Sen senelerce bekle, sonra kitap bir çırpıda bitsin olacak şey mi :( Tee Temmuz 2012 de Aşkın Ateşi'ni okuduğumdan beri muzip, sempatik ve bir o kadar da karizmatik Stephan Ramsey'in aşık olacağı anı bekliyordum. Arkadaşları bir bir aşık oldukça onlara takılan o adamın kendi aşkını okumak istiyor ve bu sefer o alaycı adamın arkadaşlarının diline düşeceği anları okumayı hayal ediyordum :)
Ve Kalbin Ateşi işte benim o hayallerimi gerçekleştiren kitap oldu :) Bir kere serinin en tutkulu kitabıydı ve Stephen'dan da ancak böylesi beklenirdi. Davina gibi bir cadı ile karşılaştığında kaderi çizildi ama adam öyle bir adam ki cadıyı bile çekiciliğiyle yola getirip, değiştiyor. Tabi kendi yola gelişini okuması ayrı bir tat veriyor.
Kitap boyunca Stephen'in zeki çıkarımları, akıllı cevapları, alaycılığı ve gülümsedikçe ortaya çıkan gamzesiyle eridim bittim :) Tam bir pislikti ama pisliksever yanım ona bu şekilde daha da hayranlık beslememe neden oldu. Zaten ben böyle adamların yola gelişini, pismanlıklarını okumayı tercih ediyorum. Gerci Stephen dört ayak üstüne düştü çünkü bence o biraz daha sürünmeyi hak ediyordu ama yine de sonları çok tatlı, yine tutkulu ve beni kapağı kapatırken gülümsetecek şekilde oldu.
Adrian ve Brendan ile Stephen sahneleri kitaptaki en favori yerlerim ve bu üçlüyü hiç unutmayacağım. Eşleri ve çocukları ile olan anları ise o kadar güzel ki insan gerçek hayatta böyle bir aileye sahip olma hayalleri kuruyor.
Rita Hunter'ın dönemi yansıtışına, kalemine, akıcılığına zaten diyecek söz yok. Yeni kitaplara, bu sefer daha hızlı bir şekilde kavuşmak dileğiyle diyorum :)
Seride en sevdiğim kitap oldu. Tarihi aşk romanlarına kesinlikle enfes bir soluk olan yazarımızı takip etmeyen kalmasın. Aynı seyirde giden yabancı kitaplardan sıkılanlara öneririm.
SONLARA DOĞRU SPOILER İÇERİR!!!!!
Bir seneyi geçen süreden sonra yazar serinin son kitabıyla geri dönüş yaptı ama o nasıl bir dönüş!
Ateş serisinin ilk kitabı Aşkın Ateşi'ni çok sevmiştim; Ruhun Ateşi kitabının kurgusu güzel olmasına rağmen Brendan yüzünden pek ısınamamıştım kitaba. Açıkçası Kalbin Ateşi kitabından beklentim şuydu: Ruhun Ateşi'nden biraz daha iyisi ama Aşkın Ateşi kadar iyi değil. Ancak kitap beklentimi fazlasıyla aştı, bir tarihi aşk kitabından alacağım tadın fazlasını aldım.
Karakterlerden başlayacak olursam:
Açıkçası kitabın başında Davina ne kadar haklı sebeplerden intikam almaya çalışsa da kendisine pek ısınamamıştım, sürekli küçük şeylere dahi öfkeden köpürdü durdu. Taa ki Stephan'la Leighton Malikanesi'nde ilk gecesini geçirdiği bölüme kadar. O kısımlardan itibaren Davina'yı biraz daha sever oldum. Başlarda Stephan beni biraz endişelendirmedi değil, bu kitabında biraz karanlık bir adam beklemiştim aslında ancak bu konuda çok yanıldığımı anladım. Önceki kitaplardan farklı olmayan ancak çok tutkulu bir adam gördüm bu kitapta.
İkisi arasındaki ilişkiye gelirsem:
Okuduğum tarihi aşk romanlarında genelde aşkı hissederim; hissedemediğim, birbirlerine duyduğu sevginin %100 yalan olduğuna inandığım birçok romanda okudum. Ancak ilk kez şehvet ve tutkunun had safhada olduğu bir çiftle karşılaştım bu kitapta. Tamam Davina-Stephan arasında güçlü bir aşk vardı ve bunu sonuna kadar hissettim ancak bence aralarındaki şehvet ve tutku aşklarının önüne geçti. Ama bu hoşuma gitmediği anlamına gelmesin;aksine bayıldım.
