“Kayboldum! Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak akarken karşıma aniden üçe ayrılan bir çatal çıktı. Toprak yollar doğuya, batıya ve güneye doğru uzanıyordu. Civarda ne bir tabela vardı ne bir işaret, ne de gidip adres sorabileceğim ev veya insan! Bir köpek bile yoktu görünürde. Sadece sonbahar rüzgârının dallarda hışırdayan sesi! Hangi yöne sapmam gerektiğini bilmiyordum, yolların her birini hava kararmadan deneyecek gücüm de kalmamıştı, vaktim de.”
Siz hiç kayboldunuz mu?
Ayşe Kulin’in yeni romanı Dönüş, bir genç kadının, duygularının sarmalında önce kaybolmasının, duygularının sarmalında önce kaybolmasının, sonra kendini bulmasının hikâyesi...
“Kayboldum! Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak akarken karşıma aniden üçe ayrılan bir çatal çıktı. Toprak yollar doğuya, batıya ve güneye doğru uzanıyordu. Civarda ne bir tabela vardı ne bir işaret, ne de gidip adres sorabileceğim ev veya insan! ... tümünü göster
“Kayboldum! Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak akarken karşıma aniden üçe ayrılan bir çatal çıktı. Toprak yollar doğuya, batıya ve güneye doğru uzanıyordu. Civarda ne bir tabela vardı ne bir işaret, ne de gidip adres sorabileceğim ev veya insan! Bir köpek bile yoktu görünürde. Sadece sonbahar rüzgârının dallarda hışırdayan sesi! Hangi yöne sapmam gerektiğini bilmiyordum, yolların her birini hava kararmadan deneyecek gücüm de kalmamıştı, vaktim de.”
Siz hiç kayboldunuz mu?
Ayşe Kulin’in yeni romanı Dönüş, bir genç kadının, duygularının sarmalında önce kaybolmasının, duygularının sarmalında önce kaybolmasının, sonra kendini bulmasının hikâyesi...
“Kayboldum! Zeytin ağaçlarının arasında kıvrılarak akarken karşıma aniden üçe ayrılan bir çatal çıktı. Toprak yollar doğuya, batıya ve güneye doğru uzanıyordu. Civarda ne bir tabela vardı ne bir işaret, ne de gidip adres sorabileceğim ev veya insan! ... tümünü göster
Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi..
Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve... tümünü göster