Gecenin Sonuna Yolculuk

En Son Değerlendirmeler

8 puan

ilk 150-200 sayfası 10 da 10, sonrası 9-8-7...

10 puan

bittiğine üzüldüğüm nadir kitaplardan.

Profil Resmi
10 puan

Son sayfasına her vardığımda, yeniden dönmek üzere ara verdiğim bir kitap bu.

11 yıl, 11 ay
8 puan

Yavaş yavaş sindirilerek okunması gereken bir kitap,hızlı okuyup bitirdiğim için pişmanlık duymuyor değilim. Celine!

9 puan

Önlerine geceyi gündüzü ve yaşamı katmış gidiyordu insanlar. Kendi gürültülerinden hiçbir şey duymuyorlardı. sallamıyorlardı. /.../ Denedim. Değmez

6 puan

Yarısına kadar farklı ve ilgi çekiciydi ama sonra sıktı.

Profil Resmi
8 puan

kitap sanırım çok uzun uğraşlar sonucunda çevirildi. Ne kadar profesyonel çeviri yapılırsa yapılsın çok yerel bir kitap olduğu için dilimize geçtiğinde özü biraz bozulacaktır gibi geliyor bana. Çeviri bence başarılı

Profil Resmi
9 puan

Kitaplığınızda bulunmalı derim...

10 puan

keşke zamanında tanısaymışım seni bardamu....

10 yıl, 10 ay
9 puan

harika. yine de çeviri daha iyi olabilir miydi ne?

8 puan

Şimdilik yolculuğun sonuna geldik, en kısa zamanda tekrar yolda olacağız..

10 puan

koca kitap ölümden bahsediyor. gerçekten ölümden bahsediyor. bardamu'nün raslantısal yaşamının tek nedeni bu; bir gün ölecek olmak.
diyor ki bardamu; "gerçek denen şey bitmek bilmeyen bir can çekişmedir. bu dünyanın tek gerçeği ölümdür. seçim yapmak gerek. ya ölmek ya da yalan söylemek için. ben kendimi öldüremedim asla!"

sessizlik delip geçiyor okuyucunun zihnini. tüm kavramlara ve tüm olgulara ana-avrat küfrediliyor bir nevi. ekliyor; "önlerine geceyi ve gündüzü katmış gidiyorlardı. ve yaşamı. insanlık; kendi gürültüsünden hiçbir şey duymuyordu. sallanıyorlardı. üstelik kent ne kadar büyük ve ne kadar yüksekse o kadar pişkinliğe vuruyorlardı. bir şeyler için çabalamaya değmez. diyorum ya size. değmez. ben denedim. değmedi."

felçli gibi hissediyor okuyucu. ruhu mıhlanıyor hayata. ateşten bir varoluş hissedilirken bardamu hislere tercüman olmaya devam ediyor. "ateş" diyor. " bazen işkence eder bazense ısıtır. bu içinde mi yoksa önünde mi olduğuna göre değişir. hayat gibi."

susuyoruz uzunca bir süre. konuşmaya gerek yok aslında. hafifçe gecenin içine itiliyor okuyucu. "bir şekilde gecenin içine itilenler eninde sonunda bir yere varıyordur her halde. cesur ol ferdinand. her yerden dışarı edile edile mutlaka hepsini, o pisliklerin hepsini birden korkutan o numarayı bulacaksın. ve o da gecenin sonunda olsa gerek. işte zaten onlar da bu yüzden gecenin sonuna gitmeyi göze alamazlar. alamıyorlar" denildiğinde bu şaheserin isminin nereden geldiği anlaşılıyor.

yaşam boyunca aranılan tek şeyin muhteşem bir üzüntü olduğundan bahsederken celine, albert camus'nun o müthiş sözü akla geliyor. "her insanın bir olayı olmalı."
"mutsuzum" diyenler akla geliyor sonra. ve o kişilere haddini bildiriyor bardamu; "mutsuzum demekle iş bitmez. insan ayrıca bunu kendine kanıtlayabilmeli. kendini geri dönüşü olmayan şekilde ikna edebilmelidir."

yine ölüm konusuna geliniyor. her şeyin sonu olan o duruma. bu kez okuyucuyu ters köşeye uçuruyor üstad. diyor ki; "her şeyin sınırına gelinen nokta vardır. bu nokta bazen ölüm değildir!"
her şeyin fazlasıyla ifade edildiği, net bir şekilde öne sürüldüğü şu zaman diliminin insan(cık)larına bir küfür gönderiyor yaklaşık yüz yıl öncesinden; "her şey size fazlasıyla açıklanıyor. sorun bu! anlamaya çalışsanıza biraz. uğraşsanıza. düşünsenize!"

duraganlığın boktanlığından bahsediyor sonra. "aynı yerde durduğu sürece nesneler ve insanlar yozlaşırlar. çürüyüp leş gibi kokmaya başlarlar" diyor.

biribirine acılarını anlatlanlara konuşarak tecavüz ediyor üstad. "insan dediğin şeyin tek amacı; yıllar süren ekşi bir surata, paramparça bir ruha, örselenmiş bir bedene sahip olmaktır" diyor. sırf bu yüzden de doğaya "kaltak" diye bağırıyor.

