Alıştığımız Linda Howard kitaplarından daha farklı bir kitap. Erkek karakterimiz Kara Melek adlı kitaptaki karaktere oldukça benziyor. Ben oldukça beğendim kitabı...
Gözyaşlarımı Sildiğim Gün - Linda Howard
Allahım bu nasıl bir konu böyle..Özellikle iki sahnede ağlamaktan helak oldum..Her şey var bu romanda Macera,Aşk,Gerilim,İhanet, ve bir annenin çocuğu için neler yapabileceği...Puanım 5/5 keşke daha fazla puanı olsa da versem..İşte yazarın böyle romanlarını okumak istiyorum..Bu kitabı her kadın bence okumalı..
Bir kadın olup da bu yürek parçalayıcı hikayeden etkilenmemek mümkün değil .Bir annenin yıllarca dinmeyen göz yaşları..
Romanda bir annenin elinden kopartılarak alınan bebeğini yıllarca araması bu uğurda hayatının parçalanması ..Farkında olmadan büyük bir iuğradığı büyük bir ihanet ile komplonun tam ortasına düşmesi bebeğinin elinden kopartılması..Canı pahasına direnmesi ama kaçırılmasını engelleyememesi.. OLayları tekrar tekrar yaşaması...
Milla hayatına kaldiğı yerden devam edemiyordu. David karısını geri istiyordu ama Milla'nın gözü kimseyi görmüyordu ki...Sonunda yüretemediler ve boşandılar...
David tekrar aşık oldu tekrar yuva kurdu tekrar çocuğu hatta çocukları oldu..Milla bunları seyretti..Özellikle eski kocasının tekrar çocuk sahibi olması canını çok yaktı...Fakat David onu bırakmamıştı o David'i bırakmak zorunda kalmıştı..Justine'den başka hiç bir şeye odaklanamıyordu..
Milla O olaydan sonra kayıp cocukları arama bürosu kurar.Maddi anlamda da David maddi olarak ona yardım eder..Boşandıktan sonra yüklü bir nafaka vermiştir..Bu da Milla'nın daha rahat hareket etmesini sağlar..Ve bunun sayesinde de bir çok aileyi çocuklarına kavuşturur. Bir tek kendi oğlunu bulamaz..Bulmak bir yana tek bir adım ilerleyemez..
Bu durum kocası ile boşanmasına neden olduğu gibi ailesi ile de arasını açar ve kırgınlıklar meydana gelir..
Aradan tam koskoca on yıl geçer..Milla hala daha kayıp çocukları bulmak için kurduğu büroda çalışmaktadır..Yıllarca başka ailelerin çocuklarını ailelere kavuşturmuştur. Bir gün kendi çocuğuna kavuşma hayali ile yaşamaktadır..O an oğlunun ne durumda olduğunu kaç yaşında olduğunu düşünmekten ona kavuşmaktan başka bir şey düşünmememktedir..Yıllarca somut bir haber alabilmenin umudu ile yaşmaktadır...Ve derken yolu James Diaz ile kesişir..Çok karanlık acımasız bir adamdır Diaz bir ödül avcısı gerekirse suclularin cezalarini veren bir nevi infazicıdır da. Bu karanlık adam ile yolları bir karanlık gece de kesişir..Diaz'ın bu olay ile ilgilenmesini sağlamak sandığından kolay olur..Çünkü bu karanlık adam gördüğü andan beri onu istemektedir...Zaman geçtikçe de Milla ve Diaz arasındaki çekim sıra dışı bir hale gelmiştir..David'den sonra çok ciddi bir ilişki yaşamayan Milla David'den sonra etkilendiği erkek Diaz'dır
David ve Diaz taban tabana zırt erkeklerdir..Biri güneş kadar aydınlık iken diğeri ise gece kadar karanlıktır..İşte bu durum bile Milla'nın yaşadığı değişimi göstermektedir...
Diaz karakteri Kara Melek romanindaki Simon karakterini bana anımsatsa da Diaz masum insanları öldürmez. O daha cok sucluları,ıslah olmayacak suçlulara,tecavüzcülere,,hainlere karşı çok acımasızdir. Affetmesi yoktur..Milla'da onu çok etkilemekte onun için yapamayacağı şey yoktur..
