaya o kadar muhtaç ki kimse sarılmadığı için kendi kendini kucaklayan yalnızlığı had safhada fakat bunu kaldırabilecek yaşta değil :/Dizi setinde kendini kabul ettirmek için yapmadığı kalmaz, ünlü ve vazgeçilmez oldukça,kendini ifade edecek birileri olmadığından agresifleşir yaptığının yanlış olduğunu bilsede gururundan ödün vermez..
Honey kendisini çirkin,despot,çok kusurlu biri olarak görüyor...Sevilmek şöyle dursun kimsenin kendeinden hoşlanacağına bile inancı yok :(
Eric'e olan aşkının onun tarafından püskürtülmesini Honey'in yıkımını gören Dash kıza yakın davranmaya başlar. Honey bu kadar ilgiden bile havalara uçmaktadır.
Eric ilgi gösterdiği (takdir etmediği bir aktörün kızı) beraber olduğu kız hamile kaldığı için evlenir.
Yıllar geçer (Honey 20 yaşına gelir) Dash'ın ilk evliliğinden olan oğlunun düğünü için Honey'i de davet eder bu arada Honey'in Dash için duyguları değişmektedir onu kıskanmaya başlar,kendisinin farkına varmasını ister.Dash'da Honey'den etkilenmekte fakat kendiyle (kızın yaşının küçük olması sebebi ile) savaş vermektedir bu savaştan ya içki galip gelmiş olacak yada Honey'e kendini kaptıracak.Honey'inde sevgisinin gücü ile zorlaması onu provake etmesi sonucunda beraber olurlar ertesi gün evlenirler...
Ara not:23 yaş bir çok kişi için itici gelebilir ama kitabın karakterlerini kat ettikleri yolları,duyguları okuyunca ve evliliklerinin geçirdiği süreci görünce bana hiç de itici gelmedi...Koruyan kollayan,şefkatli gerçek bir aşktı!!
5 yıllık evlilikleri (dizi yayından kaldırılır,Honey işsizdir okula devam eder,Dash 2. sınıf filmlerde rol alır) her şeye rağmen aşkla saygı ve sevgi ile sürmektedir...Ta ki Dash bir esrarkeş tarafından vurulana kadar :( Honey yıkılır kendini toparlayamaz vakti zamanında kendinden nefret eden Dash'ın kızı bile özür diler ve ilk eşi onun sevgisinin ilk 3 eşinin veremediği bir sevgi olduğunu, Dash'ın da hayatın en mutlu günlerini onunla yaşadığını söyler...ama Honey için artık bir çıkış yoktur kendinden vaz geçecekken aklına eski dediğim dedik,bıçkın hayatı sıkı sıkıya tutan savaşan çocukluğu gelir onu bulmak için yeniden Lunapark alanına döner..
Bu arada Eric boşanmıştır ikiz kızları vardır birisi down sendromlu...Eşi psikolojik sorunludur Eric'in kızlarına cinsel taciz uyguladığına inanır ve onları babalarından ayırır Eric'in hayatının manası olan kızlarından uzak kalması onu yıkar 6 haftalık tatil döneminde uzaklaşmak ister ve Honey ile yeniden yolları kesişir...
Güzel kitaptı. Hatta film gibiydi. Ama bir bölüm vardı ki beni çok gerdi ve bu gerginlik not kırmama neden oldu :/
Uzun bir süre bu tarz bir kitap okumak istemiyorum. En az 6 ay yetecek kadar gerildim.
İlk başlarda olaylar beklediğiniz gibi gitmese de umutsuzluğa düşmeyin. Çünkü sonraları bu açığını telafi ediyor, sevdiriyor kendini.
Spoiler içerecektir, eminim. (kitabı okumamış, okumayı düşünen varsa bu yorumu okumasın. Okumayanlar için özet geçeyim çok güzeldi)
Kesinlikle çok beğendiğim, bazı yerlerde tırnaklarımı yediğim, bazı yerlerde gözyaşlarımı akıttığım, karakterini çok sevdiğim, onu anne şefkatiyle sarmalamak istediğim doğrudur.
