İlk 380 sayfasında çok yavaş ilerliyor suni bir kovalamaca. Sonra hızlanıyor ve İstanbul'a gidiliyor. Sanki Darwin'in Türkler hakkında düşüncelerini gerçekleştirmeye çalışılıyor. Yok edemezsen kısırlaştırırsın ve sonunda o zaten doğal olarak yok olur düşüncesine geçiyor. Ne hikmetse Türkler için düşünülüyor. Çok düşündürücü.
Oysa olay İstanbul'da geçiyor deyip kitabı satmak amacı ile sansasyon oluşturmaya çalışanların katıksız olarak okumadıklarını ve okuyanlarında hiç düşünmedikleri çok açık. Aslında hedef Türkler. Sanki Türkleri kısırlaştırırsak Dünya kurtulacakmış imajı veriyor. Ben bu düşüncenin .............
dan brown favori yazarlarımdan
robert laondon ise favori karakterim oldu sayesinde
her zaman ki gibi sürükleyici, merak uyandıran, güzel kitap.
Kitapta çok fazla yabancı mekan adları geçiyordu. Ama buna rağmen bırakmadan okuduğunuz sürece hem harika hem de sürükleyici bir kitap. :)
Bazı okuduğum romanlar ben de oldukça derin etkiler bıraktığında onlara yorum yazma konusunda sıkıntıya düşüyorum.Kısa zaman içinde okuduğum ve bu şekilde etkilendiğim birkaç romandan birisi de cehennem oldu.Dan Brown'un hemen hemen bütün romanlarını okudum.Kalemine ve kurgu zekasına hep hayranlık duydum.Ama son demlerde Hristiyanlık propagandasını abartmasından dolayı biraz uzak durmaya çalışıyordum.Bu nedenle cehennem'i almış olmama rağmen okumamak için direnmiştim.Okuduktan sonra ise kendime çok kızdım. Çünkü Brown bu kez kendini aşmış.Araştırma ekibini de kendisi ile birlikte tebrik etmekten kendimi alamadım.O denli sanat tarihi ve beraberinde terminoloji yüklü bir roman olmasına rağmen hiçbir anında bunalmadan okudum. Dante'ye Gabriel serisi ile duymaya başladığım merak ve ilgi tavan yaptı. Boticelli'nin eserlerine daha bir alıcı gözüyle bakar oldum. İstanbul'daki baş yapıtları karış karış gezmiş olmama rağmen kendimi bir Türk olarak eksik hissettim.
Bendeki bu etkileri yaratmanın dışında matruşka vari bir iç içe geçmişlikle sarılmış kurgunun son buluşunda yaşadığım duygu ise beni yorum yapmaktan alıkoyan yandı. Hiçbir zaman komplo teorileri üreten ya da bu yöndeki konuşmalara itibar eden birisi olmamışımdır. Ama bence bu kitabın içeriği bir kurgu değil!!! Okuyun, sonundaki olaylara bir göz atın ve sonra şöyle sadece yakın çevrenizi bir düşünün. Burada spoiler vermek istememe rağmen yine de düşüncemi belirtmeden geçemeyeceğim. Sizce de neredeyse tarihi belirli bir dönemden itibaren toplumumuzda sebepsiz yere bu sıkıntıyı yaşayan insanlar çoğalmadı mı?? Ve hepsi de genç sağlıklı insanlar???Düşünün lütfen.
Değişik bir kitap.Ama aslında hayatımda hiç böyle bir kitapla karşılaşmadım. İlgimi çekiyor ama bir yandan da sıkıyor ama bırakamıyorum. garip ama değişik ve güzel. Sonu beklenmedik bitiyor.
Siena ve Robert VEE TABİİ Kİ İSTANBUL. OKUNMASI GEREKEN BİR KİTAP TAVSİYE EDİYORUM.
Sonu gerçekten zorlama olmuş benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Aslında şöyleymişte böyleymişte şöyle olmuş diye bir son olamaz bence...Dan Brown a yakışmadı.
bir kaç yıl sonra tekrar okuyacağım seni eyy kitap.. floransa-venedik-istanbul üçgeninde muhteşem bir betimleme. okuduğum kitaplar içinde en güzellerinden biri oldu. özellikle floransayı merak edenler için tavsiye ederim. birde okurken yanınızda kesinlikle internet bulunsuz bahsedilen yerleri ve tabloları görünce kitabı daha güzel hazmediyorsunuz..
Dan Brown'un bir diğer harika kitabı.Olay örgüsü ve anlattığı fikir o kadar sardı ki uzun süre bunun böyle olması gerektiği hakkında düşündüm.Bence daha insani boyutlarda uygulanması gereken bir düşünce.