Yazarın kitap kurgusu her zamanki gibi muhteşemdi. Sanki oradaymışsınız gibi bir his yaratıyor kitapları ve bana bu duygusu hissettiren az yazarlar vardır. Yazar kitap boyunca tekrar diye bir olaya girmemiş; farklı sahneler, farklı duygular ve düşünceler hepsi çok güzel harmanlanmış. Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim. Yazarın kitapları gerçekten akıcı ancak Ateş serisini okumuş biri olarak söylüyorum ki nedense Rita'yı okurken ben aşırı yavaşlıyorum. Normalde bir kitabı çok olsa 4-5 günde bitiririm ancak bu kitap tam 14 günde bitti. Diğer kitaplarını da bu sayıya yakın bitirmiş olabilirim. Sorun benden kaynaklı ama neden? İşte bunu bilemedim gitti.
Ama bir etmen var ki bu kitapta...
Kitabın konusunu ilk okuduğumda sanmıştım ki Davina ve kız kardeşi Alina, Stephan'ın uzaktan kuzeni; Alina'nın yaşadığı durumdan dolayı ikisi bir araya gelip Alina'ya yardımcı olmaya çalışacaklar. Epsilon'un sitesinde kitabın birinci bölümü pdf halinde var, okuyunca konu daha kafama oturdu. Ve o bölümü okuduktan sonra Davina-Stephan'dan çok Alina-Thomas arasında neler olacak diye merak ettim durdum. Aklımdan geçen tek bir düşünce vardı: Eğer bu yazar bunları birleştirme hatasına düşerse kitap ne kadar güzel olursa olsun yazar benim için biter, bir daha okumam.
Kitabın bazı kısımlarında "Bunlar galiba tekrar bir araya gelecek, aman Rita ne olursun bunu yapma bana!" diye itiraz çığlıkları attım; bazı yerlerdeyse "Sanırım yazar bunları birleştirmeyi düşünmüyor, yürü be kim tutar seni!" diye tezahüratlar yapmaktan kendimi alamadım. Ve ve ve... Tam istediğim şey gerçekleşti. Hem birleşmediler hem de kitap boyunca birbirlerini hiç görmediler. HELAL OLSUN BE RİTA! Senden olan beklentimi boşa çıkarmadın. Aşk romanı yazan birçok yazara göre bu değişikliği yapmak cesaret ister bence.
Tabi sonradan ikisi de mutluluğu başkalarında buldular ve bence bu da güzeldi ve onların aşklarına çok fazla değinilmedi buna da hayran oldum. Eğer ki Alina-Thomas barışsaydı kitabın güzelliğine rağmen bu durum yüzünden kitaba 1 puan vermeye hiç acımazdım. Okuduğum birçok yazar -özellikle de Türk- bu durumunun tam tersini yazmaktan kendini alamıyor.
Kısaca yazar karakter yaratmada olsun, kitap kurgusu olsun, olayların gidiş altı olsun kendini tam anlamıyla geliştirmiş ve amatör yazardan usta yazarlığa bu kitabıyla geçiş yapmış bence.
Çok şükür ki yazar bizi fazla bekletmeden yeni romanını -Siyah Kadife- yazmaya başladı, kısmetse Nisan'a yetiştirmeyi planlıyor. İnşallah yetişir ve fazlasıyla memnun kalacağımı düşündüğüm bir kitabına daha kavuşmuş olurum.
Aşk romanı okumak istiyorsunuz ancak sırf aşk yerine gerçekte yaşanabilecek olaylar da görmek istiyor musunuz? Rita Hunter size bunları fazlasıyla veriyor alın okuyun.