Bu başlangıç hiç de bir kitap yorumuna yakışmayacak bir başlangıç olsa da kişisel öznel yorumlara bayıldığımdan ve başkasını yazmak elimden gelmediğinden dolayı içimden ne geçerse klavye tuşlarında dans ederek bir yoruma daha başlıyorum :)
Öncelikle yazarın daha önce bir kitabını okuduğum ve beğendiğimden bir markette ucuzlukta rastlayıp sepetime attığım uzun zamandır beklettiğim kitaplardan. Ad tercümesini de fiyasko olarak nitelendirmeliyim. Kitabın kahramanının adını veren yazar, bilseydi ki biz onu normal Balayı olarak çevireceğiz eminim isim konusunda bir kez daha düşünürdü.
Aslında kitap anlatmayı sevmem ama bu sefer böyle olsun: (okumayın burayı kitabı okumayı düşünüyorsanız 2. uyarı)
Honey babası kayıplarda, annesi ise ölmüş bir kız olarak teyzesinin evine (lunaparka) yerleştirilir ve ilk günden acımasız eniştesi tarafından dışlanır ve sevilmez. Teyzesi ise eşi çevresinde bir hayat kurmuş yeğeniyle ilgilenmeyen biridir. Honey hayatta tek başına, sevgisiz ve ilgisiz büyür. Tek tutkusu lunaparktaki ahşap tren Kara Şimşek'tir ve ona bindiği zaman kendini annesine, hayata, tanrı'ya yakın hissetmektedir. Bir süre sonra eniştesi ölüp, teyzesi içine kapanınca Honey lunaparkı çekip çevirmek zorunda kalır, teyzesini ve kuzenini bir aile olarak bildiği iki kişiyi bir arada tutmaya çalışır. 12 yaşından 16 yaşına kadar bu böyle devam eder ve kuzeni için düşündüğü role kendi alınınca işler biraz değişir. Birden ABD'de çok seyredilen bir dizinin çocuk yıldızı oluvermiştir, üstelik o bir genç kızdır ve dizinin genç yıldızına tutulmuştur. Ama Eric ona hiç yüz vermemektedir. Honey hala aradığı sevgiyi hiç bir yerde bulamamış, bir yandan ailesini de bir arada tutmak için canını dişine takmıştır. Her gün uzun saatler çalıştıktan sonra eve gelip evde bekleyen ailesine de (!) yemek yapmaktadır. (burada bu nankör aileye çok aşırı kızdım)
Yıllar yılları kovalar, dizi son hız devam eder, Eric diziden ayrılır. Honey zaten artık ona tutkun da değildir. Ama babasını oynayan Dash ile aralarında yakınlaşma olur ki bu dizinin sonu demektir. Amerika'nın en sevilenlerinden en nefret edilenlerine hızlı bir düşüş yaşarlar. Yine de beraberce mutlu bir hayatları vardır. Ta ki o korkunç güne kadar. (burada çok çok üzüldüm, ağladım bile) Neyse Honey hayatta yine yalnız kalır ve artık bozulmuş Kara Şimşek'e bir yolculuk yapar. Kalan son parasını harcar tamiri için. Eric ise boşanmış ve o da kendini yollara vurmuş ve tesadüf olarak yolu Kara Şimşek'e düşer. İki yaralı yürek burada tekrar karşılaşır. Onların aşkı için yıllar öncesi çok erken olsa bile zaman içinde olgunlaşan ve değişen iki kişi için artık tam zamanıdır.
Kitap benim için sürprizlerle doluydu. Mükemmeldi. Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım ama bu kitapla en beğendiğim yazarlar arasında yerini aldı ve keşke tüm kitapları bu tatta olsa. (okumayın dedim ama:)
Yazarın Taş Bebek kitabından sonra anlatım tarzını kavradım sanıyordum, tabi bu kitap beni ondan daha çok vurmadan önceydi. Kesinlikle, yer yer güleceğiniz yer yer ağlayacağınız, okurken tüm duyguları yaşayabileceğiniz bir kitap Balayı. Ve söylemeden geçmeyeyim. Kitabın adıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Balayı nedir yahu, kitaba neden nasıl böyle bir ad verdiler anlamış değilim kesinlikle…
Honey Jane Moon, daha küçük yaşlardan itibaren aile dediği kişileri ve büyüdüğü lunaparkı çekip çevirmeye başlar. Lunaparkın, dahası onu kabuslarından arındıran Kara Şimşek adlı hız treninin iflas etmesi, Honey’e tek bir seçenek sunar. O da, ailenin güzel ama bence aptal kızı Chantal’ı güzellik yarışmasına sokmak ve gelecek ödül ile birlikte Coogan Show’un seçmelerine katılmaya hak kazanmaktır. Tabi işler oldukça farklı boyutlara varır. Honey, kendini Amerika’nın en sevilen çocuk aktrislerinden biri olarak bulur. Ayrıca dizinin başrollerinden Eric Dillon’a aşık olmuştur, o ise ilgisine karşılık vermez hatta kıza böcek gibi davranır. Tabi yazarın burada yaptığı dolu dolu ters köşeler ile karakterlerimizin yolları ayrılıyor. Ya da Honey olgunlaşıyor da diyebiliriz.
