Birşeyler eksik gibime geldi ama ne olduğunun adını koyamıyorum. Bir vicdanın mahkeme salonunda dirilişi diye bilirim ancak.
klasikleri normalde sevmem ama içinde aşk ve heyecan olursa okunur buda öyle bir kitap
Şahsen Tolstoy'un kitaplarına pek bayılmıyorum. Diriliş dünyaca tanınmış bir eser, oldukça da güzel. Ayrıca ününü hak edecek kadar iyi bir kitap olduğuna inanıyorum ancak şahsi görüşüm biraz sıkılabileceğiniz yönünde.
Okuyalı haftalar olduu. Değerlendirecek zamanı şimdi buluyorum.
Bu kitaba diyecek bi şey bulamıyorum.
Kitap çoğu yerinde amacından uzaklaşmış. Sürekli bi yardım etmek , ceza evindekileri kurtarma çabası var Prens Nehlüdov da. Tolstoy süpermen izlenimi yaratmaya çalışmış sanki. Orta bölümlerinde sürekli olağan durumdan şikayet dile getiriliyo, asıl konu geri planda kalıyor. Kitaba giren onca karakter de cabasi.
yıllar önce okuduğum bir roman genelde klasik pek sevmesem de romanın hikayesi anlatımı güzeldi.
Yüz binlerce insan avuç içi kadar bir yere toplanıp üst üste yaşadıkları toprak parçasını çirkinleştirmek için var güçleriyle çalışmış olsalar; üzerlerinde hiçbir şey yetişmesin diye her yanına taş dikmiş, filizlenen her otu kökünden koparmış, havayı taş kömürü, petrol yakarak ellerinden geldiğince kirletmiş, çevredeki tüm ağaçları kesmiş, tüm hayvanları, kuşları uzaklaştırsalar bile gene de ilkbahar ilkbahardı.
"İnsanlar seni, istedikleri kadar iyi bilsinler, ama kendi kendini aldatabilir misin?"
...
-peki ama sen hangi dindensin babalık?
-hiçbir dinden değilim, çünkü kendimden başka hiç kimseye inanmıyorum ben.
-insan kendi kendine nasıl inanabilir ki? insan yanılabilir.
-asla! dünyada!
-peki öyleyse neden onca din var?
-çeşitli dinler var, çünkü insanlar kendilerine inanacak yerde, başkalarına inanıyorlar da ondan. ben de insanlara inanmıştım, tıpkı sibirya ormanlarında dolaşır gibi dolaştım. yolumu öylesine yitirdim ki, artık bir daha kurtulamayacağımı sanıyordum, bütün umudumu yitirmiştim. eski dindarlar, yeni dindarlar, subbotnikiler, klystyler, popovtsyler, bezpotovtsyler, austriackiler, molokannesler, skoptsyler; hepsi de sanki tek dinmiş gibi kendi dinlerini överler. hepsi de kör köpek yavruları gibi oraya buraya dağıldılar. inançlar çoktur ama ruh tektir. o, bendedir, sendedir, ondadır, hepimizdedir. demek ki, herkes içindeki ruha inansın, işte o zaman hepimiz birleşiriz! herkes benliğine dönsün, hepsi onunla birlik olacaktır.
-bu inancı uzun zamandan beri mi taşıyorsunuz?
-ben mi? çok uzun zamandan beri. tam 23 yıldır peşimi kovalıyorlar, bana eziyet ediyorlar.
-nasıl yani, kovalıyorlar, eziyet mi ediyorlar?
-...bana hiçbir şey yapamazlar, bana diş geçiremezler, çünkü özgürüm ben. "adın ne senin?" diyorlar. herhangi bir ad taktığımı sanıyorlar. ama hiç bir adım yok, hepsini bıraktım! admış, evmiş, köymüş, yurtmuş! hiçbir şeyim yok benim işte. "adın ne?" insan. "kaç yaşındasın?" yılları saymam, onların sayımını yapamam ki, çünkü ben hep vardım, her zaman da var olacağım. işte onlara böyle söylüyorum. "peki anan, baban kim?" diye sorarlar bana. tanrı ve yeryüzünden başka anam babam yok benim. birincisi babam, ikincisi anamdır. "peki ya çar, çarı tanıyor musun?" diye sorarlar. neden tanıyacakmışım onu? o kendinin çarı, ben de kendimin çarıyım. "aman yahu seninle de konuşulmaz ki" derler. ben de onlara "benimle konuşmanızı ben istemedim ya" derim. işte bana böyle eziyet ederler.
...
Tolstoy sevdiğim bir yazar bu kitabını da severek okudum yalnız sonlarına doğru bir çok karakter ve detay sıkmadı desem yalan olur
Mahkumlara çektirilen eziyet insanların tüylerini diken diken ediyor.
Sanki onlar başka diyarın insanlarıymış gibi.
Okurken çok dokunmuştu bu eser bana , Tolstoy'u tanımama fırsat veren kitaptır kendisi.
Bir yerden sonrasını anlamadan okudum en sonunda kaybettim en baştan tekrar okumam gerekiyor açıkçası ağır geldi.
