Verdiği mesaj, konu, hayalgücü çok yerinde ve güzel. Ancak akıcılık yok. En kısa zamanda farklı bir yayınevinden bir kez daha okuyup fikrimi güncelleyeceğim. Çünkü kafka çok sevdiğim bir yazar, bu puanı vermek istemiyorum.
Okuyanı kendi içinde yolculuğa çıkaran ve bürokrasiden nefret ettiren roman,ayrıca Kafka bu romanında babasıyla arasındaki bozuk ilişkiyi devlet üzerinden anlatmıştır.
Her yerde her an kurulabilecekmiş gibi bir mahkeme. Bilinmeyen bir suç. Bay K hakkında açılan bir dava ve içine düştüğü kendini savunma ve sorgulama psikolojisi.
Karışık ve karmaşık gibi gözükse de ulaşılamayan ve sorgulanamayan otoritenin aldığı karara karşı verilmeye çalışılan bir mücadelenin Kafka'nın kaleminden anlatımı Okumamış olan arkadaşlara tavsiye edebilirim
Sadəcə kitab olsun deyə oxuyanlar üçün söz yığını olacaq.Anlayan üçünsə tam bir həyat fəlsəfəsi.
Franz Kafka vefat etmeden bitirebilseymiş gerçekten mükemmel ötesi bir kitap olacakmış değişik bir kitap okumak istiyorsanız okuyun derim ama kafamda soru işareti kalmasın diyorsanız okumayın.
Kafka'dan 20.yüzyılın insanlarının otorite korkusu üzerine başarılı bir roman fakat akıcı değil.
kafka'nın farkındalığın suç, yaşamanın ceza, ölümünse mükafat olduğu bir dünyayı anlattığı muhteşem eseri. k'nın neden ne için sorusuna cevap bulamadığı adına açılmış bir dava ve bu davanın K'nın hayatında meydana getirdiği değişiklikleri konu alan, çürüyen adalet sistemini, sistemin çürüyen taraflarını´, insan hayatının sürüncemede kalmış taraflarını aktarırken farkında olmadan sisteme nasıl ayak uydurduğumuzu anlatan eşsiz bir roman
gene kafka gene bir klasik...
"bu adam bir harika dostum"
kafkanın okuduğum en yetkin eseri.kesinlikle dönşüm adlı kitabından çok daha iyi bir eser.alber camus tarafından "korku çağı" olarak adlandırılan 20.yy dünyasına acımasız bir eleştiri.ama kendi tarzıyla.kara bir mizah ve tadına doyulmaz bir absürdlük.kitabın sonlarına doğru rahipin k. ya anlattığı hikaye ve üzerine yapılan felsefik tartışma tek kelimeyle "efsane"dir.aslında biraz düşünülünce dava da eleştirilen konu"dönüşüm" de eleştirilen ile aynıdır.bu da:aslında hayatın ta kendisinin bir tutuklanma ve yargı süreci olduğudur.
Kafka'nın en iyi eseri deniliyor. Çoğu şey sembolik olarak kullanılmış ve bu sembollerin ne olduğunu anlamak zor. Yazar sistem eleştirisinin yanında insan hayatının aslında bir mahkeme süreci olduğunu anlatıyor. Zor bir kitap, bazen çok sıkıyor ama Kafka için değer. Son bölümü en güzeli, küçük bir hikayeden ne sonuçlar çıkıyor. Kafka harika bir roman yazmış.
"Düşünceleri fazla dikkate almamalısın. Yazı değişmez, düşünceler ise çoğu kez sadece yazı karşısındaki aczin ifadesidir."
F.Kafka
Son zamanlarda okuduğum romanlar içinde en çok etkilendiğim kitap. Kafka'ya olan hayranlığım inanılmaz arttı. Kesinlikle 'kitap okumayı seviyorum' diyen herkezin okuması gereken bir kitap.
Okuması çok kolay olmayan bir kitap; sayfalar süren paragraflar, birbirine karışan diyaloglar var. Sonra sonuç var ama neden yok. Biraz karışık işler gerçekten. 'Kafkaesk' bir kitap; çünkü uyduğu başka bir tür yok!
Okurken karekterin sıkıntısı sizide sarıyor.okurken sıkıcı geliyor ama icinde ince mesajlar var anlayana, alabilene
Gerçekten merak uyandırıcı bir kitap.Neler olacağını, davanın ne olduğunu,nasıl olduğunu merak ederek çok kısa bir sürede bitirdim kitabı.Başlarda biraz sıkılmışsam da hemen akabinde kitabın sürükleyiciliğine kaptırıyorsunuz ve bi bakmışsınız kitap bitmiş.