Bu kitabın iki ana karakteri var gibi ama ben kesinlikle üç olmasını tercih ediyorum. Honey, Dash ve Eric. Hepsi birbirlerini etkileyen olaylar zincirlerinin bir parçasılar.
Kitapta o kadar fazla detay, o kadar fazla olay var ki kesinlikle bir yorum ile ifade edilemez. Bir çocuğun büyüyüp olgunlaşması, kendini keşfetmesini okumanın yanı sıra Eric’in de başına gelenler onun hakkındaki hislerinizi tamamıyla tersine çevirecek boyutta.
Honey’in sevgiye aç oluşu, sevdiği için canını verebilecek olması… Eric’in çektiği vicdan azabı ve suçluluk duygusu…Spoiler veremeden bunları anlatamam size. Umarım, Pegasus Yayınları yayın hakkı kendisinde bulunan SEP’in bu romanını tekrardan okuyucu ile buluşturur çünkü Epsilon baskısını bulmak oldukça zor.
Roman güzeldi, kendi tarzı içinde farklıydı... olay içinde olay, duygu içinde duydu... çeviri de başarılıydı ama BALAYI mı? Epsilon, bu nasıl bir çeviridir? Karakter ismini (Honey Moon) Türkçe'ye çevirerek romanın ismi yapmışlar, saçma olmuş...
Kitabın isminin beni çok yanılttığını itiraf etmeliyim, ben daha yumuşak, romantik, eğlenceli bir kitap bekliyordum ama karşıma aile ve sevgiye muhtaç bir kızın cokk duygusal bir hikayesi çıktı. Kesinlikle müthiş etkileyici sürükleyici bir kitap ... ve Eric sanırım onun hikayesi beni en çok etkileyen kısımdı.. Kitabın sonu çok hoşuma gitti çok güzeldi. Susan Elizabeth philips müthiş bir yazar mutlaka okuyun derim.
Ben çok çok beğendim.Favori kitaplarımın arasına girdi bile..Kesinlikle okunmasını tavsiye ediyorum ve okuyun pişman olmayacaksınız diyorum :)
Balayı Susan Elizebth Philips
Orjinal adı Honey Moon Goodreads puanı 5/3,66 Benim puanım 5/4
Samimi olarak söylemek gerekirse beni bu kadar ters köşeye yatıran kitap okumamıştım..Daha önceki kitapları gibi yumuşak bir romans okuyacağımı tahmin ediyordum.Ama karşıma ufak tefek güçlü bir kız çocuğunun hikayesi çıktı.Onun başlarda çocuk halini kitap ilerledikçe de genç kızlığa geçişini izledim..Kesinlikle sıra dışı bir hikaye idi..Başlarda sıkıldığımı itiraf etmeliyim..Ama bazen okumanın o muhteşem hazzını hissetmek için sabretmek gerekir.İyi ki sabretmişim...
Honey Moon kendisi yetim bir genç kız idi sevgiye o kadar açtı ki..Annesini kaybettikten sonra aradığı sevgiyi bulmak çok zor olsa da kendi küçücük kalbi çok büyük bir genç kızdı..Kuzeni için düşündüğü oyunculuk küçücük yaşta ona nasip oldu.Küçük yaştan beri omuzlarında olan aileyi bir araya getirme yükü oyunculuğa başiladıktan sonra daha da arttı..Aile olabilmek ve sevilmek için her şeye katlandı..Sevdiklerini şımarttı..Bazen dayanılmaz biri oldu..Ama çok yalnızdı sevmek sevilmek istiyordu..Onu seven insana canını bile verebilirdi..Ve karşısına çıkan iki erkeği de çok etkiledi..İkisi ile çok zorlu ilişkisi oldu..İkisini de çok sevdi ve sevildi..Kurgunun bütünlüğü çok güzeldi..Derinliği olan bir hikayedi..
