Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm

En Son Değerlendirmeler

9 puan

Okunması tavsiye edilebilecek kitaplardan.Yaşar Kemalin kitap hakkında belirttiği gibi"Öldürmek mi bağışlamak mı ikilemini en iyi veren roman.”

11 yıl, 11 ay
7 puan

intikam duygusunun önüne bile geçiyor anadil..

Profil Resmi
9 puan

Beni çok çok çok etkileyen ve çok sevdiğim az kitaptan biri. Eğer hala okumadıysanız bence hemen bir tane edinin ve okuyun. Ben bayıldım. Soğuk ülkelerde geçen, insanın tüylerini ürperten bir macera!

9 puan

Edebi değeri oldukça yüksek, büyük bir keyif alarak okuyacaksınız...

11 yıl, 11 ay
9 puan

Sadece son cümlesi için tüm kitap okunmaya değer...

Profil Resmi
8 puan

Kaçakların hayatını merak ediyorsanız tam size göre bir kitap. Unutmayın herkesin bir nedeni vardır !

7 puan

Okuması kolay kitaplardan. Mutlaka okunması gerektiği konusunda şüphelerim olsa da şans verilebilir.

Profil Resmi
7 puan

Kitap farklı bir tarzla yazılmış...okumaya değer

8 puan

Her Livaneli kitabı gibi akıcı ve içtendi. Ödüllü olmasına şaşmamak gerek.

9 puan

Zülfü Livaneli beni yine hayal kırıklığına uğratmıyor ve o güzel uslübuyla farklı bir konuyu ele alıyor bu kitapta. Yurtdışındaki siyasi suçluların yaşamını, o dönemlerde yaşanan ve aileleri yıkan acıları, işkenceleri vb kitapta çok dokunaklı ve gerçekçi anlatılmış. Herkese tavsiye ederim..

9 puan

Tekrar okunası...

7 puan

livanelinin üslubunu ve bakış açısını beğeniyorum.diğer eserlerinden aşağı kalır yanı yok.

5 puan

http://moonlightcat13.blogspot.com/2015/04/bir-kedi-bir-adam-bir-olum-zulfu.html

Profil Resmi
5 puan

anlatım tarzı farklı ve etkileyici. konu gerçekten etkileyici ve merak uyandirici. fakat bana yetersiz geldi ,konu akmadi bir turlu olaylar yasanmadi. kisacasi cok yordu okurken.

Profil Resmi
9 puan

Zülfü Livaneli'nin yaşamış olduğu sürgün yıllarını kaleme aldığı bu kitap yıllarca yayınlanacağı günü beklemiş keşke beklemeseydi de bu kitabı o dönem insanları da okuyabilseydi

9 puan

Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm / Zülfü Livaneli



Her şey değişiyor. Ne zalim, zalim kalıyor ne de masum masumiyetini koruyabiliyor.

Hasret, vuslat, sıla; sürgün.

İnsanın kendi ülkesini; doğup büyüdüğü, doymaya çalıştığı toprakları terk etmesi, buna mecbur bırakılması ne kadar acıdır.

Bambaşka, yepyeni ama bir o kadar da yabancı ve yalnızlığın Everest’i bir yer. Nasıl alışılır, uyum sağlama süreci insandan neler götürür tahmin bile edemiyorum. Mülteci kelimesi nasıl da ağır gelir, canını nasıl acıtır acaba insanın; her gün yüzüne bakıp da seni yok sayan, yabancı ve hakir gören insanların dudağından çıkınca.

Peki ya düşmanların? Ya yıllar sonra bir sürgün kentinde, hiç olmadık bir anda ve yerde, bir hastanede onlardan biri ile karşılaşırsan; hem de en aciz zamanında ve ölüme bir adım kala... Ve onun, bu dilini bilmediği yerdeki son günlerinde tek sığınağı, dayanağı, ne yaptığını hiç hatırlamadığı ama hayatını mahvettiği sensen derdini anlatmak için...

Böyle bir tutsaklıkta düşman bile yakın olabilir mi?

Yıllarca nefret ettiğin, intikam duyguları beslediğin, hayatını mahveden birine acıyabilir, ona yakınlık duyabilir, duygudaşlık kurabilir misin? Onu öldürmek isterken, affedebilir ya da ölümden kurtarabilir misin?

Zülfü Livaneli, yazımı yıllar yıllar süren bu kitabında (1973'de yazmaya başlamış, 29 yıl sonra son halini almış) sürgün hayatındaki insanları ve onların psikolojilerini, eylemlerini ve birbirlerine sığınmalarını, birbirlerini vatanları yapmalarını anlatıyor. Kendi sürgün yıllarını da geçirmiş oldu Stockholm'de geçiyor hikâye.

Ana dil ve anlaşabilmeyi de ele alan roman, aslında iki kişilik bir yazar kadrosuna ve anlatıma sahip.

