İnsanı insana anlatan, her sayfasında kendinizden ve ya çevrenizden parçalar bulabileceğiniz bol bol Freudien teorilerle karşılacaşacağınız güzel bir kitap. Tabi insanın karanlık yönlerine de sık sık değinilmiş.
psikoloji ve danışmanlık hakkında ana hatlar çizmek istemiş Engin Geçtan. davranış ve tutumları yüzeysel olarak ele almış, nedenleri ve nasılları konusunda bir inceleme sunmamış.
esasında çok güzel bir kitap. bana şimdilik ağır geldi. ilerde tekrar elime alacağım.
Daha bu yıl tanıştım yazarıyla.. Niye bu kadar geç kalmışım; bu da ayrıca düşündürür okuduğumdan beri.. Farkettiğim kadarıyla Engin Hocadan istifade edip ondan hiç bahsetmeyenler var ve onları teşhis etmek de ilginç geliyor..
tuhaf bir his; öfke, üzüntü ve farkındalığiın verdiği hayret karışımı...
Okurlarını aptal yerine koyanlar aldıkları görünmez not ve acı gerçekle illa ki yüzleşecek...
Elbette okunması tavsiye edilir..
İlk insandan günümüze kadar ki evrimsel süreçte, insanı içeren ve insanın içerdiği yalnızlık,kaygı,öfke,saldırganlık vb çeşitli konuların incelenmesi, örneklerle basit bir dille iletilmesi bakımından eşşiz bir kitap. Kitaptaki konular içselleştirilir ve anlaşılırsa etrafımızdaki insanlara daha bir anlamlı bakmak kaçınılmaz olur.
''Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.''
insanı,hissettiklerini,çocukluğunda yaşadıklarının erişkinliğinde nasıl sonuçlar çıkardığını kısaca bizi ,ruhumuzu ve kıskançlık,yalnızlık,korkularımız gibi özelliklerimizin nerelerden geldiğini ve nasıl oluştuğunu harika bir biçimde anlatan psikoloji kitabıdır Dili sade anlaşılır kesinlikle sıkıcı değil ,çok ama çok şey kattı bana yaşadığım duyguların kaynağına inmemi sağladı ve kendimi daha iyi anlamlandırmamı.Herkesin alıp okuması gereken bir kitap ,bizi bize anlatan öğreten en iyi kitap
Kendimizi,çevremizi,toplumumuzu anlatan , hayattan güzel çıkarımlar yapmış bir fikir topluluğu kitabı.
etrafınızdaki insanları tanimak ve olayları tahlil etmek istiyorsanız mutlaka okuyun.özellikle narsisit insanlar bolumunden çok etkilendim.tavsiye ederim
Biraz yüzeysel kalmış, daha çok derleme havasında. Zaten psikoloji alanında isim yapmış kişilerden esinlendiğini kendi de belirtiyor.Bazı kısımlarda cinsiyetçi söylemler var, çok keskin değil ama var.
"Sahip olma eğilimi insan doğasının kalıtsal bir parçasıdır, ama insan sahip olduğu şeylerle 'birlikte yaşayarak' bunu bir sürece dönüştürebilir. Oysa bazı insanlar sahip oldukları şeylerle ya da diğer insanlarla birlikte yaşayacakları yerde onları seyrederler. Kiminin evinde yıllardır kullanılmayan ve vitrinde saklanan fincan ya da tabak takımları bulunur, kimiyse beraberliklerinde diğer insanları yalnızca izler, katılmaz ve katmaz.
Dünyada iki tür insan vardır; yaşayan ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler."
Bu ve bunun gibi pek çok yeri not alsam da epey 'teknik' bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Öyle keyif kitabı değil, odak istiyor. Daha iç dünyaya ilişkin, derince düşündüren bir şeyler bekleyenlere didaktik kalmış. İlgilisi için güzel bir kaynak.
Bir zamanların furyasıyla Cem Yılmaz’ın çok güzel ifade ettiği gibi “mutluluk içimizde, dünya barışı içimizde, KDV? İçinde içinde” tarzı kitaplar yüzünden kişisel gelişim eserlerinden kaçar olmuştum. Fakat İnsan Olmak ve Engin Geçtan’ın da kaynak olarak kullanıp kitabın birçok yerinde atıfta bulunduğu Erich Fromm’un Sevme Sanatı isimli eseri, son zamanlarda okuduklarım arasında türünün en iyi örneklerinden.