Kitabın ismi Balayı'nın hikaye ile yakından uzaktan alakası yoktu..Honey hikayenin kadın kahramanını ismi idi..Yine de başarılı bir kitaptı bana göre.Susan Elizabeth Philips bu yazarı sakın es geçmeyin derim..Romans kitaplarının en güçlü kalemlerinden...Keşke eserlerini daha sık okuyabilsem..Tavsiyemdir...
Susan Elizabeth Phillips – Balayı Yorumum
Bu kitabı Kitap dünyası sayfasından kazanmıştım ve böyle mükemmel bir yazarla beni tanıştırdıkları için teşekkür ederim. Kitabın adıyla konusu arasındaki ince espiri yüzünden bir süre hayal kırıklığı yaşamadım degil .. Karakterimizin Adı Honey Moon ( Balayı ) .. Ama sonra kitabın 70. 80. 90. Sayfalarına geldiğimde muazzam bir kurguyla karşılaştım . Açıkçası bu kitapta hee sonunda böyle olur diyerek tahmin dahi yapamıyorsunuz çünkü yazarın kurgu anlayışı kesinlikle taktirlik . Eric karakterinin hayatı kitaptaki en içime işleyen karakterdi. Gerçekten öyle bir adamın böyle bir kaderi içler acısıydı. Ericle ilgili her sayfayı nefesimi tutarak okudum diyebilirim..
Konusuna deginmek gerekirse ; honey ailesini kaybettikten sonra Sophie teyzesinde kalmaya başlar. Eniştesi Honeyin sızlanmaları yüzünden sinirlenip hız treni olan Kara Şimşege bindirir ve Honey o gün Kara şimşege kutsal bir şeymiş gibi baglanır.Çünkü korkusunun kaybettiklerini getirip Honey’i yeniden özgür kıldıgını düşünmektedir. Eniştesinin ölümüyle teyzesi hayata küser ve kızı Chantal’in tüm sorumlulugu Honeyin üzerindedir. Honay oyuncu seçmeleri icin kuzenini götürür ama kuzeni elemeleri geçemez bu duruma sinilenen honey yapımcılara çıkışır ve asıl aranılan karakter Honey olur ve bir anda Honey herkes tarafından bilinen bir oyuncu olmuştur. Hep aşık oldugu Eric Dillonlada Aynı filmde oynayacaklardır. Ancak hayat Honeyin karşısına Dash gibi bir adamı çıkarır ve işler gerçekten karışır.
Kitapta kesinlikle bir aşk üçgeni yok .. Bu 3 karakterin hayatları birbirleriyle sonradan gelişecek yakınlıkları gibi konular ağırlıklı.. Aile , Acı , Kaybetme ve Aşkın muhteşem harmanlandığı bir kitaptı . Epsilon yayınlarına da böyle bir yazarla bizi tanıştırdıkları için teşekkür ederim.
Kitaba oy verecek olsam kesinlikle 10\9 derim .9 dememin nedeni de başta dediğim gibi Honey Moondan dolayı ismin Balayı olmamasını daha çok tercih ederdim.. :) Kesinlikle okuyun derim .
Söylenebilcek çok fazla bir söz yok SEP muhteşem ama muhteşem bir kitap ortaya koymuş. Olayları bambaşka düşünüyoruz ve düşündüğümüz gibi asla gelişmiyor bu bizi şaşırtıyor ancak ilerledikçe kalemiyle öyle bir büyülüyor ki yazar... Alın okuyun okutun :)
Hiç abartmıyorum bu kitap beni benden aldı.
Ağladım, kahkaha attım, kızdım, gerildim, düşündüm. Nasıl bu kadar güzel olur bir kitap. Honey'nin 'kahramanlar ölmez.' dediği yerde resmen hüngür hüngür ağladım.
İsmiyle alakası yok, sadece aşk yok yani bu kitapta. Sakın önyargılı olmayın. Alın okuyun. pişman olursanız beni bulun :)))))
Adından dolayı kafamda romantik damgası vurduğum, birkaç bana bir şeyler katacak, tabiri caizse gerçek kitap okuduktan sonra nefeslenebilmek için okuyacağım çerezlik bir kitap sanıp aldığım Balayı, orijinal adıyla Honey Moon bitti.İçimde ılık ılık bir şeylerin aktığını hissederek noktaladım kitabı.
Öncelikle yayınevine kitabın içeriğini hiç dikkate almayarak romana bu ismi verdikleri için kızgınım, beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattılar.