ölümü evliliğe benzetirken aşk kavramını ortaya koyuyor. "toprak, herkesi kavuşturmaya yarar" diyor, emektar bir çiftçi edasında. "hayat devam ettiği sürece kavuşmak olanaksızdır. sizi oyalayan fazlasıyla renk, çevrenizde hareket eden fazlasıyla insan vardır."

olmayan bir hayatta varoluşu bir hayal olarak görüyor. "dünya çoktan ölmüş" derken amacını belli ediyor. "bizler yalnızca onun üzerindeki kurtçuklarız. o boktan koca cesedinin üzerindeki kurtlar. ha bire onun bağırsaklarını kemirip duruyoruz. hem de yalnızca zehirli yerlerini. biz bir boka yaramayız. doğuştan çürümüşüz biz."

ne söylenebilir ki bu cümlelerden sonra? hiçbir şey. bir şeyleri sonuca bağlamanın derdinde olanların sessizliğini kırıyor; "gerçek gençlik sevmektir." diyor. "herkesi ayırım gözetmeksizin sevmek."
medeniyet saplantısını kafaya takanlara da deli diyor üstad. mutsuz olduğunu söyleyenlere inanmamamızı tembihlerken şu öneriyi sunuyor; "hele bir sorun, hala uyuyabiliyorlar mı? yanıt evetse, her şey yolunda demektir. karşınızdaki koca bir yalancıdır."

gitmekten bahsederken o büyük insan, o kadar kararlıdır ki bu kararlılığı iç acıtır; "gidiyorum! giderken gözümün tekini düşürsem, dönüp almam."

"insan yaşamda yükselmez. alçalır" dediği an üstad, üryan kalıyor tüm insanlık. çırılçıplak.

beni çırılçıplak bırakan bir şaheser. beni yaşadığım sürece alçaltan.

10 puan

Bu kitabı okuyanlar kendilerini şanslı görmeli. Söyleyecek çok şey var ama kitaptan sonra insan bir şeyler yazmaya utanıyor.

6 puan

Oldukça zor alışmam bu tip kitaplara olumlu olan hiç bir şey yok kitapdan anlatılanlar feci halde insana işliyor.

9 puan

okuduğum en iyi kitaplardan biriydi..

10 puan

Fransızların Tutunamayanlar'ı demek yanlış olmaz sanırım.

9 puan

Sıradışı anlatım, sıradışı düşünce sistemi... Kitabı tarif edecek zihin dağarcığım oluşmadı henüz... Çevirmen Yiğit Bener sonsözde hislerime tercüman olmuş. Kitaba katılan çevirmen yorumlarından genelde hoşlanmam ama bu sefer yalnız olmadığımı hissetmek iyi geldi :)

10 puan

Bardamu, Robinson ve diğerleri keyifli bir okuma ve müthiş bir çeviri. Yiğit Bener'in ellerine sağlık.