Büyük Rus yazar Lev Tolstoy tarafından kaleme alınan Diriliş romanı, insan ruhunun, vicdanın, inancın ve konu aldığı dönemin toplumunun gerçekçi ve iyi bir resmi olmayı başarmıştır. Kitapta, ruha, vicdan azabına, insan fıtratına dair; dirilip doğruları yapmanın mümkün olup olmadığı, fıtri olarak kötülüğü barındıran insanın kötülüğü düzeltip düzeltemeyeceği gibi sorular sorulmakta ve bunlara harika bir kurgu içinde farklı ve devrimsel cevaplar verilmektedir. Yazar, modern kilisenin ikiyüzlülüğünü ve gerçek Hristiyan ruhundan uzaklaştığını düşünerek bu fikirlerini romanın temelinin bir kısmını oluşturmakta kullanmıştır. Ayrıca, bu romanın temelinin diğer kısmını ise, inanmaya ve savunmaya başladığı, insan yapımı yasaların asla hakkaniyetli ve adil olamayacağı fikri oluşturmuştur. Özetle, insanların soylular ve diğerleri diye ayrıldığı bir dönemde, sözde soyluların yaşayışlarından etkilenip, içindeki sesi susturup onlara benzeyen bir adamın ruhsal bir dirilişi anlatılmaktadır. Kitabı okurken bu ruhsal değişimi ayrıntılarıyla görebilirsiniz.
Bu eser şu şekilde özetlenebilir:
Nehludov, Katyuşa’nın yanında kaldığı kadınların yeğenidir ve birkaç günlük tatil için halalarının yanına gelir. Katyuşa için zor günler Nehludov’un eve gelişiyle başlar. Katyuşa güzelliğiyle genç adamın ilgisini çekmiştir. Genç kız bu duruma karşı çıkmaya çalışsa da duygularına hakim olamaz ve Nehludov’un evden ayrılacağı günden bir gece önce birlikte olurlar. Ertesi gün Nehludov evden ayrılır. Evin hanımlarının bu yasak aşktan haberleri yoktur ancak birkaç ay sonra Katyuşa’nın hamile olduğu anlaşılır ve gerçek ortaya çıkar. Kadınların Katyuşa’ya karşı davranışları ve tavırları değişir ve bir süre sonra da evden kovarlar. Çiftlik evinden ayrılmak zorunda kalan Katyuşa, köyde bir tanıdığının evine sığınır. Çocuğunu burada dünyaya getirir ve aileye daha fazla yük olmamak için evden ve köyden ayrılır. Şehire gitmeye karar veren Katyuşa çocuğunu kimsesiz çocuklar yurduna yerleştirir.
Zor ve acımasız hayat koşulları Katyuşa’yı bir hayat kadını yapar. Randevu evi sahibi bir kadınla tanışır ve burada çalışmaya başlar. Bir gün çalıştığı randevu evinin zengin müşterilerinden biri soyulur ve öldürülür. Olaydan bir gece önce Katyuşa işi gereği adamla birlikte bir otelde birlikte olmuştur. Adam Katyuşa’dan çok memnun kalmış ve bir yüzük hediye etmiştir. Bu kötü tesadüf nedeniyle suç Katyuşa’nın üzerine kalır. Mahkemeye çıkarılan Katyuşa suçsuz olduğunu, adamı kendisinin öldürmediğini ve yüzüğün de hediye olarak kendisine verildiğini söylese de kimseyi inandıramaz. Mahkemedeki jüri üyelerinden biri de Nehludov’dur.
Nehludov, Katyuşa’yı görür görmez hemen tanımıştır ama Katyuşa durumun farkında değildir. Nehludov, Katyuşa’nın düştüğü bu durumdan kendisini sorumlu tutmaktadır. Onun serbest kalması için elinden geleni yapar. Ancak mahkeme genç kadını suçlu bulur ve Sibirya’da kürek cezasına mahkum eder.
Geçmişte yaptığı hatalardan büyük pişmanlık duyan Nehludov vicdan azabı çekmektedir. Katyuşa’nın kurtulması için elinden geleni yapmaya kararlıdır. Tanıdığı tüm soylu kişilere başvurur ve mahkemenin tekrar görülmesi için uğraşır. Fakat tüm çabaları sonuçsuz kalmaktadır. Nehludov uzun uğraşlar sonucu hapishanede Katyuşa ile görüşmek için izin alır. Fakat görüşme beklediği gibi geçmez, Katyuşa oldukça mesafeli davranır. Nehludov, Katyuşa’nın suçsuzluğunu ispat etmek ve savunmasını yapmak istemektedir. Sonunda ikna etmeyi başarır. Bundan sonra sık sık Kayuşa’yı ziyaret etmeye başlar. Bu ziyaretleri dolayısıyla, çok zor ve kötü koşullardaki insanları görür, fikirleri değişmeye ve bu insanlara da yardım etmeye başlar. Bu arada ceza hukuku sistemindeki çarpıklıkları da görür.
Nehludov’un çabalarından bir sonuç çıkmayınca Katyuşa cezasını çekmek üzere Sibirya’ya götürülür. Nehludov, Katyuşa’ya destek olmak ve bu zorlu yolculukta yalnız bırakmamak için yolculuğa katılır. Sibirya’da mahkemenin tekrar görülmesi için valiye başvurur. Tekrar görülen mahkemede Katyuşa’nın suçsuz olduğu kabul edilir ve daha uygun bir yerde sadece sürgün cezası çekmesine karar verilir. Nehludov, Katyuşa’ya bir iş bulur ve evlenmek istediğini söyler. Fakat Katyuşa, Nehludov’a daha fazla zorluk çıkarmamak ve üzmemek için, cezası sırasında tanıştığı bir mahkumla evlenir. Nehludov için artık yapacak bir şey kalmamıştır. Bütün bu yaşananlar onu farklı bir insan haline getirir ve hayatı boyunca doğru yolda mücadele etmeye karar verir.
en etkilendiğim kitaplardan biridir. başları fevkalade sürükleyici ama sonlara doğru kitap biraz ağırlaşıyor ve ahlak,erdem üzerine ders vermeye başlıyor. ama genel anlamda mükemmel diyebilirim.