Millanın bebegini aramada ona yardımcı olmayi kabul eder birlikte calısmaya başlarlar.
Romanin bazı yerlerinde gözyaşlarimi tutamadim. İster istemez karşılaştırma yapıyorsunuz ve benim başıma bu olay gelseydi ne yapardım diyorsunuz.
Her bakımdan mükemmel bir kitap çevirisinden konusuna kadar mükemmel..Diyebilirim ki O Gecenin Ardından romanından sonra en cok etkilendiğim romanı Gözyaşlarımı Sildiğim Gün oldu... Muhakkak okuyun.Tavsiyemdir.
Bazı kitaplar vardır kelimelerle anlatılmaz...
Mükemmeldi konu olarak, çok beğendim.
harika bir kitaptı... ama son 50 sayfa beni benden aldı... şiddetle tavsiye edeceğim bir kitap :)
Kesinlikle Linda nın en iyilerinden çok etkilendim.Çok ağladım.
Milla karakterine bayıldım.
Annelik duygusunu da çok güzel anlatmış muhteşem!
Linda her sayfada ayrı bir heyecan yaratıp ,insanı soluksuz bir maceraya sürüklüyor...Bir yandan gözleri doldururken diğer yandan içimizdeki güçlü kadını ortaya çıkarıyor.
Taze taze bitirmişken yorum yazayım dedim ama çok zor. Bir yandan bitirmenin hüznü diğer yandan okuduklarımın boğazımda bıraktığı yumru. Benim için bu kitabı yorumlamak bile zor. O kadar mükemmeldi ki.
Kitabın konusunu ilk okuduğumda çok ağır duygularla bezeli bir kitap bulacağımı düşünüp endişe etmiştim. Hele ki sulu göz biriyseniz ve Linda gibi birini bu konuyla okuyorsunuz ağlamamak elde değil ki. Ama hem ağlattı hem güldürdü, duygudan duyguya sürüklendim durdum. Hele son sayfa da bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordum.
Milla’nın yıllar boyu süren mücadelesi oldukça etkiledi. Özellikle son dönem okuduğum bir kitapta çocuğunu istemeyen birine denk gelmiş ve arkasından bunu okumuşken farkı daha iyi anladım. Herkes pes ederken onun ısrarla mücadele etmesi tam damarıma bastı. Yıllar boyu kendi kuyruğunu kovalayıp dursa da mücadele etmeyen, örnek teşkil edecek bir kitap.
Ve Diaz. Yorumlardan Kara Melek’ten Simon’a benzediğini okumuştum. Evet benziyordu. Ama benzediğinden 10 katı farklıydı. O nasıl bir kalemse sadece varlığıyla bile güven veren bir karakter yazmayı ve inandırmayı başarmış Howard. Öyle bir durum ki Diaz olaya dahil olduktan sonra nasıl ilerlediğimi bilemiyorum. Tam bırakıyorum kitabı, aklım orada kalıyor.
Daha ne yazsam bilmiyorum ya. Hele son bölümleri, o fedakarlık. Hala etkisindeyim.
Küçük bir detayda dikkatimi çekti. 1993 yılında başlayan olaylar 2003 yılından devam etti ve 2013 yılında hem de anneler gününün olduğu günlerde kitap çıktı. Bilemiyorum tesadüf mü ama tesadüfse bile çok hoş.
Unutmadan çevirisi de çok güzeldi. Yani her şeyiyle mükemmel bir kitaptı. Daha birkaç gün etkisinden çıkamayacağımı biliyorum ve yazarı sevenlere tavsiye ediyorum.
Alıntı:
Ağlamak istemiyordu. Gözleri öylesine şişmişti ve öylesine acıyordu ki artık bir daha ağlamak istemiyordu. Dün gece içinden kendini okyanusa atmayı geçirdiğini anımsadı. İçindeki acı ve keder o kadar güçlüydü ki, her ne şekilde gelirse gelsin her türlü avuntuya kapısı açıktı. Ama ancak şimdi böyle bir şeyi asla yapamayacağının farkına varıyordu. Teslim olmak onun doğasında yoktu. Öyle olsa, bunca yıldır aynı kararlılıkla oğlunun peşinden koşmazdı.
