İtiraf etmeliyim ki bu kitabın daha başlarındayken hayal kırıklığı ile sonuçlanacak bir kitap okuyacağımı düşünmüştüm. Kitabın ilk başlarında neden bu kitabı aldım diye hayıflanmıştım. Ama sayfalar ilerledikçe kitabı çok sevmeye başladığımı hissettim. Yazarın dili çok yalın. İnsanı sıkmayan bir anlatımı var. Romandaki karakterlerle birlikte adeta yaşıyorsun gibi bir o kadar gerçekçi ve samimi bir anlatımı var.
Romanda, asıl karakterlerin yanında olaylarla iç içe olan zengin bir yan karakter kadrosu var. Aslında onlara yan karakter demek tam doğru olmayabilir. Hepsi de hayatın içinden romana dahil olmuş gibi. Eğrisiyle, doğrusuyla, hatalarıyla ben karakterleri anlayabildim. Hepsini çok sevdim. Tek sevemediğim karakter Nurcan'ın kocasıydı. Aysel'in deyimiyle "hödük" kocası. Adamı anlayabilmek istedim. 'Onun da vardır bir iyi tarafı. Bir düşüneyim bulurum' dedim. Ama yoktu. Ya da ben bulamadım.
Roman basit bir aşk öyküsü değildir. Hayattın kendisi olan aşk, dostluk, arkadaşlık, güven, sevgi, doğruluk, dürüstlük, anne-baba ilişkileri, komşuluk ilişkileri, çocuk sevgisi, insan sevgisi ve daha neler neler. Cinsel tercihlerimiz, dinimiz, ırkımız, dilimiz. Kısacası hayatta ne varsa kaleme alınmış.
Okurken sizi gülümsetecek, içinizi ısıtacak bir kitap okumak istediğinizde "Güneş Çavması" iyi bir seçim olacaktır.
Günlük olaylar etrafında döndüğü ve de sadece günlük konuşmalardan oluştuğu için çok sıkıldım okurken. Bu kitaba yapılan yorumlar çok olumlu yöndeydi. Herhalde ben bir şey kaçırdım.