Neyse kitaba gelirsek roman Honey'in büyük bir tutkuyla bağlı olduğu lunaparkın yok olup gitmemesi için kendince Tanrı saydığı Walt Disney'e yalvarışlarıyla başlıyor.Honey Moon, kitabın ana karakteri küçücük, ufacık, tefecik bir kız ama ruhu kocaman, derin ruhu tüm dünyaya yeter.Honey, küçük yaşta anne-babasını kaybetmiş ve hayatta tek yakını olan silik bir karaktere sahip Sophia teyzesi ve onun küçük ailesiyle yaşamaya başlamıştır.Annesinin ölümüyle nasıl başa çıkacağını bilemeyen Honey, tir tir titrediği o küçücük yaşta canavar eniştesi tarafından lunaparkın en gözde oyuncağı olan hız trenine zorla bindirilir.İşte Honey'in Kara Şimşek ile tanışma hikayesi.İlk başta Kara Şimşek'ten çok fazla korkan Honey birkaç turdan sonra ona iyice alışır ve hız treninin ona verdiği, acıyla başa çıkma duygusu sayesinde Kara Şimşek'e alışılmadık şekilde bağlanır.Honey'in hız trenine binişinin yıllar sonrasında eniştesi ölmüş ve lunaparkın işletmesi silik Sophia ya da aklı bir karış havada olan Sophia'nın kızı Chantal yerine ailenin tek aklı başında üyesi olan küçük Honey'e kalmıştır.Honey, birkaç yıl boyunca lunaparkı iyi bir şekilde idare etmiş, ailesinin geçimini sağlamıştır.Fakat belediyenin lunaparka el koymasıyla işler biranda tersine döner.Ve Honey'in hayatta inandığı tek şey olan lunaparkını kurtarma planları tabiki sadece Tanrı'ya yalvarmakla sınırlı değildir.
Honey, henüz 16 yaşında bir çocukken yaşından daha küçük görünen bir çocuk bedenine hapis fakat olgun bir akla sahiptir.Gayet atılgan kızımızın lunaparkı kurtarma planı güzeller güzeli kuzeni Chantal'ı kasabanın güzellik yarışmasına sokarak birinci olmasını sağlamak ve birinciye verilen Amerika'nın en ünlü dizilerinden birinin oyuncu seçmelerine katılma hakkını kazandırmaktır.Böylece kuzenini diziye kabul ettirerek evi saydığı biricik lunaparkını kurtaracaktır.Neler çektiler seçmelere gidene kadar, Bu maceraları okumak isteyenlere bırakmak istiyorum.Neyse bir şekilde seçmelere gittiler fakat bir şeyler ters gitti ve çekilmek üzere olan ülkenin en ünlü dizisinin ana başrol karakterine Chantal yerine Honey seçildi.Televizyonun en ünlü kovboyu olan Dash Coogan sayesinde.Honey, Dash Coogan ile bir baba kızı canlandırdı dizide.Ve bir de Eric var tabi ki.Honey'n görür görmez vurulduğu, karanlık, tehlikeli, yetenekli rol arkadaşı.Honey, yıllar boyunca -dizinin çekldiği birkaç sezon boyunca- deliler gibi Eric'in peşinden koştu durdu fakat hiçbir zaman istediği şekilde Eric'in dikkatini çekmeyi başaramadı.Eric, onunla sadece dizi çekimlerindeki repliklerinin gerektirdiğinde konuşuyor onun dışında kızı görmezden geliyordu.Honey, sevgiye o kadar aç ki gördüğü herkese bağlanmak isteyen bir yapısı var.Fakat Hollywood'un içine girdikten sonra her şeyin, herkesin göründüğü gibi olmadığını anlıyor.İlk başta ona hayatında gördüğü en iyi insanmışçasına güzel davranan orta yaşlı, yakışıklı Dash Coogan bile zaman geçtikçe Honey'i görmezden gelmeye başlıyor.Ve Honey bir zaman sonra deliriyor tabi ki.Kim olsa delirmez?Honey'in o cadılık yaptığı bölümlerde inanılmaz eğlendim.Çekimleri sürekli aksatması, setteki herkesle tartışması, ben olmasam hiç biriniz olmazsınız tripleri... Mükemmeldi.Yazarın nasıl bir üslubu var öyle, hayran kalmamak elde değil.