Linda Howrad dan okuduğum ikinci kitap, bu da Bay Mükemmel kadar güzeldi hatta konu olarak daha dokunaklı.
Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okumak istiyorum..
Yine bir linda Howard güzelliği
Çok beğenerek oludum ve sıkıcı tek bi sayfası yk
Kitabın sonuna geldiğimde ise büyük bir hayal kırıklığı yaşadım böle bitemez diye sayfaları çevirip durdum ama maalesef bitmişti ve bni öyle merak içinde bıraktı :))))
Linda Howard // Gözyaşlarımı Sildiğim Gün
Çok çok uzun zamandır Linda kitabı beklememe değdi diye düşündüğüm ve okurken her türlü duyguyu barındıran bir kitap.
Yazarın polisiye - aşk kitaplarına birde dramı eklemesi, Loto dan ikramiye kazanmak gibi geldi bana :))))
Kesinlikle çok ama çok özlemişim.
Milla, David'in Meksika da doktorluk kariyerini tamamlaması için hamile haliyle yanına yerleşir.
Doğumundan iki hafta sonra bebeğiyle çıktığı pazar alışverişinde iki adamın,kucağından bebeğini kaçırmasıyla hikaye başlar ve on yıl sonrasına gider.
Bu on yıl içinde Milla'nın hayatında çok şey değişmiştir. Kendini oğlunu bulmaya adar ve kaçırılma olaylarının aydınlatılması için bir arama kurtarma derneği kurar.
Her kayıp ve kaçırılma olayında başarılı olsa da bir tek kendi bebeğini bulamamıştır.
Bu konuda ilerleme kaydettiği en önemli bilgi. Diaz adında birinin bu işte parmağı olduğudur.
Bir gölge gibi yaşayan, herkesin korktuğu,infazlarda acımasızlığı ile tanınan ve istemediği sürece ortaya çıkmayan bu adam kimdir ve Milla'nın beneğini gercekten o mu kaçırmıştır....???????
Tüm sorular kitabın içinde ve her bir sorunun cevabını okurken keyif duyacağınıza eminim...
Ahh unutmadan Diaz James şuana kadar okuduğumuz en soğuk, en duvar ve en korkutucu bakışlara sahip tek karakter olabilir ;)))
Mutlaka tavsiyemdir...
Serpil....
Kitabın konusunu yazmak istemiyorum. Konusu değişik,etkileyici ve sonu kesinlikle beklenildiği gibi değil. Ben kitapla ilgili duygularımı yazmak istiyorum...
Kitap biteli iki gün oluyor neredeyse ve ben hala bir tuhafım içimde yara bırakan kitaplardan biri oldu Gözyaşlarımı Sildiğim Gün. Bir çok olayda tarafsız okumam yada mantıklı yaklaşmam mümkün olmadı çünkü bende bir anneyim ve en büyük korkularımdan birini okudum ve bu hiç kolay olmadı.
David'e çok kızdım başlarda düşse de kalkmalıydı oda savaşmalıydı diye. David benim en büyük hayal kırıklığım oldu kitapta.
Diaz gece gibi karanlık adam hatta buna ilaveten buz gibi de soğuk. Kara Melekte ki Simon'a benziyordu biraz. Ve Diaz çoğu zaman odun,uyuz,gıcık gibi iadeler kullandım onun için ama Milla'nın en zor zamanında belkide gerçekten evladını kaybettiği anlarda ona destek oluşu kendini affettirdi..
Milla Kitapta bebeğine olan sevgisi o kadar güzel ifade edilmişti ki malum sayfaya gelene kadar kalbim kaç kere çarptı kaç kere attım elimden başka kitap aldım hatırlamıyorum..... Milla ah Milla beni ağlattı kendimi zayıf ve güçsüz hissetmeme sebep oldu ve nihayetinde kitabın sonuna yaklaşırken kendimi bencil hissettim .
Son olarak konusu değişik ,kurgusu muhteşem ama sürekli ağlatan bir kitap değil eh yazarı malum iyi ki okumuşum.....sizde mutlaka okuyun .
Milla'nın yerinde olsam ne yapardım diye kendime soruyorum.Çok zor bir karar.Gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız bir kitap.