Kafka'nın okuduğum ilk kitabı, bir arkadaşım okurken gördüm. Nasıl? Diye sorduğumda Kafka işte.... Cevabını almam üzerine aldım ve okumaya başladım. Ilk Başlarda bir kurgu bekliyordum ama hiçbirşey olmuyordu. Bunun üzerine değerlendirmeleri okudum. Daha değişik bir bakış açısıyla devam ettim ve kitap ne olur artık bitsin diye dua ettim, sonuç: sembolizm, felsefe...vs bana göre değilmiş, Dönüşüm'e de Başlamış bulundum.. Hadi Hayırlısı. Sanırım Kitap zevkine damak tadı gibi birşey, bazılarının enfes Bulduğu bazılarına çok yavan geliyor.
"Dava makamı suçluyu değil, suçlular davayı bulur" deniliyordu kitabın bir yerinde. Tıpkı Beckett'in Godot'su gibi Dava'da her bireyin kendi özelince yerine bir şeyler ikame edebileceği bir görüngüdür. İster bunu yücelterek, şu içine sorulmadan atıldığımız hayattaki anlam arayışı dersiniz, isterseniz de Kafka'nın başına geldiği gibi, nişanlısından ayrılma sürecinden sonra insan ilişkilerine sızmanın yolu olarak görürsünüz. Ancak esas mesele herhangi bir gerçekliğe dair bir farkındalığınızın olmasıdır. Zira suçlu davayı bulur, dava suçluyu değil.
Dava okuması gerçekten zor bir kitap. Bunun iki nedeni var. Birincisi bilinçakışı tekniği ile yazılmış olması diğeri ise okuyucunun , yazarın yazdığı ile anlatmak istediği arasındaki bağıntıyı koruma çabası. Okurken aynı zamanda yazarın ne anlatmak istediği konusunda sürekli beyin fırtınası yapmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi.
Tabii ki Dava ile ilgili yazılmış onca yazı var. Ve bu yazıların çoğu bize Dava'nın korku çağı olan 20. y.y ın birey üzerinde yarattığı etkiden bahsettiğini söyler. Can yayınlarından çıkmış olan ve çevirisini Ahmet Cemal'in yaptığı baskı A.Camus'un korku çağı üzerine düşüncelerinin ve Kafka ile ilgili oldukça zengin bilgilerin verildiği bir baskıdır.
Kitap hakkında ortaya çıkmış bu yaygın kanaat açıkçası beni çok ikna etmedi. Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı ise her okurun değerlendirmesi de farklı olacaktır. Hele ki elimizde buna fırsat verecek çok güzel bir kitap varsa. Ortaya konmuş değerlendirmeler okuru belirli kalıp yargılara yönlendiriyorsa bu okuyucunun kitaba yabancılaşması manasına gelecektir. Ki bu Kafka'nın en korktuğu şey olacaktır : )
Evet Kafka hep bir korku içinde olmuştur. “… ve ayrıca benim özüm, korkudan başka bir şey değil.”diyen de ta kendisi. Korkusunun sebepleri arasında gösterilenleri saymazsak onu bu korkuya iten acziyetinin farkında oluşu diyebilir miyiz?
"Dava" bu farkındalığın su yüzüne çıkışı diyebilir miyiz?
"Yaşam, daha başında kaybedilmiş bir savaştır.” ve Kafka kaybetmeye mahkum ancak savaşmaya da mecbur bir askerden başkası değildir. Kitabın sonlarında yer alan Katedral başlığında, Rahibin anlattığı hikaye aslında anlatılmak isteneni ne güzel özetler.
"Mahkeme senden hiçbir şey istemez. Geldiğin takdirde seni kabul eder ve gittiğin zaman da bırakır.”
Kafka en çok Tanrı'yı merak eder ve en çok ölümden korkar. Zira dünya bilinenlerle dolu iken ölüm bilinmeyenlerle doludur. "Hiçbir zaman görmediği yargıç neredeydi?"
"Kendini bütünüyle kanıtlayamazdı, resmî makamların işini üstlenemezdi, bu son yanlışlığın sorumluluğu, gerekli olan gücün kalanını ONDAN ESİRGEMİŞ OLANA aitti."
Cesaretiniz varsa kitaba birde bu açıdan göz atın derim.
okurken cok zorlandıgım ve bitirdiğimde bitirmiş olmanın haklı grurunu yaşadığım kitap.
Okuduğum üçüncü Kafka kitabı ve hâlâ en sevdiğim kitabı Dönüşüm. Bir türlü akmadı, sanırım Franz Kafka herkesin sevebileceği bir yazar değil. Çeviriden mi yoksa Kafka'nın kendi dilinden mi kaynaklandığını bilmediğim bir uzamışlık vardı. Kitaba dair etkilendiğim tek kısım Rahip ile K arasında geçen Bekçi hikayesiydi. Eski zamanlarda yazılan diyalogları da tuhaf bulmamak elde değil. Acaba eksik kalan kısımları tamamlasaydı yine aynı düşünür müydüm, emin değilim. Sonuç olarak, vermek istediği mesajları aldık ama bitirirken de canım çıktı.
Josef K. nın hiç bi suçu yokken o zamanın hukukuna esir düşmüş olduğunu öğrendim. Davayı hakimlerin kendisinin yaptığını çıkardım ben doğrusu bu.