Okuduğum 4. Dan Brown kitabı. Kitabın yarısına geldiğimde acayip sıkılmış durumdaydım. Brown sanki roman değil de Floransa gezi kitabı yazmış gibiydi. Sona doğru biraz daha aksiyon olmakla beraber bunu biraz da İstanbul sahneleriyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Konu güzeldi ama bitişinden tatmin olmadım. 6,5 üzerinden 7. Kapak tasarımına ise bayıldığımı belirtmeliyim.
Yine aynı tempo,yine Langdon'un sonuna kadar koşuşturmacası.Bir Da Vinci Şifresi gibi mi?Hayır.Ama yine de okunmalı.
Kitap adeta Floransa gezi rehberi gibi.Floransa'ya dair ayrıntılı betimlemeler gözümde canlanmak şöyle dursun zihnimi yordu.Daha önce Melekler ve Şeytanlar kitabında da yazar Vatikan'a dair birçok betimleme ve ince detaylarla harmanlamıştı kitabı,ancak bu kitapta aynı vurucu etkiyi alamadım şahsen.Son 2 kitapta deyim yerindeyse "bir şeyler eksik".Bi olmamışlık var.Yine de kitap kendini okutuyor elbette ama işte bir aması var.Çünkü elimde Dan Brown'un bir solukta okuduğum ve gizem,macera anlamında çok da memnun kaldığım ilk 4 kitabı var.Hal böyle olunca bir Dan Brown kitabından da beklentim yüksek oluyor.İstanbul ayağına gelince,kitabın finali en sıkıldığım kısım olunca bende o beklediğim etkiyi bırakmadı ne yalan söyleyeyim.
Yazarın diğer kitapları gibi zevk vermedi. Kitap bittiğinde sanki koca bir laf kalabalığının ardından bişeyler yarım kalmış gibiydi. Okumasanız da olur
Dan Brown"in "Da Vinci Kodu" kitabindan sonra cikan kitaplarini pek begenmemistim...Ama "Cehennem" de ozellikle Istanbul-Ayasofya"nin da onemli bir yer tutuyor olmasi nedeni ile bu best seller a bir sans daha taniyim dedim ve iyi ki demisim...Surukleyici bir roman...Floransa, Venedik ve Istanbul da bahsi gecen her turlu sanat eserini, sanat merkez ve muzelerini tek tek internetden incelemek istiyorum simdi...Brown in tasvirleri ile sanat eserlerini incelemek eminim cok keyifli olacaktir...Bir de inanilmaz "Dante" ve onun "Ilahi Komedyasi"...benim gibi felsefeye merakli, gerilimi seven herkese "Cehennem" i tavsiye ederim....
Dan Brown'un kitaplarını gerçekten çok seviyorum, kendine özgü bir kalemi olduğunu düşünüyorum. Kitapta canımı sıkan nokta ise hikayeyi çok uzatmaları, İstanbul da geçen olaya gelene kadar kitap bitti neredeyse çünkü sonundaymış :(. Ama genel olarak sevdiğim bir yazar, puanım 10 üzerinden 6 yıldız.
Tüm Dan Brown kitaplarını okumuş ve pek çoğunu beğenmiş ve heyecanla okumuş biri olarak bu kitabı ise heyecanla okuduğumu söyleyemem. Diğer kitaplarda aldığım tadı bu kitapta malesef alamadım. İlk 400 sayfa çok sıkıcı geldi bana, sonlara doğru biraz açılsa da, sonuç da beni tatmin etmedi. Dan Brown kitaplarında gerçek bilgileri aksiyonla kurgulayarak okuyucuya vermesi en beğendiğim yönüdür ve bu kitapta da gerçek bilgiler edinebiliyorsunuz. Dan Brown yine ana karakteri Longdon'ın o müze bu sanat eseri o şehir bu şehir gezdirip Floransa'dan İstanbul'a macera dolu yolculuğuna bizi de sürükleyip götürürken bu arada gerçek bilgiler de edinmiş oluyorsunuz. Floransa ve İstanbul betimlemeleri ile bizi o şehirlere adeta götürmüş gibi oluyor.
Konu, Dante'nin İlahi Komedyası ve Botticelli'nin La Mappa Inferno adlı eserlerinden ilham alarak ve bu eserlerin etrafında şekilleniyor; İtalya'da başlayıp Türkiye'de sona eren bu macerada insan nüfusunun çokluğunun insan nesli için tehlike arz ettiğini iddia eden ve insan neslinin yarısını yok edip azaltmaya yönelik tehlikeli bir projeyi engelleme üzerine kurgulanmış, temposu diğer Dan Brown kitaplarına göre baya düşük bir roman olarak belleğimde yerini almış oldu.
Muhtesemdi. Her bi satirindan ayri keyif aldim. Betimlemeler o kadar canliydi ki girip ciktiklari her yerde sanki bende varmisim gibi, gitsem elimle koymusum gibi bulacagimi hissettim. Sona dogru cok daha tehlikeli birsey bekledim ama ters kose oldugumu soylemeliyim.