İngilizce öğretmenimiz sayesinde okuduğum,bu zamana kadar hep çocuk kitabı zannettiğim harika bir kitaptır.
Bir çocuk kitabı olarak satılıyor ama sanırım herkesin okumasında yarar var.II.Dünya Savaşı ve toplama kampında "öteki" olmaya zorlanmış iki çocuğun masum dostlukları.Özellikle vurucu bir son bölüm unutamayacağınız bir kitap olacağını sağlayacak sanırım.
Herkes okumalı çünkü muhteşem bir hikaye..daha azı için;
bayankitapkurdu.blogspot.com
çocuk kitabı değil kesinlikle.
bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
''KİTAP HIRSIZI''ndan etkilendiyseniz bundan da kesinlikle etkileneceksiniz.
Çocuk kitabı diye düşünüp okumak istemeyebilirsiniz.Son sayfa beni bitirdi,gözyaşlarım istemeden kontrol dışı oldu. Kesinlikle okunmalı.Çocuk kitabı kesinlikle değil.
nazi almanyası döneminde alman bir çocukla yahudi bir çocuğun dostluğunu anlatan bu kitabın sonunda ağlamamak elde değil.
kitap muhtesem. sal dokunakli okunasi. kesinlikle cocuk kitabi degil. gozyaslarimi tutamadigim nadir kitaplardan birisi. kesinlikle okunmali.
çok hüzünlü ve gerçekçi bir hikaye. fazlasıyla etkileyici ve darmaduman edici. kitabın sonundaki temenniye katılmakla beraber gerçek olmadığını görmek çok üzücü. hem de bu çağda! en yakın zamanda filmini de izleyeceğim.
son sayfalara yaklaştıkça aklıma gelenin sayfalara yazılmamış olması için yalvardığım bir kitap..
"Çizgili Pijamalı Çocuk" daha önce filmini izlemiştim ve çok etkilenmiştim. Filmi -özellikle son sahnesini- uzun bir süre aklımdan çıkaramamıştım. Kitabı da filmi kadar etkileyiciydi. Kitap her ne kadar da çocuk kitapları kategorisinde yer alsa da bence yetişkinler de mutlaka okumalı.
İkinci dünya savaşında, bir nazi toplama kampında komutan olarak görevlendirilen bir nazi subayının 9 yaşındaki oğlu Bruno, çok sevdiği Berlinden ve arkadaşlarından ayrıldığı için çok üzülür. Etrafında yaşanan gerçeklerden haberi olmayan Bruno yeni odasının penceresinden etrafı tel örgülerle çevrelenmiş toplama kampını ve oradaki çizgili pijama giymiş insanları görür ve duruma bir anlam veremez. Bir gün tel örgülerin etrafını dolanırken kamptaki Shmuel isminde bir çocukla tanışır. İki çocuk aralarındaki tel örgüye rağmen sohbet etmeye başlarlar...
Bruno'nun içinden, Shmuel'e sarılmak geçiyordu, sadece onu ne kadar sevdiğini ve son bir yıldır onunla konuşmaktan ne kadar keyif aldığını göstermek için.
Shmuel de Bruno'ya sarılmak, ona sayısız iyiliği, armağan ettiği yiyecekler ve babasını bulmakta yardımcı olacağı için teşekkür etmek istedi. (s.190)
"Benim en iyi arkadaşım sensin, Shmuel" dedi. "Hayat boyu en iyi arkadaşım."
"Ve sonra oda kapkara oldu ve yaşanan karmaşaya rağmen Bruno hala Shmuel'in elini sımsıkı tutuyordu ve dünyada hiçbir şey Bruno'yu onun elini bırakmaya razı edemezdi." (s.196) kitabın bu cümleleri bitirdi beni.
Kitabı alın ve Bruno ile tanışın derim. Hitler zamanında yaşanan olayların bir çocuğun gözüyle anlatımından çok etkileneceksiniz. Ve hayatımız boyunca tel örgülerle karşılaşmamız dileğimle iyi okumalar dilerim.
Cok sarsici ve bir o kadar da insanin ruhuna agir gelen bir kitap. Bu konuyu bilmek yeterince kotu degilmis gibi okumak daha da kotu hissettiriyor.
Yorumun tamamı ve birkaç alıntı için: https://illekitap.blogspot.com/2020/08/john-boyne-cizgili-pijamal-cocuk.html
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/07/cizgi-pijamal-cocuk-kitap-yorumu.html
Bir tarafta çizgi pijamalı bir çocuk var, diğer tarafta olanlardan bihaber dokuz yaşında başka bir çocuk. İkisini birbirinden ayıran tek şey, aralarına çekilmiş tel örgüler. Yoksa ikisi de birbirinin aynısı iki masum çocuk. Bana belki de en çok, yazarın konuyu okuyucuya aktarış biçimi dokundu. Yani bu kadar büyük bir acıyı, bu kadar ürpertici bir öfkeyi küçük bir çocuğun gözünden masumane olarak dile getirmesi.
Çok güzel akıcı bir dille yazılmış ama biraz da hüzün serpiştirilmiş.Böylelikle harika bir kitap olmuş
İkinci Dünya Savaşı’nı yüzlerce farklı şekilde işleyen romanlar var. O kıyımın insanlarda bir şeyler anlatma hissi uyandırması ya da bunun üzerinden çok satan bir kitap yazma isteği uyandırması çok doğal.