İlk olarak seriyi bitirmenin sevincini yaşıyorum neydi o bekleyiş süresi tam bir azap gibiydi. Sağolsun yazarcım da sayfada ki alıntılarla iyice kızıştırmıştı ama çok şükür bitti. Artık istediğim zaman istediğim dakika sevdiğim beğendiğim yerleri okuyabileceğim yani kitabın tamamını serinin tümünü diye belirtmek isterim smile ifade simgesi
Kitaba gelecek olursak açıkçası okuduktan sonra beklediğimi bulamadım bu harika bir şeydi. Çünkü neredeyse her yorumda Stephan melek gibi, alttan alan, yumuşak olan taraf olarak belirtilmişti ki Şeytan da bir melek doğru, (Kitabı okur okumaz yorum yapmazsam böyle olur işte böyle bir cümle kitapta da geçiyordu sanırım inş karıştırmıyorumdur çook utanırım:) Efenim neyse.. Hiç öyle birisi değildi valla nerede alttan alıyor pardon ben kaçırdım da benim görüp okuduğum en son bölümlerde ama olsun o kadar da ne kadar çok çektirdi kızımıza. Üstelik Davina sıradan olmaktan çok farklı güçlü, aklı başında, ne istediğini bilen, sevdikleri için Dünya’yı ateşe verebilecek bir İskoç kızı. Gerçi başına ne geldiyse bu en son madde yüzünden geldi ya.
Davina.. Tam bir İskoç kızı. Ailesi öldükten sonra kardeşine hem anne hem baba hem de abla olan Dünya’nın tüm güzelliklerini kendi hayatından çalıp kardeşine ilave eden kendisine koyunlardan ve kardeşinden oluşan bir dünya yaratan.. Bu yüzden kardeşinin başına gelen skandal yüzünden gözü döndü haklı da ama Alina’ya çook kızdım tavırlarından dolayı upset ifade simgesi Davina günden güne bir çiçek gibi solan kardeşinin intikamını almak için harekete geçiyor. Fakat intikam ararken aşkı buluyor. Ve bunda Stephan’ın hiçbir katkısı yok yani varda Daina Stephan’a güzel ve alttan alan tavırları için aşık olmuyor smile ifade simgesi
Benim için en özel yerler 1. Si Davina bazı aksilikler dolayısıyla İskoçya’ya gittiği ve ardından tekrar Londra’ya dönmek durumunda kaldığı zaman Stephan’la ilk karşılaşmalarında olan diyalogları. Davina’nın kırgınlığı ve bunu dile getirişi çok güzeldi..
2. si Stephan’ın istemeyerekte olsa Davina’yı küçük duruma düşürmesi. İstemeyerek diyorum ama bu tamamen Stephan’ın düşüncesizliğiydi.. O kısımları okurken çook sinirlendim ve Davina bir yığın dolusu hakaret edebilir olay çıkarabilirdi ama bence davranışı çok asildi.
3. olarak serinin diğer kitap karakterlerinin de kitap da fazlasıyla ve sıkmadan yer almasıydı. Nasılda özlemişim, üç erkeğin diyaloglarını, Isabel’in çatlaklığını Sophie’nin uzlaştırma tarafını.
Daha sayabileceğim bir sürü sahne var aslında, Davina’nın Kate ile parkta ki ilk diyaloğu, yağan karın altında ki ilk yakınlaşma, stephan’ın hatalarını telafi etmesi ve final.. Yalnız hep Stephen’ı suçlamışım ne kadar olayları Davina yaşasa da benimde hem cinsi olarak gururum kırıldı yani :)) Ama bu demek değil ki Stephan kitap da lağnet bir şeydi aksine çook yakışıklı, sempatik tavırlı, gülümsediğinde yanağında beliren çukur gamzesi bunları düşününce de, Davina kızım sen bir dünya turuna çık ben onu adam ederim demek istemedim de değil ama okuyanlar bana hak verir ki Stephan’ın cazibesi karşısında hiçbir genç kız ayakta duramaz. Bu sadece okuyanların anlayabileceği bir duygu ve sizde aynı duyguları paylaşmak istiyorsanız kitabı kesinlikle okuyun kaçmaz bu seri bu kitap :)) Ay yalnız yorumu bitiremiyorum her defasında aklıma dikkatimi çeken başka konular geliyor bu son olsun.. Kitap serinin diğer kitaplarına göre daha cüretkar ve duygu yoğunluğu olarak en iyisiydi diyebilirim.. Ama hala favori kitabım Aşkın Ateşi grin ifade simgesi Sondu bu valla yazmıyom başka bir şey :))
En sevdiğim yeri alıntı yapmazsam olmaz :))
Stephan kaşları çatık bir vaziyette yola bakmaya devam etti. Söyleyemediği kelimeler içinde birikip gergin bir yay şeklini alıyordu sanki. “Davette sana ben eşlik etmek istiyorum.”