Milla'nın sosyal bilimler diplomasını aldıktan sonra üniversite hocası olma hayalleri varken asistanı olduğu tarih profesörünün oğlu David ile tanışır ve aşık olur. David IQ'su bir dehanın bile üstünde yirmi beş yaşında bir doktortur. Milla yirmi bir yaşında iken evlenirler. David'in bir yıllık ücretsiz hizmet görevi için Meksika'ya giderler ve Milla orada oğlu Justin'i doğurur. Her şey yolunda iken Milla oğlu ile pazara gittiğinde iki adam gelip onu yaralar ve oğlunu kaçırır.
On yıl geçer. Milla klinikte bir böbreğini kaybetmiş bir şekilde uyandığı günden beri oğlunu bulma amacı ile yaşamıştır. Kaybolmuş,çalınmış çocukları,insanları bulmayı kendine iş edinmiş ve Kayıp Aranıyor derneğini kurmuştur. Gözü David'i görmez olunca evlilikleri bitmiş David ise yeniden evlenmiştir. David ona bir ev ve Milla'nın kabul ettiği kadar nafaka ödemiştir. Aralarında ki aşk oğulları ile birlikte yok olsa da Milla onu sevmiş ve hala sevdiğinden kendisi ve oğlu olmadan yeni bir hayat kurması canını acıtmıştır. David'in önce bir kızı sonra da oğlu olmuştur. Bu haber ise onu daha çok üzmüştür.
Oğlunu bulmak için çıktığı yolda kardeşleri bile vazgeçmesini hayatına kaldığı yerden devam etmesini söylese de o vazgeçmemiştir. Kendisi mutlu sona ulaşamasa da başkalarının ulaşmasını sağlamıştır.
Oğlunu kaçıran ve tek gözünden olmasını sağladığı adamın izini bulur ve tam karşısına çıkacakken bir adam onu bayıltır. Aslında hayatını kurtarır. O adam ise bu konuda bir bilgisinin olabileceği söylenen ve peşinde olduğu Diaz'dır.
Diaz bir tetikçidir. Ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar peşinde olduğunu bulur iyi bir gözlemci ve iz sürücüdür. Özel şahıslar,şirketler,hükümetler için bile çalışmıştır. Çok fazla ilişkisi olmasa da uzun zamandır ilgisini çeken bir kadın olmamıştır. Tabi Milla'a kadar. Onu ister ve Milla onundur.
Diaz büyük suçlar işleyip ceza almayanları öldürür.Şimdi ise organ kaçakçılarının peşindedir. Milla ise onu oğlunu kaçıran tek gözlü adam Pavon'u bulmak için ikna eder. İkili birlikte araştırmaya girişir bu maceraya duygularda eklenince kitap hemen biter.
Kitap çok duygusal başladı. Bir annenin çocuğuna kavuşmak için çektikleri,yaptıkları,yapabilecekleri o kadar iyi yansıtılmıştı ki o anneye hayran olmamak elde değil. Milla'nın oğlunu bulma hayalini,umudunu hiç kaybetmemesi,on yıl boyunca oğlunun seveceğini düşündüğü oyuncakları alması,onun bir şeylere başladığını hayal etmesi çok duygulandırdı.
Aşkları biraz geç başladı. Diaz ise sert,soğuk bir tip gibi anlatılsa da bunu hissedemedim.Ama Milla'a olan desteği çok iyiydi. David ile Milla'nın ise gerçeklerin ortaya çıktıktan sonra ki o ilk halleri çok etkileyiciydi. Milla'nın verdiği o zor karar ise hayran bıraktı.
Son ise dokuz yıllık evli iki kız ve bir erkek çocuk sahibi ikili ve umduğum gibi bir son ile bitti.
Aşk,macera,polisiye var ve bir de buna ihanet, duygusallık eklenince beğenmemek elde değil.
Harika, her zaman en beğendiğim kitaplardan biri olarak kalacak. Gerçi diyalog yerine anlatımın fazla olmasından dolayı ara ara sızlandım ama okumaya değerdi ve kopmak mümkün değildi. İki yerde ise, hıçkıra hıçkıra ağladım.
Mutlaka okuyun... :)