Aslında bu kitaba dair kitap gibi notlar düşmek lazım. En azından okumak isteyenler için kendi adıma düşündüklerimi paylaşmak boynumun borcu :)
Öncelikle;
-İlk 100 sayfa hatta 150 sayfa "bitse de gitsek" izlenimi verse de, daha sonralarında "kalmak" için siz çaba sarf edeceksiniz.
- İngilizce bilmeyenler için biraz zorluk var; sevgili çevirmek, ingilizce olarak yazdığı yerleri keşke "çevirmenin notu" şeklinde en azından anlamını yazsaydı da elimden kitabı bırakıpta ne anlama geldiğini anlamaya çalışmak için uğraş vermeseydim ve kitaptan anlıkta olsa uzaklaşmasaydım.
-Bazı yerlerde, tabiri caizse roman iyice entrika içine girdikçe, suratımı ekşitip midem bulanma seviyesine gelsemde "mutlu son" ile bitmesi yüzünüzü gülümsetiyor.
-Son 3 bölümde kitabın bitmesi ile bitmemesi arasında kalabiliyorsunuz.
-Karakterleri çözmek gibi bir şeyiniz yok, hepsi birbirinden istisna ve güzel yaratılmış.
Kısacası buna benzer bir çok not düşebilirim. Ama okumanızı ve kütüphanenizde bu kitabın bulunmasını tavsiye ederim. Kendi adıma kitap bitmeden, 2. kitabını dün aldım. Hemen başlayamayacağım çünkü önce kurguyu sindirmek gerekli :) Ama 2. kitapta yani "Ateşle Oynayan Kız" merak konusu uyandırdır mı; tabi ki. Umarım "Ejderha Dövmeli Kız" ı okuduğum kadar zevkle ve merakla okurum.
Okumak isteyenlere ve şuanda okuyanlara, keyifli okumalar dilerim...
ilk kitap fena değildi, ama seri devamı çok daha hızlı ve güzel gitti. Yazar ölmüş devamı başka biri tarafından yazılacakmış. İnşallah bu kalemin keyfini verir..Kesinlikle tavsiye edeceğim bir seri....
Merakla okuyup bitireceksiniz. Yazarı keşke ölmeseydi de daha çok kitabını okuma şansımız olsaydı...
sürükleyici macera dolu bir kitap. Okurken çok heyecanlandım. Herkese tavsiye ediyorum bu kitabı. Özellikle de polisiye severler için bir hazine..
Olay kurgusu başarılı ve dili akıcı olmakla birlikte olağanüstü bir polisiye denilemez. Olay kendini merak ettiriyor ama gizem unsuru yeterince korunamamış. Bunda kahve suyu koyma tiryakisi karakterlerinin ruhsuzluğunun da etkisi var. En olmadık gelişmeye bile öyle soğuk tepki veriyorlar ki okuyucu da şaşıramıyor. Ayrıca birbirine bağlanan bu karakterler ve onların yaşam detayları Çehov'un "duvarda silah asılıysa piyesin sonunda patlar" sözünü akla getiriyor. Yani bu karakterin hayatından böyle bir detay verildiyse bunun ana hikayedeki sırrın ayrıntılarıyla bir benzerliği olmalı fikrini sürekli besliyor.
Kitabın en büyük artısı temposu. Okuyucunun olaydan kopmasına fırsat verilmemiş. Betimlemenin azlığına rağmen İsveç'in soğukluğunu da hissettirebiliyor. Kitabın bana kalırsa en önemli noktası ise başkarakterin ve hemen hemen kitaptaki tüm kadın karakterlerin yaşadıklarının da alt yapısını hazırlayan 1. kısım açılışındaki tespit.
"İsveç'te kadınların yüzde 18'i hayatında bir kez bir erkek tarafından tehdit edilmiştir."
Bu hem vakayı hem de Salander karakterini anlamamızı sağlayacak acılıkta bir cümle aslında. Serinin ses getirmesindeki bir sebep de gittikçe çaresiz hale gelen bu sorun ve karakterlerin bununla baş etme yöntemlerinin farklılığı olabilir.
Prison Break'i izlerken hissediğiniz heyecanı bu kitabı okurken de hissediyorsunuz.
Lisbeth Salander karakterini kendime çok yakın bulduğumdan okumaya başlamıştım çok iyi bir kitap
Millenium Trigology son kitabı . SL büyük başarısına kadeh kaldıramadı ve vasiyeti yerine getirilmedi,çok arzuladığı adalet yerini bulmadı. hayat işte...
okuduğun en güzel seri... bir solukta okudum ilk başlarda biraz sıkıcı ama sonrası muhteşem
mutlaka okunmalı 3 seriyi de okuyup filmlerinide izledim çok ama çok beğendiğim kitap
Okuyalı uzun zaman oldu ama polisiye tabanlı gizemli sürükleyici bir kitaptı en kısa sürede bitirdiğim kitaptır.