Başlangıcı sıkıcı olmakla birlikte Hasan Sabbah ve sahte cennetini etkileyici bir şekilde anlatmış.
Edebi açıdan ortanın üzerinde ancak konu başlı başına ilgi çekici olduğu için tavsiye ederim.
Üzerinden yıllar geçse de bütün detayları ile anımsayabildiğim sayılı kitaplardan.. Sabbah'ın zekası ve azmi önünde şapka çıkarılacak cinsten...
Hem bir an önce sonunu görme isteğiyle hem de okudukça çoğalsın arzusuyla okunulan bir kitap. Kitabı okuma sürecinde elinizde kitap yokken bile okuduğunuz şeyler aklınızdan bir bir geçiyor, kalanına dair kurgular hayal edebiliyorsunuz. Başlarken sayfa sayısı çok gibi gelse de kitap bittiğinde yetinmek biraz zor oluyor.
muhteşem akıcı ve etkileyici bir kitap olduğunu söylemek lazım. okurken hep aklımdan ileride cok buyuk bir bütçeyle filmi çekilse ne başarılı olur diye düşündüm. yüzüklerin efendisi ve ya game of thrones formatında bir dizi bile çıkabilir buradaki öykülerden. edebi ve felsefi yönünü cok beğendim ancak keşke bahçelerle ilgili daha uzun ve ayrıntılı bolumler olsaymış.
Kitap anlaşılır bir dille yazılmış oldukça sürükleyici bir roman. Aynı zamanda yazar işin içine yunan ve İslam felsefesini de katarak adeta Dünyanın ilk teröristi olan Hasan Sabbah ın aklından o anda neler geçtiği gözler önüne koyuyor. Ve mantığının son derece kusursuz oluşunu gözler önüne seriyor. Kitap öylesine inandırıcı bir dili var ki kendinizi o anda o olayları yaşıyormuş hissine tekrar tekrar kapılıyor,aklınızdaki soru işaretlerine o anda cevap buluyorsunuz. Öte yandan yer yer mantık çerçevesinde dinsel taşlamalarda insanı dinlerin nasıl var olduğu konusunda fikir sahibi yapıyor. Oldukça eski olan kitabı yazar dokuz ayda bitirebilmiş ve çokta iyi yapmış.
Hikaye ilginç olsa da kurgusu çok hoşuma gitmedi. Bazı olaylar birbirinden oldukça kopuktu. Çok daha ilginç ve heyecanlı bir kitap olabilirmiş. Kitabın girişindeki olaylar size daha farklı şeyler vaat ederken, sonuna gelmeden öyle olmayacağını görüyorsunuz. Daha derine çekmiyor kitap sizi, hep yüzeyin biraz altından gidiyorsunuz.
Hem gerçek olayları ve hemde gerçek kişilere kurguladığı romanı ile çok güzel bir iş çıkartmış. Algılanan dış dünyanın kişi üzerindeki etkisini harika bir şekilde anlatmış. Sorgulamadan araştırmadan inanmanın ne derece kötü etkiler yarattığını islam dünyasında çok gözlenen bu durumu gözler önüne sermiş.
Fedailerin Kalesi Alamut özetle Karl Marx'ın ünlü "din kitlelerin afyonudur" sözünü en iyi açıklayan kitap..1938 yılında yazılıp bir dönem yasaklanan kitap dünyanın ilk teröristi olan Hasan Sabbah’ ın aklından o anda neler geçtiği ve mantığının son derece kusursuz oluşunu gözler önüne seriyor. İnsanoğlunun nasıl bilinçaltına girilerek hipnotize edildiği ve ardından nasıl itaatkâr bir hale geldikleri gerçekten şaşırtıcı. Bir öğretiye olan inancın insana neler yaptırabileceğini çok iyi anlayabiliyorsunuz. Şöyle ki; fedailere haşhaş içirip kalenin arka tarafında içinde güzel kızların, meyve ağaçlarının bulunduğu bahçede dünyada kısa bir cennet adı altında insanları kandırabiliyor. İlk canlı bomba olayı Hasan Sabbah ile başlar. Kitapta birkaç defa tekrarlanan "hiçbir şey gerçek değildir, her şeye izin verilmiştir." sözü sadece iktidarın elde ettiği bir bilgidir. Bu bilgi iktidarın kalabalıklar üzerinde her türlü manipülasyonu yapmasına ve para şan şöhret gibi her türlü dünyevi zevklerini rahatlıkla yapmasına olanak verir. Kitap ayrıca dinin her zaman iktidar ve güç sahibi olmak isteyenler için bir araç olduğunu anlatır. Kitabın öylesine inandırıcı bir dili var ki kendinizi o anda o olayları yaşıyormuş hissine kapılıyor, aklınızdaki soru işaretlerine o anda cevap buluyorsunuz. Bu nedenle Slovak çevirmen Wladımır Bartol’un tarih kitapları arasında geçen ve 9 yıl süren çalışmalarının sonucunda çıkan bu çalışması boşuna olmamış dedirtiyor insana..