10 puan

GECENİN SONUNA YOLCULUK
GECENİN SONUNA YOLCULUK
Yazar: Louis Ferdinand Celine

‘’ Gecenin içine itile itile, insan eninde sonunda bir yerlere varıyordur herhalde, diyordum kendi kendime. Teselliydi bu. Cesur ol, Ferdinand, diye yeniliyordum kendi kendime, kendime destek çıkmak için, her yerden kapı dışarı edile edile, mutlaka hepsini, o pisliklerin topunu birden o kadar korkutan o numarayı bulacaksın ve o da gecenin sonunda olsa gerek. İşte zaten onlar da bu yüzden gecenin sonuna gitmezler! ‘’ Yazar: Louis Ferdinand Celine ya da kahramanımız Bardamu’nun bu cümlesiyle başlamak istedim çünkü beklide en önemli olan şey yaşadığımız nefes aldığımız süre boyunca ne istiyorsak onu yapabilmek ve Gecenin Sonuna Yolculukta kendimiz olabilmek; acele etmeli, kendi ölümünü ıskalamamalı diyen Bardamu etrafında ki insanlar hayatın bir sahnesinden başka bir sahnesine sürüklenirler kendileri için yazılan senaryoda rollerini beklide anlayamazlar ve kendi kaderlerine boyun eğip ufacık şeylerle mutlu olurlar yaşam insanlara kırıntılarla yaşamayı öğretir ve yaşamın kıyısından geçip giderler ve buna bile inanmazlar..Bazen kitabın ortasından bakmak gerekir diye düşünürüm ben Gecenin Sonuna Yolculuk Kitabı Birinci dünya savaşı, Afrika, Amerika ve tekrar Fransa’ya geri dönen Bardamu; beş altı yıllık tıp eğitimini tamamlar ama derki: benim müşterilerime gelinde, onlar bencildirler, yoksuldur çirkin emeklilik projelerinin içine sıkışmış maddiyatçı kişilerdi. Rancy’den ayrıldıktan sonra, cebinde bir tıp diploması sırtında sadece bir yağmurluğu vardır kahramanımızın çünkü Berdamu için hayat gözetmeni sıkıntı olan bir sınıfa benzer ve her saniyesi ensemizdedir. Bardamu bizimle olan yolculuğuna katıldığı birinci dünya savaşı ile başlar ve kahraman olmak için hiçbir neden görmez ve hiçbir şey düşünmez sadece ölmemeyi düşünür yaşadığı her günü kar hanesine atılmış bir çentik ve tek değerli şey yaşamdır gözünde madalya ya da yaralanmayı umursamaz özgürdür artık bu savaşta. Korkularıda devam eder öldürülmekten korktuğu kadar da aynı zamanda barışta açlıktan ölmekten korkar Ölmek bile başlıbaşına bir iştir. Bardamu’nun gözünde. Özgürdür artık ve Porduriere şirketi ile Afrika macerasına yol alır artık Bardamu ancak geceler gecer ve artık dayanamaz Afrika’nın yakıcı kokusuna burnuna çöküştür artık ölü toprak kokusu artık ayrılma zamanıdır ve Atlas Okyanusunda süren haftalar sonrasında Amerikadadır ama Bardamu için gerçek bitmek bilmeyen bir can çekişmedir seçim yapmak ya ölmek ya yalan söylemek ve asla kendini öldürmez. Hayat basit anlamlar iç içe geçmiş mutluluk beklide merkezimize eşit uzaklıktadır. Bardamu geceyi gündüzü önüne katmış insan topluluğunu görür Amerika da kent büyük umutsuzluklarla ve pişkinliklerle doludur denedim ve değmez der. Bardamu Fransa döner haftalarca aylarca Clichy meydanında dolaşır akademik eğitimini tamamlayıp doktor olur. Bardamu sefaletle mücadele etmeye devam eder. Fransızlar ne almayı bilirler ne vermeyi parayı ihtiyacın var mı önemsizdir. Felaketler sıralanmaya görsün yapayalnız kalırsın hayatta. Yaşamda varoluş nedeni gecenin içinde tek başına yapılan yolculuğun son bulan bir ışığı…

Gecenin Sonuna Yolculuk Louis Ferdinand Celine tarafından 1910-1930 yılları arasındaki zamanı yazdığı Fransız Milli Kütüphanesi Tarafından elyazmalarının satın alındığı ve sahip çıkıldığı bir eserdir. Herkesin kütüphanesinde olması gerekir bana göre ve ben kendi adıma birkaç defa daha okuyabileceğim bir eserdir...

8 puan

Öncelikle Yiğit Bener’i çevirisinden ötürü tebrik etmek gerek ki bu kadar hak edilmiş bir ödül azdır sanıyorum. Yazım diliyle edebiyat tarihini değiştirmiş bir eserin argosunu ve kelime oyunlarını akışı bozmadan, kültür farkına rağmen anlaşılabilir şekilde çevirmek gerçekten büyük ustalık.

Günlük sokak dili ve yoğun argo kullanımıyla hem yazım dilinde hem de tam bir tutunamayan örneği olan anti-kahramanıyla edebiyat tarihinde çığır açmış bir eser. Öyle ki yeraltı edebiyatı türünü bu kitaba borçluyuz. Yarı otobiyografik olmasının da etkisiyle bu uzun yolculuğun süslemeden uzak yalın gerçekçiliği insanı çarpıyor. Kitapta kendi döneminde ortalığı karıştırmasını haklı çıkartacak kadar yoğun bir manifesto var. Kendi ulusundan tüm dünyaya kadar, savaştan siyasi yönetimlere kadar, hatta fakirinden zenginine kadar eleştirilmedik hiçbir şey yok gibi. Üstelik Céline, bu müthiş tespitler ve eleştiri sağanağını hiç sakınmadığı şenlikli diliyle yapıyor. Aslında hem akıcı hem zor bir kitap. Öyle isabetli gözlemler ve haklı tespitler var ki Bardamu karakterinin aforizmalarından ayrı bir kitap çıkar.
“Sonuçta savaş dediğiniz şey, anlamadığınız ne varsa odur” S.27
“En uzağa giden kişi tek başına yolculuk edendir.” S.248

geri ileri