Davina afalladı. “Sen de mi katılacaksın?”
“Elbette, bir senedir bu daveti bekliyordum.”
“Eminim öyledir.”
“Zamanını söyle, o akşam tam vaktinde kapında olacağım.”
Davina davetin gerçek olup olmadığını bile bilmezken zamanını nasıl bilebilirdi ki? Tabii itiraf etmek yerine, “Bir senedir beklediğin davetin gününü hatırlamıyorsan sana neden yardım edeyim?” diye söylenmeyi seçti.
KALBİN ATEŞİ-Rita Hunter yorumum biraz uzun olacak hazırlıklı olun…
ben uzun uzun yorumu okuyamam diyenlere bir özet geçmem gerekirse eğer
kısaca BAYILDIM!!!!!! (görüldüğü üzere bol ünlemli bir bayılmak bu )
desem yeterli olur sanırım …
şimdi uzun uzun okuyabilecekler için asıl yorum geliyor…
oradan oraya atladığım bir yorum olursa şaşırmayın olur mu ???
öncelikle bir seriyi daha bitirmenin üzüntüsü içinde olduğumu belirtmek istiyorum…
serileri tamamlamak hem mutluluk hem de hüzün sebebidir bilirsiniz…
tamamlamanın verdiği rahatlığı bozan şey ise çok sevdiğiniz karakterlerle karşılaşacağınız başka
kitapların kalmamasıdır…
bende şimdi Deli kızıl İsabel,Sophie ve Davina ile bir daha karşılaşamayacağım için hüzünlendim…
gerçi arada canım çekerse kitapları tekrar okuyabilirim ama yeni maceralar olsa daha bir güzel olmazmıydı ;)
buradan da şu sonuca varabilirim sanırım yazar tekrar, tekrar okunabilecek çok tatlı, sevilesi
ve mutluluk veren kitaplar yazıyor…
bence Rita Hunter kendi türünde bir çok yabancı yazardan daha başarılı…
şahsen benim en favori yabancı tarihi aşk romanı yazarım Elizabeth Hoyt’tur …
ve Rita Hunter ‘ da bu ödüllü yazar kadar kalemi sağlam ve o derece başaralı bir yazar…
Başarısını da kurduğu şahane cümlelere, kurguladığı harika ve sevimli karakterlere,
heyecanı ve akıcılığı bitmeyen anlatımına bağlıyorum ben…
yazarın her kitapta daha da iyileşen bir anlatımı ve cümle hoşluğu olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim…
bir de her kitapta birbirini tekrar eden olay, duygu ya da karakter kurgusu yok…
her yeni kitapta kendini geliştirdiği kanaatindeyim…
okuyucuya karakterlerle beraber her duyguyu,her düşünceyi, her olayı yaşatmak her yazarın harcı değil…
Rita bunu kesinlikle çok iyi başarıyor…
ben son derece hissederek ve yaşayarak okudum Kalbin Ateşi’ni…
kendimi sürekli Davina ile beraber ağzımı bozarken, öfkelenirken, üzülürken ve hayalkırıklığı yaşarken buldum…
Davina demişken size biraz ondan bahsetsem iyi olur…
yazarın yazdığı tüm kitaplar içinde benim en favori karakterim oldu…
oldum olası ağzı bozukları kızları sevmişimdir…. Zira yapılan araştırmalar bile ağzı bozukların daha samimi insanlar olduklarını ortaya çıkarmış :P
Davina’da bu durum son derece içi dışı bir ve öfkeli bir mizacı olmasından kaynaklanıyordu…
çok da sadık, sevdiklerine düşkün, cesur ve güçlü bir kadındı…
sevgisi de öfkesi gibi,tutkusu gibi çok yoğundu….
hayatta ki tek akrabası olan kız kardeşine düşkünlüğü onu, kardeşine yapılanların intikamını
almak için yanıp tutuşur bir durumda bıraktı…
zaten gözü kara bir kadın ve tuttuğunu koparma konusunda da çok azimliydi…
derken kendini Stephan gibi , son derece akıllı, stratejik düşünen,
kendini beğenmiş, özgüveni tavan yapmış, muhteşem seviyesinde yakışıklı,
zorlu bir rakip ile karşı karşıya buldu….
ilk kez birbirlerini gördükleri andan itibaren kendilerini
aralarında sürekli cazırdayan bir elektrik,
her an tutuşmaya hazır bir tutku içinde buldular…
kitabı okurken siz de bu sıcaklığı,
aralarında ki cinsel gerilimi hissediyordunuz…
alev alev bir aşktı ;)
özellikle Davina’nın bu sıcak hisleri konusunda ki dürüstlüğü ve
samimiyetini ben çok sevdim…
(ki burada belirtmezsem olmaz yazar bu tutkuyu çok iyi kaleme almış…
her şey tam dozundaydı….)