Kitap mucizevi bir aydınlatma yaşatmıyor. Tam aksine ciddi derecede farkındalık yaratan bir çalışma. Başta kendi davranışlarımız ve tepkilerimiz olmak üzere çevremizdeki insanların davranışlarıyla ilgili müthiş isabetli tespitler yer alıyor. En önemlisi de bunları meydana getiren koşullarla gerisinde yatan sebeplere de değinmesi. Daha da derinleştirilebilir olmakla birlikte akıcı dille ve günlük yaşamdan örneklerle anlatılması kitabın anlaşılırlığı açısından büyük artı.
S-41. Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.
S-77. Kişiliğin bireyleşebilmesi için, insanın kendisine ilişkin gerçekleri olabildiğince bilinçlendirebilmesi gerekir.
S-82. Güçlülük, yürekli olmayı gerektirir. Yüreklilikse insanın kendi gerçekleriyle yüzleşebilmesini içerir.
S-94. Bir insanın kaygılarından kurtulabilmesi için tek yol, kendi varoluş sorumluluğunu üstlenebilmesidir.
S-96. İnsanın kendi sorumluluğunu üstlenmesi, bir başka insanın sorumluluğunu üstlenmesinden çok daha güçtür.
S-103. Yapıcı ve yaratıcı düşünce yeni yaşantılara açılmanın hazırlığıdır. Eleştirici düşünce ise geçmişte yapılmış hataları yinelememeyi sağlar.
S-159. Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.
Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu, insanın kendi sorumluluğunu, bir başka deyişle, hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdü. Özgür insan daha az korkar, onun için sevebilir!
Engin Geçtan benim tez sürecimde dahi kaynakça olarak gösterdiğim yazarlardandır. Kitabın adı veya kapağı kişisel gelişim imajı da çizse bana göre muhteşem bir kitaptır. Çocuk gelişimi okurken 'keşke daha önce okusaydım' dediğim Freudyen temelli analizlerine hayran kaldığım kitabı sadece psikiyatr veya çocuk gelişimciler değil her anne baba da okumalı diye düşünüyorum. Kesinlikle diğer kitaplarını da almalıyım.
Uzun süredir okunmak üzere kitaplığımda bekleyen ve okuduktan sonra da neden bu zamana kadar okumadığıma hayıflandığım bir kitap oldu
"İnsan Olmak". Nereden böyle bir izlenim edindim bilemiyorum ama kitabın son birkaç yıl içinde yazılan yeni bir çalışma olduğu fikrine sahiptim. Okuduğum kitabın önsözünde "yirmi altıncı baskıya önsöz" ifadesini ve kitabın içeriğinde 1983'ten beri basılmakta olduğunu görünce, yazar Engin Geçtan'ın kendi alanında yazmış olduğu bir başucu eseri ile tanıştığımı anladım.
Ancak şunu özellikle ifade etmeliyim ki bu kitabı bir başucu eseri yapan uzun yıllardır basılmakta veya yirminin üzerinde baskı yapılmış olmasından ziyade; 180 sayfa gibi küçük denebilecek bir hacim içerisinde zengin bir içeriğin bulunması ve ortalama bir okurun rahatlıkla okuyup anlayabileceği bir yazım ile yazılmış olması.
Okurken kendim başta olmak üzere, yaşayan-merhum, yakın-uzak tüm tanıdıklarıma dair karakteristik özelliklerin muhtemel kökenleri hakkında yeni farkındalıklarım oluştu. Hatta kendi hakkımda bir arkadaşım söylese muhtemelen tepki göstereceğim davranışlarım ve olası sebepleri tüm yalınlığı ile karşıma dikildi. Dolayısıyla, Franz Kafka'nın "Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa niye okumaya zahmet edelim ki?" aforizmasının vücut bulduğu bir okuma oldu. Böyle hissettiren arkadaşları ve kitapları hazmetmek her zaman kolay olmasa da, öz farkındalığa ulaşmak açısından gerçekten önemli bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Her okuyucunun bir şekilde kendinden bir şeyler bulabileceği bir çalışma...
