Tüm Dan Brown kitaplarını okumuş ve pek çoğunu beğenmiş ve heyecanla okumuş biri olarak bu kitabı ise heyecanla okuduğumu söyleyemem. Diğer kitaplarda aldığım tadı bu kitapta malesef alamadım. İlk 400 sayfa çok sıkıcı geldi bana, sonlara doğru biraz açılsa da, sonuç da beni tatmin etmedi. Dan Brown kitaplarında gerçek bilgileri aksiyonla kurgulayarak okuyucuya vermesi en beğendiğim yönüdür ve bu kitapta da gerçek bilgiler edinebiliyorsunuz. Dan Brown yine ana karakteri Longdon'ın o müze bu sanat eseri o şehir bu şehir gezdirip Floransa'dan İstanbul'a macera dolu yolculuğuna bizi de sürükleyip götürürken bu arada gerçek bilgiler de edinmiş oluyorsunuz. Floransa ve İstanbul betimlemeleri ile bizi o şehirlere adeta götürmüş gibi oluyor.
Konu, Dante'nin İlahi Komedyası ve Botticelli'nin La Mappa Inferno adlı eserlerinden ilham alarak ve bu eserlerin etrafında şekilleniyor; İtalya'da başlayıp Türkiye'de sona eren bu macerada insan nüfusunun çokluğunun insan nesli için tehlike arz ettiğini iddia eden ve insan neslinin yarısını yok edip azaltmaya yönelik tehlikeli bir projeyi engelleme üzerine kurgulanmış, temposu diğer Dan Brown kitaplarına göre baya düşük bir roman olarak belleğimde yerini almış oldu.