Bu kitabı tek cümleyle tanımlamak gerekseydi herhalde şöyle olurdu: "Teknoloji, gizem/gerilim ikilisinin tek bir kitapta birleşimi".
Dan Brown'un ilk romanı olan bu kitap, Brown'un Melekler ve Şeytanlar, Da Vinci Şifresi, Kayıp Sembol gibi romanlarına genel yapı olarak benzeyen, ancak konusu itibariyle diğer romanlarına göre farklı bir kitap. Brown kitaplarının olmazsa olmazları gizli tapınaklar, tarikatlar, gizemli kutsal kişilikler bu kitapta yok. Diğer kitaplarında olan çok gizemli, zeki ve şeytani karakterler, gizli kişilikler bu romanda yok. Karakterler daha açık bir şekilde aktarılmış, olayların gelişimi daha kolay anlaşılabilir tarzda ilerliyor. Sonucu az çok tahmin edebiliyorsunuz. Şu eylemi tam da şu karakter yapmıştır diye düşünmeye başlarken, bir yandan da, bu eylemi -hiç umulmadık- şu karakter yapmıştır diye düşünebiliyorsunuz. Bir bakıyorsanız ki, gerçekten de o eylemi -hiç alakasız- başka bir karakter yapmış oluveriyor.
Brown'un diğer romanları genel olarak reel dünyayı, bu roman ise siber dünyayı anlatıyor. Eğer bilgisayar, internet, dijital veri güvenliği, hacker vs. gibi bilişim dünyasının teknik terimlerine aşinaysanız, kitaptaki olayları daha kolay algılıyorsunuz. Bu roman, bilişim sektöründe çalışanlar tarafından teknik bir kitap niyetine bile okunabilir. Bu kitapta ilginç olan bir şey daha var. Kitabı sanki siz kendi isteğinizle okumuyorsunuz, o size kendini okutuyor. Ayrıca yazar, kitabın son sayfasına 85-56-3-105 ... ile başlayan bir şifre yazması ve kitabı okuyan tarafından bu şifrenin çözülmesini istemesi orijinal bir fikir olmuş.
Bu kitapla şunu öğrenmiş oldum. Demek ki, çözülemez şifre yoktur, çözülemeyen yöntem vardır. Ayrıca şunu da başaramadım: NSA'i bir türlü NASA olarak algılamamı engelleyemedim. Demek ki NASA bilinçaltıma iyice işlemiş.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Anlatımı akıcı, sürükleyici ama üst düzey olduğu söylenemez. NSA'ya ilişkin temel bilgiler içermesi iyiydi.