Neyse Honey'in şöhret ve paraya kavuşmasıyle tabiki lunapark kurtarılıyor.Fakat diziyle birlikte değişen yaşamı yüzünden Honey tekrar ait olduğu yere dönmüyor.Kuzeni Chantal ve onun ilk önce sevgilisi daha sonra kocası olan Gordon ile bir hayata başlıyorlar.Kasabada, lunapark arazisinde kalan sophia teyzesini ise şehre taşınmaya ikna edemiyor.
Uzun bir süre Eric'in peşinde dolanıp durduktan sonra asla onun kendisine bakmayacağını anlayan Honey genç adamdan vazgeçiyor.Kitabı okurken hangi yaşta olursanız olun Honey'le ergenliği atlatıp onunla olgunlaşıyorsunuz.O, yazarın kara, kuru, çelimsiz olarak betimlediği vüdun birkaç yıl içinde nasıl dikkat çekici hale geldiğini gözlerinizle görüyorsunuz sanki.Evet, evet ben de Eric, honey'in değişimiyle genç kızı fark etmeye başlayacak sevgili falan olacaklar diye düşünmüştüm ama hep birlikte yanıldık.Yazar öyle ters bir köşeye yatırıyor ki okuyucusunu hayran kaldım.Yazar öyle güzel bir büyü içinde aktarıyor ki gelişen olayları 'Aaaa! Olur mu canım, bu da saçmalığın daniskası!' diyemiyorsunuz.
Honey Eric tutkusundan vazgeçtikten sonra, kendini bir kadın olarak keşfetme macerasının içine düşüyor ve ilk başlarda bir baba gibi gördüğü Amerikan'nın en azılı kovboyu ve rol arkadaşı olan Dash Coogan'a aşık oluyor.Şunu söylemeden geçemeyeceğim tanıştıklarında başında kasketi bayağı bir yaşlı olarak zihnimde canlanan Dash, ilerleyen bölümlerde Honey'in gözüne farklı görünmeye başladığı andan bu yana benim gözümde de fazlasıyla değişti, yaşlı, egosu tavan o aktör sayfalarda ilerlerken gitti yerine kibar, nazik bir George Colooney geldi.Dash'ı baştan çıkarmak için giriştiği küçük oyunlarını okurken çok eğlendim gerçekten.Ve bu ikili bir araya geldi, tüm tepkilere rağmen evlendiler, Kendilerine güzel bir hayat kurdular fakat bu mutluluk da uzun sürmedi.Evleneli henüz birkaç yıl olmuştu ki Dash elem bir kazada öldü.Honey'in dibe vuruş süreci başladı ve artık genç bir kadın olan Honey evi olan kasabaya, lunaparkına geri döndü.Artık tek derdi, yıllar önce kaybetmemek için bu kadar maceranın içine atıldığı Kara Şimşek'ini çalıştırmaktı.Onun annesinin acısıyla baş etmesine yardımcı olduğu gibi Dash'ın da acısını silmeye yardım etmesini umuyordu.Bu arada evlenip başanmış ve iki küçük kıza sahip Eric'in hayatı da sallantıdaydı.Eski karısı tarafından haksız yere suçlanıyordu ve çocuklarını tamamen kaybetmekle karşı karşıyaydı.Gençliklerinde birbirlerinin hayatına hiçbir şekilde temas etmeyi başaramayan bu iki kişinin hayatı kitabın sonlarına doğru tahmin ettiğiniz şekilde tekrar kesişiyor.Eric, gönüllü olarak Kara Şimşek'in tadilatında çalışıyor ve bir şekilde yakınlaşmaya başlıyorlar.Honey, hala büyük bir aşkla bağlı olduğu Dash'a ihanet etmemek için çok direniyor fakat güzel son.İkisi de çıkmazlardan çıkıp boşluklarını birbirleriyle dolduruyorlar.
Ben Suzan Elizabeth Philips'in daha önce Aşk Kapıyı Çalınca isimli romanını okumuştum ama bir şey hatırlıyor musun deseniz kitaptan aklımda kalan tek bir şey yok fakat Honey Moon bambaşkaydı.İçinde her şey bulunan kitap beni benden aldı.Bence yazar bu tür de yazmaya ağırlık vermeli. Kitap çok başarılıydı, herkese tavsiye ederim.Sabırla okuyan herkese teşekkürler, sevgilerimle :)
Gerçek olamaz dedirten, aslında bir o kadar gerçek olduğunu hissettiren ,acıyı ve hüznü bu kadar ustaca harmanlamış kitaplara gerçekten ihtiyacımız var.En azından benim.Kıssadan hisse bu kitabı tek solukta bitireceğinize garanti veriyorum.