Kitaptan altını çizdiklerim:
- ''Hiçbir şey doğru değildir, herşey mübahtır.''
- “Mükemmelliğe giden yolda kendine ve kardeşlerine güven...”
-“Ya inandığın şeyler gerçek değilse... “
-“Dostun düşmanın olur, düşmanın dostun olur unutmayın
-''Aslında şeylerin kendileri bizi mutlu veya mutsuz kılmazlar, aksine bunu yapan onlardan edindiğimiz izlenimler ve yanlış algılamalardır''
Herkese okuması için tavsiye ettiğim bir kitap. Hassan Sabbah'ı anlatan daha güzel bir Roman yazılmadı.
Hasan sabbah ve haşhaşilerin tarihini araştırmak istiyordum ve bir arkadaşımın önerisi üzerine kitabı alıp okudum. Tek kelime ile muhteşem bir hikayeydi. Kitabı elinize aldıktan sonra bırakmak istemeyeceksiniz. Dini inançları sömürülen insanların nasıl bir ruh haline bürünebileceğinin ibretlik hikayesini okuyacaksınız. Hikayeyi okudukça çoğu zaman günümüz insanını düşünüp tarihin nasıl da tekerrür ettiğini göreceksiniz. Hasan sabah ve onun gibilerin her zaman kullandığı bir söz aslındatüm kitabın özeti sayılabilir: "Hiç bir şey gerçek değil, her şey mübah."
Gerçekten süper ötesi harika bir kitap.
Tarihin tozlu medeniyetini bugün bile değişmeyen kalıcı zihniyetiyle görüyoruz
Kitapta yazar kişisel yoruma yer vermediği için kendinizi hikayenin gerçekliğine kaptırıp, kalede yaşayan biri gibi hissedebilirsiniz. Etkileyici ve sürükleciyi bir başyapıt okumanızı tavsiye ederim. 10/9
Gerçek hayatla bazı ilişkileri bulunan insanlar ve tamamen gerçek hayattan kopup başka bir dünyada yetişmiş bir harem kandırılan insanlar ama sonunda gerçeğin ortaya çıktığı aşırı derece sürükleyici bir kitap .
Okurken hayret ettiğim ve bir çırpıda bitirdiğim bir kitap. Kesinlikle tavsiye ediyorummmm.....
Akıllı adammış Hasan Sabbah; insanların cahilliklerinden yararlanarak cennet bile yapmış kalesine ve göndermiş.... Gerçi cahillik günümüzde de mevcut...
Hala aynı şeylere kanılması ne garip... Teknolojinin ilerlemesi bir şey ifade etmiyor, insan ilerlemediği sürece...
konu itibariyle ilgi çekici anlatımıyla sürükleyici ancak edebi diliyle belki çevirisi belki yazarın tercihi üzerine zayıf bulduğum bir kitap
Kitabi yerden yere vurmak istiyorum .
Fakat bunu yapmak için yeterli gücü kendimde bulamıyorum.
Okuduğuma bin pişmanım.Edebiyat ögretmenim sayesinde elime geçmişti.
Dogrusu öncesinde de bu kitabı okumayı kafama koymuştum.
Ama bir türlü ilerlemedi , gitmedi...
Hasan İbni Sabbah' ın öyküsü aslında. Fedailer bahane. Yazar kendi hayatindan edindigi bilgileri süzgecinden geçirip tarihteki acımasız , yüceltilmeye layık olmadığını düşündüğüm biri üzerinden okuru ile paylaşma yoluna gitmiş.
Okurken saçma sapan fikirlerle beynimin yıkanmaya çalışıldığı düşüncesine sık sık kapılmaktan kendimi alamadım.
Kısacası beğenmedim.
Benim için yorucu oldu, bir an önce bitsin istedim. Semerkant'ı okuduktan sonra merak ettiğim bir romandı, sanırım beklediğimi bulamadım.
Okuduktan sonra "şimdi diğer kitaplardan zevk alamıcam keşke hiç okumasaydım" dedirten efsane kitap.