Davina ve Stephan aşkı bu çekim üzerine ilerledi…
zaten ikisini bir arada tutacak başka bağları da yoktu…
Stephan bir İngiliz asilzadesi iken, Davina İskoç bir koyun tüccarıydı…
o dönemin şartlarında tamamen başka hayatlar yaşıyorlardı…
ve Davina’nın kendini içene soktuğu hafifmeşrep rolünde
Stephan’ın onu bir eş gibi düşünmesi de mümkün değildi…
biraz da kalın kafalı olan Stephan’ın Davina’nın asıl karakterini
anlaması, onu sadece aralarında ki tutku için değil gerçekten sevdiği için bırakamadığını
fark etmesi zaman aldı….
tutkuyla harmanlanmış, bol bol gelgiti olan, hareketin hiç bitmediği,
okuyucuyu bool boool “ahhh!”latan ve dee “vaahhh”latan bir aşk hikayesiydi….
ki ben böyle “sıcak, çoook sıcak, sıcak, daha da sıcak olacak bu geceee!!”
tarzı aşklara da hayranımdır :D
Rita’nın tarzı gereği kadın karakterleri o kadar çok seviyorsunuz ki,
erkek karakterler her ne kadar muhteşemde olsalar,
siz okurken onlara aşık da olsanız yine de favoriniz hatunlar olduğu için
hep bir adım geride kalıyorlar…
kaldı ki ben kitabın sonlarına doğru birkaç yerde
Stephan’ı iyi bir pataklamak istedim(kalın kafalı herif!!)…
vallahi ben de Davina kadar üzüldüm yahu!
ama sadece üzüldüm mü ben bu kitapta? Tabi ki hayır!!!
Davina ve Marie ile Nadine sohbetleri ,
efedime söyleyeyim Davina ve Thomas’ın at arabasındaki tartaklama hadisesi,
Davina ve Sophie ile İsabel diyalogları gibi bir çok sahne bana
booool booool kahkaha attırdı….
kitap kapağımızın ilham kaynağı sahneyi de çok beğendiğimi söylemeden geçersem yazık olur…
hele heleee kitabın sonu yok mu o sonu!!!
nasıl mutlu etti beni, ne kadar coşturdu anlatamam…
Ritanın fazladan bir kabiliyeti de çok iyi sonlar yazması…
bu öyle bir sondu ki, aklınızda herhangi bir soru işareti kalmıyordu ve
tamamen sevinç gözyaşları dökeceğiniz kadar da mutlu,şirin,romantikti….
bir de yazarımızın bir mesaj uzaklıkta olması ve benim okurken ona mesajlar atıp
burada çok güldüm, burası çok güzeldi diyebilmem de okuma sürecimi
daha da keyifli bir hale getirdi ;)
şimdi uzun uzun anlattıklarımı buraya kadar okuduysanız vallahi çok kabiliyetlisiniz ;)
hala bir Rita Hunter kitabı okumadıysanız inanın çok şey kaçırıyorsunuz…
yazar bana neden tarihi aşk romanı sevdiğimi bir kez daha hatırlattı…
içinize ılık ılık sevgi akmasına, aşk dolmasına sebep olan
bu kitabı ve hatta tüm seriyi en kısa zamanda okuyun efendim :D
buradan sonra sevgili Ratacığıma ellerine ve yüreğine, hayal gücü ve kabiliyetine sağlık diyorum…
yeni kitaplarını dört gözle bekliyorum :)
Rita Hunter ile yaptığım söyleşiyi okumak için ;
http://romantikoptik.blogspot.com.tr/2014/10/rita-hunter-soylesi.html
Rita Hunter'ın kitaplarına hayranım. Julie ve Judith'ten sonra historical romans denince aklıma hemen Rita Hunter geliyor. Kurgusu olsun , karakterlerin özellikleri olsun , kitabın akıcılığı olsun tek kelimeyle muhteşem.