Müthiş bir kitaptı herşey vardı gözyaşı,aşk,trajedi,gerilim hepside tam tadındaydı.Harikulade bir finallede son buldu.Yazarımızın okudugum her kitabıda ayrı bir güzel.Okumadan geçmeyin derim.
eğer 10 puan dan fazla bi puan verebilseydim eğer verirdim.... yazarın okuduğum diğer iki kitabı gibi bu kitapta muhteşemdi.... uzun uzun anlatıp kimsenin kitabı okuma isteğini baltalamayacağım çünkü bir başlarsam anlatmaya çook önemli şeyler kaçırabilirim!!! her sayfası her cümlesi harikaydı... fazlasıyla keyif aldım !! yazar karakterleri gerçekten mükemmel kurguluyor... onları kendiniz kadar iyi tanıyorsunuz... her duygu ve düşüncelerine eşlik ediyor, beraber yaşıyorsunuz... bu kitap hem harika aşkların hem de harika sevgilerin anlatıldığı ama aynı zaman da aile arayan bir kızın soon derece duygusal hikayesiydi... kitabın sonu çook tatmin ediciydi... bitince bir "ohhh beeee bu nasıl bir güzelliktir" dedirtti bana...kısaca ŞİDDETLEEE TAVSİYE ediyor veeee OKUYUNN!!!! diyorum...
Honey altı yaşında annesiz kalınca teyzesinin yanında Silver Gölü Lunapark'ında yaşamaya başlamıştır.Annesinin ölümüne alışamayan Honey sürekli ağlayınca eniştesi onu Kara Şimşek'e yani hız trenine bindirir, önce korkan Honey daha sonra alışır ve yaşamaya dair umudunu yeniden kazanır. Bundan sonrada Kara Şimşek'in hayatında özel bir yeri olur.
Bir süre sonra eniştesi ölüp, teyzesi bir şeyler ile uğraşmayınca Honey lunaparkı çekip çevirmek zorunda kalır. Teyzesi ve kuzeni tek ailesi olduğundan onları bir arada tutmaya çalışır onlara bakar, idare eder. Kuzeni büyük olmasına rağmen Honey kuzenine bakar doğruyu yanlışı ayırmayı,hayatını nasıl devam ettireceğini öğrenmeye çalışır. On altı yaşına geldiğinde Kara Şimşek kaza sonucu kopunca mühürlenir ve onarım yapılmayana kadarda faaliyete geçmeyecektir. Honey lunaparkı kurtarmak,aileyi bir arada tutmak için güzel olan kuzeni Chantal'ı güzellik yarışmasına koyar. Birinciye verilen ödülle de kuzenini Amerika'da ünlü bir dizinin çekimleri için oyuncu seçmelerine götürür. O seçmelere gidiş sürecinde Honey'in yaptıkları o isteği o kadar belliydi ki hayran oldum o yerleri okurken.
Chantal oyuncu olmak istemediğinden seçmelerde de gerekli başarıyı gösteremez ama Honey ünlü kovboy Dash Coogan sayesinde oyuncu olarak seçilir ve dizide Dash’ın kızı Janie’yi o oynar. Böylece yeni bir dönem başlar.
Yaşı on altı olmasına rağmen Honey yaşını göstermez, dizide de on üç yaşında olduğundan çocuk yıldız olarak parlar yaşı ise hep gizli tutulur. Dizide ki rol arkadaşı Eric Dillon'a ise görür görmez aşık olur.
Eric yakışıklı,başarılı bir oyuncudur. Kardeşini sürdüğü arabada kaza yapmaları ile kaybetmiş ve bunun suçluluğunu yaşar. Honey sürekli peşinde gezip ilgisini istediği zamanlarda onu kardeşine benzettiği için ondan uzak durur masum insanları hayatına almak istemez.
Dash ise kırk yaşında bir kadına bağlı kalamadığı için 3 evliliği de yolunda gitmemiş, çocuklarına babalık yapamayan, alkol ile mücadele eden,vergi borcunu ödemek için diziye başlayan yakışıklı kovboydur. Dash önce Honey'e iyi davranır ama Honey sürekli peşinde gezince birden oda mesafe koyar. Kendi içinde kızın içindekileri dolduramayacak kadar boşluk olduğuna kendi çocuklarına bile babalık yapamamışken ona nasıl babalık yapacağını düşünerek uzaklaşır.
