Şu soruyla başlar kitap; "Cennet Bahçesi'nde Adem, Havva, Tanrı ve yılan İbranice mi, Flamanca mı, Fransızca mı yoksa İsveççe mi Konuşurlar?" ve dilin kökeni üzerine yapılan tartışmaların 19. yüzyılda ne türden bir "ırkçılık"a doğru uzandığını anlatır. İlginç ancak tercümesinin yer yer beni zorladığını söylemek durumundayım.