Kalbin Ateşi'ne gelince ayy allahım o nasıl bir kitap. Yazarımız kesinlikle gitgide kendini geliştirmiş. Şimdiye kadar okuduğum Rita kitaplarının arasında en beğendiğim kitap oldu. Zaten Stephan deyince bende akan sular duruyordu.
Adrian'ın öküzlükleri ve Brendan'ın buz dağı davranışlarından sonra Stephan'ın bu çapkın ve eğlenceli halini okumak o kadar keyifliydi ki. Davina ise gerçekten favori karakterim oldu çünkü ağzı bozuk kızlara oldum olası bayılmışımdır. Bana daha samimi geliyorlar. Hele ki Londro Sosyetesi'nde ki o kibirli , burnu havada , sahte leydilerden sonra. Benim sanki o dönemde yaşıyomuş gibi konuşmamın en büyük sebebi yazarımız. Çünkü kitaptaki duygular o kadar gerçekci ki bende Davina gibi o anları yaşıyordum. O hırslandıkça tırnaklarımı kemiriyor , o üzüldükçe üstüme ağırlık çöküyor o sevindikçe yüzümde güller açıyordu. Abartmıyorum gerçekten Rita Hunter'ın kalemi muhteşem.
Gelelim kitabımıza; Davina kardeşine yapılanların intikamını almak için İngiltere'ye doğru yola çıkar. Amacı Thomas'ı -yani kardeşine o kötülüğü yapan adamı- ayartıp bütün hayatanı karartmak onu tüm Londra'ya rezil etmek. Tabi bunu başarabilmesi için önce Thomas'ın kuzeni ve koruyucusu Abbey Kontu Stephan Ramsey'i kandırması lazım. Ama bizim Stephan güzeller güzeli İskoç kızımızı görür görmez bir şeyler karıştırdığını anlar anlamasına ama ondan öyle etkilenir ki ne iş karıştırdığından ziyade onu yatağa atmaya bakar. Ama Davina basit bir kız değildir tam tersine sadece gururu için yaşayan bir İskoç kızıdır. Davina kaçtıkça Stephan kovaladı. Kedi- fare oyunu gibi sürekli bir kovalamaca okuduk.Davina intikam alıcam derken kendini Stephan Ramsey'e aşık olarak bulur. Stephan'ın ise bunu farketmesi çook zaman alacaktır.Çok keyifli , yer yer hüzünlendiren diyaloglarla kitabın tadına doyum olmadı. En çok sevdiğim yanı ise yan karakterler ile kitabın zenginleştirilmesi. Kitapta sadece Davina ve Stephan yoktu. Nadine , Marie , Alina... Eski karakterlerimizi görmekte ayrı bir keyif vericiydi. Bu kitapta Sophie'yi biraz da cüretkar konuşan bir kadın olarak görüyoruz.Onu söylemeden edemeyeceğim.
Diğer kitaplardan farklı olarak bu sefer biraz daha ateşli ve tutkulu bir roman bekliyor sizi. Stephan gibi bir çapkından da böyle hareketler beklenirdi zaten. O tutkuya hayran kaldım. Davina'nın ateşine şaşırmadım da değil yani. Sen Davina neymişsin öyle.
Uzun lafın kısası ateşli , hararetli , eğlenceli , çekişmeli ve mükemmel bir kitaptı. Ve ben Romantik Optik Ateş Serisini böylelikle bitirmiş oldum. Darısı hepinizin başına.
Davina Murray zeki,dediğim dedik,katı,tuttuğunu koparan,küfürbaz ve çok güzel bir İskoç kızdır. Anne ve babası yangında ölmüş kardeşinden başka kimsesi yoktur. Ona bakmış ve tüm hayatı kardeşi ve yetiştirdiği koyunlar olmuştur. Kardeşi Alina terk edilmiş ve onun nişanlanmak üzere olduğu haberini alınca da bebeğini düşürmenin bir yolunu bulmuştur. Günler süren suskunluğundan sonrada manastıra gitmeye karar vermiştir.
Davina'da Thomas Ramsey yüzünden kardeşinin başına gelenlerin hesabını sormak, intikam almak için Londra'ya gitmeye karar verir. Thomas'ı kendisine aşık edip terk edecek ve perişan halde bırakacaktır.