Honey sevmek ve sevilmek ister,bir ailesi olsun ister bu yüzden kendi sırtından geçinen asalak kuzeni,teyzesi,onların kocalarını ne yaparsa yapsınlar evinden atamaz. Her gün o kadar çalıştıktan sonra eve gelip birde onlara yemek yapar o halleri beni çok üzdü.
Herkes ile konuşmaya çalışmasına rağmen sette kimse Honey ile konuşmayınca,ilgilenmeyince bir süre sonra kaprisli davranmaya başlar. Honey'i yola sokan ise Dash olur. Yıllar geçtikçe Honey de serpilmeye başlar. Ona hep yardımcı olan diziden tanıştığı aynı zamanda Dash'ın eski sevgilisi de olan Liz sayesinde kıyafetlerini,saçını düzeltir. Tamamen değişir. Fiziksel değişikliği ile birlikte ruhsal olarakta değişir. Eric'e olan çocukça ilgisi tamamen son bulur. Eric de hamile olan sevgilisi ile evlenip diziden ayrılır.
Honey ise tekrar yanında olmaya başlayan Dash'a aşık olur. Dash'ında duyguları değişmiştir bir süre devam eden kıskançlık ve kaçmadan sonra dayanamazlar ve her şeye rağmen evlenirler. Evlenince de bir sürü problem ile karşılaşırlar dizi biter,basın tarafından aşağılanırlar, Dash'ın kariyeri büyük bir darbe alır ve ikinci sınıf filmlerde ki rolleri kabul etmek zorunda kalır. Her şeye rağmen ikilinin sevgisinde hiç azalma olmaz daha çok bağlanırlar.
Honey kocasını o kadar seviyor ki ona sahip olduğu için şükreder. Tam her şey güzel yolunda derken beş yıllık güzel evlilik Dash'ın öldürülmesi ile biter. Dash'ın öldürüldüğü yerde çok üzüldüm Honey tam bir aile kurdu derken tekrar yalnız kalır. Kocası öldükten sonra o kadar kötü olur ki aşkına inanmayanlar için kanıtlama gibi olur bu sayfalar.
Zor günlerinde Honey Kara Şimşek'i tamir etmeye gider. Tüm parasını harcar hatta borçlanır da ama umursamaz tek istediği bir an önce bitirmektir böylece kocasını bulabilecek, kendini özgür kılabilecektir.
Lunaparka Eric gelince de ikilinin yolları yeniden kesişir. Dizi bittikten sonra birbirlerini görmemişlerdir. Eric'in evliliği bitmiştir. İkiz kızlarına eski eşi cinsel taciz uyguladığına inandığı için onları babalarından ayırmıştır. Eric ise bu durumu kabullenemez bu yüzden zor bir dönemdedir. İkili tekrar bir araya gelince bir şeyler olur. Honey önce çok zorlansa da kendisini Dash'a ihanet ediyormuş gibi hissetse de birbirlerinin yaralarını sararlar ve Honey'in hep istediği aileyi kurarlar.
Yazarı çok severim bütün kitaplarında beni bağlayan bir şey olur mutlaka. Bu kitapta ismine bakınca yumuşak bir aşk hikayesi bekledim ama öyle olmadı. Yumuşak bir aşk hikayesinden çok daha fazlası vardı.
Kitapta inatçı,zeki,cesur,aileye hasret, aile kurmayı çok isteyen,onu koşulsuz olarak sevecek,tüm kalbiyle karşılık verebileceği birisini isteyen bir kızın hayat yolculuğunu okuyoruz. Kitap bölüm bölüm bir dönem bitip bir dönem başlıyor hissi veriyor. Honey ile birlikte büyüyor onun o savaşını, mücadelesini,aşkını en ince ayrıntısına kadar hissediyorsun.
Normalde ikinci kez evlenen kadın karakterler ikinci evliliklerinde ilkinde olandan daha fazla bir duygu hissediyor olurdu ama bu kitapta kesinlikle böyle bir şey hissetmedim hatta Honey'in Dash'a olan sevgisi bana göre daha özeldi, çok güzeldi. Çok sevdim aşklarını etkilendim.
Açıkçası ilk sayfalarda sıkılmıştım ama öyle güzel bir yolculuk okudum ki etkilenmemek elde değil.