John Boyne’un hissettiği ilki sanırım. Boyne; savaşa, soykırıma dair naif bir hikâye anlatmak istiyor. Bunu da en iyi çocuklar üzerinden yapabileceğini düşünmüş sanırım. Tabi roman ve filmlerde dehşeti çocuklar üzerinden anlatmak, riskleri olan bir girişim. Sığlığa veya suistimale düşebilirsiniz. Boyne düşmüyor. Abartmıyor. Kanatmıyor. Kitabın sonu hariç. Çünkü bu dehşeti çok fazla naifleştirmek yalan söylemek olur.
Arka planda savaş olmasa; yaşadığı yerden, okulundan, arkadaşlarından kopup başka bir yere taşınan herhangi bir çocuğun hissettiklerinden ibaret roman. Nasıl ki beyaz renkte sözcükleri siyah bir fonun üzerine yazdığınızda belirginleşirler, Boyne’un 9 yaşındaki Bruno adlı roman kişisinin başından geçen günlük olaylar bu kara fonun üzerinde can yakıyor.
Ne söylense kitabın gizemine, saflığına leke düşüreceği için çok dikkatli olmaya çalışıyorum. Tudem Yayınları bile kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısında kitaba dair neredeyse hiçbir şey söylememiş.
Çevirisi de çok güzel kitabın. Hiçbir düşük ifadeye rastlamadım.
Bu güzel kitaba dair söyleyeceklerim bu kadar. Okuyun, kendiniz görün.
Kitaptan tadımlık bir kaç sayfa:
http://www.tudem.com/tadimlik/cizgili-pijamali-cocuk.pdf
Aldığım gün bitirdiğim bir kitaptı. Sonunu tahmin edebilmiştim ama sonunda salya sümük ağladım. Bu kitap sayesinde Hitler'den nefret ettim. Harika bir kitaptı.
İki çocuğun tel örgüler arasındaki dostluğunu anlatıyor. Son bölüm kesinlikle öldürücü darbe niteliğinde,ağlamamak elde değil.
www.uykusuzokumalar.blogspot.com
Bu kitabın çocuk kategorisinde oluşuna aldanmayın,bu kitap büyükler için bile acı verici.9 yaşındaki Bruno'nun anlatımı, Hitler yönetimindeki Almanya'da yaşananlara başka bir açıdan bakmamızı sağlıyor...
9 yaşındaki Bruno, Hitler'in komutanlarından birinin oğludur ve Berlin'de yaşamaktadırlar. Hitler'in bir akşam yemeği ziyaretinden sonra apar topar Out-With'e taşınmışlardır ve Bruno bundan hiç memnun değildir. Evleri babasının görevli olduğu kampın karşısındadır,etraflarında başka hiç ev ya da yaşayan kimse yoktur. Kamptaki insanlardan başka...Bruno keşif yapmayı seven bir çocuktur ve bir süre sonra odasının penceresinden gördüğü, hepsi mavi beyaz çizgili kıyafetler giyen ve çirkin barakalarda yaşayan bu insanları merak etmeye başlar. Bu merakı onu çevreyi dolaşmaya,bu gezinti de onu tel örgülere götürecektir. Ve tel örgüler ardında,sadece oturup sohbet edebileceği yeni bir dosta,Shmuel'e...
Savaşın asıl mağdurlarının çocuklar olduğunu çok iyi anlatan bir roman.Okurken ağladığım nadir kitaplardan.Okuyun,okutun
Tıpkı filmi gibi beni derinden yaralayan, son derece trajik bir eser. 😥 Güzel yürekli Bruno ve Shmuel'in gozlerinden irkciliga dair muthis mesajlar iceriyor kitap.
Yahudilerin ikinci dunya savasi doneminde Hitler tarafindan ugradiklari soykirimi ele almis, tipki birçok filmde olduğu gibi bu zulmu en iyi sekilde piyasaya surmuslerdir. Müthiş hüzünlü bir kitap. Tabiki basrollerini iki cocugun paylasmasi, mesajlarin daha samimi, icten ve vurucu olmasini saglamistir. Keske Bruno gibi bakabilsek dünyaya diye ic gecirmedim değil. 😕
Dunyanin neresinde olursa olsun, kime karsi olursa olsun irkcilik zehirdir. Insanliga birakilmis zehirli bir mirastir. Ozellikle ikinci dunya savaşı öncesi ve sonrasında en etkili oldugu donemleri yasamistir faşizm. Bu kitabi okurken , Shmuel in o vakur duruşu, Bruno'nun insani , samimi yaklaşımı icimizi isitiyor, neden hep kötülük, neden hep zulum diye sorduruyor. Cocuklarin gozunden anlatilan her hikaye, icinde cocuk olan her eser bir baskadir. Ayri bir anlam ifade eder. Hedef kitleyi daha bi etkisi altina alir. 👌
Okuyunuz efenim, fasizme karsi durunuz, cocuk olunuz, cocuk gozuyle bakiniz dünyaya, icinizde kin, nefret olmadan her seyi kucaklayarak, hayati severek yaşayınız. ☀️
Kitaptaki olaylar hakkinda pek bir kopya vermek istemiyorum, özellikle sonlara dogru huznun tirmanmaya başladığını goreceginizi soylemem sanirim yetecektir. Keyifle ve düşünerek okuyunuz. 📖
İlk olarak filmini izleyip,çok beğenmiştim. Çok çarpıcıydı,kitabı da filmi ile eşit çarpıcılıkta,bir çocuk kitabı olduğunu düşünmeyin. Fazlasıyla acı mesajlar veren bir kitap.