Planını uygulamak için bir akrabasının yanına gider ve Thomas ile tanışır. Onu kendine hayran bırakır. Ama bir engel ile karşılaşır Thomas'ın kuzeni Abbey Kontu Stephan Ramsey.
Stephan kuzenini evlendirmeye kararlıdır. Yaşadığı aşk acısından sonra bir daha aynı duruma düşmesini istemez. Bu yüzden kuzenini rahat bırakması için onun başını döndüren kadının karşısına çıkar. İkili görür görmez birbirinden etkilenir ama Stephan onun bir şeyler sakladığını anlar. Fakat çekime karşı koyamaz ve onunla birlikte olmak ister. Kuzeni ile Davina'ı birlikte düşünmeye, ona dokunmasına katlanamaz hale gelir.
Bir süre kaçma kovalama olayı yaşanır. Davina intikam derdine düşer fakat bilmediği gerçekleri öğrenir. Aslında kardeşi Thomas'ı aldatmıştır. Öğrendiklerinden sonra kardeşi ile yüzleşmek ister bir de Stephan'dan ve duygularından kaçmak ister. Gerçek kimliği ortaya çıkar. Kardeşi de manastırda intihara kalkışınca yeniden evine döner. Zor zamanlar yaşarlar. Kardeşi iyileşmeye çalışırken dedikoduların ve erkeklerin hedefi olurlar.
Stephan ise bu süreçte onları izlemesi için birini tutar. Ve Davina'nın yeniden Londra'ya gelmesini sağlar. Kaçma, kabul etmeme olaylarından sonra Stephan'ın evinde ki davette yeniden bir araya gelen ikili bu kez daveti birlikte geçirir. Stephan onu babasının sevgilileri için hazırlattığı daireye yerleştirir. Davina ilişkilerinin gizli kalmasını istese de bu oda durumu ve araya girenler sayesinde haber yayılır. Herkes gerçek kimliğini öğrenir ve Stephan'ın nişanlanmak üzere olduğu söylentilerini de duyunca Davina ilişkilerini bitirip evine döner. Kısa bir ayrılıktan sonra Stephan'da nihayet duygularından emin olur ve mutlu son gelir.
İntikam ile başlayan olay aşka dönüşür. Bu süreci okumak çok keyifliydi. İkiliyi sevdim. Alina'ı bir türlü sevemedim.
Serinin diğer çiftleri de bol bol yer aldı. Erkekleri bir arada okumaya ayrı, kadınları bir arada okumaya ayrı, hepsini bir arada okumaya ise ayrı bayıldım.
Kitap sonunda Sophie ve Brendan çifti ikizlerinden sonra bir bebek bekliyor.
Adrian ve Isabel çiftinin kızlarından sonra bir kızları daha oluyor ve kitap sonunda bir oğulları olduğunu da öğreniyoruz. Thomas ve Alina farklı kişiler ile evleniyorlar ve çocukları var. Çiftimizin ise üç yaşında bir oğulları var. Yani kitap sonunda bol bol evli mutlu çocuklu bölümleri okuyoruz. Harika bir sondu okurken çok keyif aldım.
Kitap tek kelimeyle muhteşem. Okurken zevk aldığım,tekrar okumaktan da sıkılmayacağım ender kitaplardan birisidir.
https://illekitap.blogspot.com/2020/02/rita-hunter-kalbin-atesi-ates-dizisi-3.html
Ateş Serisi'ni bitirmenin ve Stephan'ı da evlendirip mutlu mesut hayatına başlatmanın ardından rahatça nefes alarak sizlere Kalbin Ateşi kitabının yorumuyla geldim.
Ateş Serisi'nin üçüncü ve son kitabı Kalbin Ateşi'de bitti. Ama bu seriyle beraber bende bittim. Resmen insanın o devirde yaşayası ve onlar gibi adamlara aşık olası geliyor :D
Bu kitapta diğer kitaplar gibi, akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı, arkadaşlık ve aile ilişkilerine değinirken aşkı iliklerinize kadar hissettiren bir kurgusu vardı. Okurken eğlenceli sohbetlerin yanında karakterlerin ateşli dokunuşlarına kadar her şekilde tam olarak okuru tatmin edecek şekilde yazılmıştır. Burasını neden böyle yazmış diyebileceğini hiçbir detay yoktu.