Kitap genelinde şu konular ön planda ele alınmış:
- Yalnızlık, kaygı ve öfke halleri, emareleri,
- Yapışık ilişki, teğet ilişki gibi kavramlar,
- Birey ve toplum etkileşimi,
- Sağlıklı-sağlıksız, geleneksel-çağdaş toplum özellikleri,
- Sevgi, yaşam, mutluluk,mutsuzluk kavramlarının karşılaştırmalı analizi ve tanımlamaları,
- Kendini gerçekleştirme,
- İlişkilerin (eşler, ebeveyn-çocuk, birey-toplum ve arkadaşlar arası, vb.) duygusal, psikoljik ve duyusal boyutları,
- Çocuk eğitimi,
- Yetişkinlik ve yaşlılık süreçleri,
- Öfkeli, narsist, nevrotik kişilik özellikleri,
- İnsanların içindeki iyi ve kötünün, yapıcı ve yıkıcı eğilimlerin hangi koşullarda ve nasıl ortaya çıktığı,
- Sigmund Freud, Alfred Adler, Carl Gustav Jung, Erich Fromm başta olmak üzere yazarın düşünsel ve akademik hayatında izleri bulunan isimler ve bunların eleştirel düşünce ışığında karşılaştırılması
Üşengeçlik ile bireysel sorumluluk alma, zaman yönetimi ve eyleme geçme motivasyonları arasında şimdiye kadar pek düşünmediğim (belki de "Oblomov"u hala okumadığım için) ilginç bağlantılar olduğunu da gene bu okuma sayesinde öğrenmiş oldum.
Eser hakkındaki eleştirim şunlar olacak:
(1) Yazar her ne kadar bu kitabın asıl yazılma sebebinin gizemli bir misafirin yazarı ziyareti ile doğrudan ilişkili olduğunu, akademik maksatlar doğrultusunda daha önce yazmış olduğu kitapların aksine bu çalışmayı umumun kullanımına sunmak amacıyla ortaya koyduğunu ve bu nedenle ilk basıldığı günden itibaren kelimesine bile dokunulmadan eserin ilk haliyle günümüze kadar basıla geldiğini ifade ediyor olsa da; kitaba konu olan içeriğe dair yeni kabullerin, yeni çalışmaların, yeni yaklaşımların söz konusu olabileceği düşüncesinden yola çıkarak, kitap içeriğinde eklemeler veya değişiklikler yapılmasının, varsayımları destekleyecek bilimsel örneklere ve verilere yer verilmesinin mümkün ve hatta gerekli olabileceğini değerlendiriyorum. Zira, bireyin tüm karakteristik özelliklerini miras yoluyla edindiği açıklaması -35 yıl öncesinin aksine- bugün için salt kendi başına yeterli olmasa gerek. Gerçi, son bölümde yazarın kendi mesleki gelişim sürecine bir şekilde etki etmiş olan isimler ve ortaya koydukları görüşler genel olarak ele alınmış ama kitap içeriğinin her bir başlığı altında o konuya spesifik çalışma ve referans bilgiler mevcut değil.
(2) Okumayı kolaylaştırıcı imla işaretlerinin, yazı karakterlerinin kullanılması, vb. açısından kitabın editoryal yönden revize edilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. Mevcut görünüm böyle değerli bir çalışmaya yakışmıyor.
Son tahlilde, bireyin kendisini, iç dünyasını ve çevresini anlamlandırması ve tanımlayabilmesi adına önemli farkındalıklar ve kazanımlar edinmesini sağlama potansiyeline sahip, değerli bir çalışma. Bir kere okunup da bir daha kapağını açmamak üzere rafa kaldırılacak bir kitap kesinlikle değil.
Konunun uzmanı olmasam da psikiyatri ve/veya psikoterapi ile ilgilenenler için ideal bir başlangıç kitabı olduğunu ifade edebilirim. Her ne kadar yazar, kitabın ilk baskısından bu yana noktası, virgülüne dokunmadan aynı şekilde basılması fikrini benimsemiş olsa da, sanırım artık bu yaklaşımını değiştirmesi, kendini ve çevresini tanıma adına arayış içinde bulunan "insanlara" "insan olma"nın sırlarına daha fazla vakıf olmaları adına belki de yeni kapılar açabilir. Kendini güncellemesinin veya çoklu disiplinli yaklaşımlarla ortaya konmuş yeni çalışmaların ortaya konmasının, -alanla ilgili mevcut kazanımların daha öteye taşınması adına- değerli katkılar sağlayacağını değerlendiriyorum.