Roman içinde roman yazılmış.

Bir yandan yazar romanını yazıp bitirmişken, bir yandan da hayatı anlatılan kahraman olaya dahil olup kendi hikayesini anlatmış kendi tümceleriyle bölüm bölüm.


İşte bu noktada kurgu ile gerçek arasında gidip geliyor okuyucu. Gerçek hayatta yaşananları anlatma ile kitap yazma (edebiyat ve kurgu) arasındaki teknik ve anlatımsal farkları ayırt ediyor, hayatın kitaba yansıtılmasındaki değişiklikleri görüyor.

Kitapta geçen yazarın dili, kahramana ve yaşananlara ne kadar mesafeliyse kahramanın dili o kadar günlük, yalın ve samimi. Yazarın dilindeki betimleme, abartı, hayali mekân ve olaylar yani okuyucunun kafasında canlandırma yapma olanağı veren imler kahramanın dilinde elbette yok. Saf, yalın gerçekler var.

Ve son... Kitapta iki final var; elbette, biri kurgulanmış olan yazarın finali, diğeri de kahramanın gerçek finali.

Siz hangisini baz almak, hangi sonla bitirmek isterseniz. Bu da bir nevi epik yapmış aslında olayı ama yarı epik; okuyucu düşünsün ve kendi karar versin istenirken bir yandan da iki seçenekli bir tercih sunulmuş önüne.

Hangi sonu seçeceğiniz; yaşadıklarınız, tarafınız, karakteriniz ve yaşadıklarınızı nasıl bir süzgeçten geçirerek geride bıraktığınızla ilintili...

Bir kapak altında aslında iki kitap var. Aynı hikâye fakat farklı anlatım ve gidişat… Yazarın ve kahramanın yazdığı bölümler arka arkaya basılmış zaten. Siz kitabı okurken, ister önce birini bitirip sonra diğerini okuyun, ister ikisini aynı anda; karar sizin. Ama mutlaka okuyun.

Velhasıl okunası bir kitap olmuş “Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm”... Ellerine, yüreğine sağlık güzel insan, Zülfü Livaneli.

9 puan

İlk başlarda sıkıldım.Sonra beni baya sardı.Sonu beni çok şaşırttı

8 puan

Zülfü Livaneli , Sami karakteri ile okuyucuya sunduğu bu kitabında çok farklı bir anlatım tarzı ile mültecilerin hayata bakış açılarını çok samimi ve sıcak bir şekilde gözler önüne sermiştir..

Bir Kedi...Bir Adam...Bir Ölüm...

Binlerce Hayat... Binlerce Hayal...Binlerce Umut..

10 puan

Bayıldım. Kurgu oldukça değişik, el yazmaları kısmını merakla ve sabırsızlıkla okudum ve içimden keşke bütün kitapları kahramanların ağzından dinleyebilsek dedim, özellikle de tarih kitaplarımı.. Acaba padişahlar veya devlet adamları kendi haklarında yazılanları nasıl değerlendirirlerdi ;) yaptım ama hele bir sor niye yaptım misali ;)

9 puan

Yazarın okuduğum 3. kitabı.
Bugün, kitabı bitirmenin eziyeti içindeyim.
Bitmeseydi keşke, dediğim bir kitap. Her yaştan insanların okuması gereken; 'bunu muhakkak tatmalısın' dedirten bir kitap.
Kalemine sağlık üstad..
Sen bence sadece yaz..

5 puan

İntikam mı bağışlamak mı ?
...Artık pek sokulmuyordu ona ama bir gün yaşlı adam bir kez daha Sami'nin odasına girdi. Yüzüne baktı, onu uzun uzun süzdü ve sonra avazı çıktığı kadar '' Orospu çocuğuuu!'' diye bağırdı. Sami şaşırdı bu söz üzerine. İsveçli hastalar paniğe kapıldılar. ''Orospu çocuğuuuu!'' diye bir kere daha tekrarladı adam ama bu kez daha anlaşılmaz olmuştu kelime. O sırada başı dönmüş olmalı ki duvara tutundu ve bir kez daha konuştu. Ama bu kez ne dediği anlaşılamadı artık. ''Ooooo'' gibi sesler çıkarıyordu.

8 puan

Toplumsal bir konuya harika bir üslupla değinmiş Zülfü Livaneli. Çekingen davrandığım yazarlardandı oysaki kalemi çok etkileyici imiş, hakkını yemişim. Kurgu çok iyiydi, El Yazmaları kısmı çok güzel düşünülmüş ve kitaba yerleştirilmiş. Böyle toplumsal konularda yazarın üzerine daha çok iş düşüyor aslında. Okuyucuya bir şeyleri sorgulatması, hatırlatması gerekiyor. Livaneli de başarılı bir şekilde yapmış bunu.

geri ileri