Özellikle kitabın bitişi bu serinin son kitabına yakışacak şekilde bir bitişti o kısmı ayrı bir sevdim. Hepsi evli, mutlu, aşk dolu, birbirlerinin dostluklarına sahip karakterler olarak hayatımızda yerlerini aldılar.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Davina, kız kardeşinin intikamını almak için Londra'ya gider. Oradaki amacı kız kardeşini kandırıp hamile bırakıp kalbini kıran Thomas Ramsey'i kendine aşık edip terk etmek ve onunda aşk acısıyla bırakıp hayatını alt üst etmekti. Ancak Thomas Ramsey, Abbey Kontu Stephan'ın kuzeni olması ve arkasındaki en büyük destekçisi ve koruyucusu olması Davina'nın planlarını alt üst eder. Davina, her ne kadar dirense de Stephan'a kapılmaktan kendini alamazken suçlu olarak itham ettiği Thomas'ın da aslında pek suçlu olmadığını keşfetmek her şeyi bozar. Stephan ise Davina'nın gizemli bir şekilde Thomas'ın hayatında olması ve saklamaya çalışmasına rağmen İskoç olduğunu gösteriyor olması ilgisini çekerken içinde ona doğru büyüyen çekim ve arzu Davina'yı unutmasını engeller. Tek çıkar yol kalır geriye, beraber olmaları, bir ilişki yaşamaları... Ancak her ikisinin de hesaba katmadıkları şey bu ilişki düşüncesinde kalplerini tutuşturan aşk...
Ana karakterler Davina ve Stephan'a değinmeden önce söylemek istediğim şeyler var. Kitapta Adrian ve Isabel çifti ile Brendan ve Sophie çiftini görmek çok güzeldi. Özellikle onları evli mutlu ve çocuklu olarak görmek paha biçilemezdi. Baba Adrian ve Brendan çok tatlıydılar.
Kate yine vardı ve olmazsa olmazdı zaten. Bayılıyorum bu kıza :D
Ruhun Ateşi'ndeki gibi olaya dahil değillerdi ama yine de boy gösterdiler. Özellikle Brendan ve Adrian tam olması gerektiği zamanlarda kendilerini göstererek Stephan'a duygularını gözüne sokmayı başardılar. Bütün bir seri boyunca Stephan'ın diğerlerinin aşklarına gönderme yaparken kendisi fark edemeyip de anlamaması çok tatlıydı. Brendan'a "sence bu aşk mı" demesi...gülümsetti.
Stephan'ın Davina'yı karlar üzerinde dans ederken izlediği kısımları hayalimde canlandırmak bile süperdi. Kendimi film sahnesi izliyormuşum gibi hissettim. Öyle güzel anlatılmıştı ki o kısımlar.
Nadine'ın de Stephan'ın oyununa eşilik ederek, Stephan'ın davetine Davina'yı götürmesi bence en büyük atılım ve genç çiftimiz için en büyük adım olmuştu. Yoksa ikisi de daha çok birbirini beklerdi. O adım ikisinin tutkularını yaşamalarını ve aynı zamanda aşklarını fark etmek için yapılan bütün her şeye zemin hazırladı. Ama tabi Stephan'ın 'bir gün evlenmek zorunda kalsam bile seni bırakamam' demesi öküzlükten başka bir şey değildi. Hayır merak ediyorum bunu söylerken ne hedeflemiştin, 'Ah Stephan, evlensen de senin aşığın olmayı kabul ediyorum' falan denmesini mi... Stephan o lafı söylediğinde üstünde tepinesim geldi. Neyse ki Davina güçlü kadın da gerekeni yaptı.
Stephan ve Davina'ın barışma sahneleri ve birbirlerine aşklarını söyleme sahneleri çok güzeldi. Stephan'ın yemek yaparken ki sınavı... gözümde canlandırırken bile çok eğlendim okumak da bir o kadar eğlenceliydi.
Kitabın son bölümü... Stephan ve Davina, Adrian ve Isabel, Brendan ve Sophie... bütün çiftleri bir arada kendi mutlu dünyalarında ve birbirlerinin dostluğuna sahip bir şekilde okumak... bence bu seriye yakışan sondu. Başka bir son da olamazdı.
Ben bu seriyi çok sevdim. Seride her ne kadar favori kitabım Ruhun Ateşi ile Brenden ve Sophie olsa da seri çok çok güzeldi. Historical severlere şiddetle tavsiye ederim bu seriyi.