Dan Brown kitaplarını yazarken; konularını gerçek hayattan alıp, tabu addedilen şeylerin üzerine gitmesi ile büyük ilgi uyandıran bir yazar. Da Vinci Şifresini okuduğumda çok cesurca bulmuştum. Kayıp Sembolü okurkende "hayret Türkiye'de nasıl yasaklanmamış" diye düşündüren anlatımları var.Eklemekte fayda var yazarın; öğreten, bilgi veren, insanı araştırmaya yönelten çizgisi var.Bu kitapla birlikte Neotik Bilim ve deneyle ispatlanmış "ruhun ağırlığı vardır" konusu ilgimi çekti.
Kitap başından sonuna kadar polisiye/gerilim/macera kitaplarından beklediğimiz hemen hemen herşeyi veriyor. Benim
için bu tarz kitapları iyi yapan şey soluk soluğa aksiyon ve heyecanın yanı sıra verdiği mesajdır ki bende kendi
payıma düşen mesajı aldım:) Dan Brown'da Da Vinci ile oluşturduğu tepkileri bu kitapta düzeltme yoluna giderek
herkesin gönlünü almış oldu;)
Kitaptan Altını Çizdiklerim:
- Bilgi bir araçtır ve tüm araçlar gibi etkisi onu kullanan kişinin elindedir.
- Açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yoktur; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur.
- İnsan öğrendikçe bilmediğini anlar.
- Zihin maddenin halini değiştirebilme yetisine sahipti ve bundan da önemlisi fiziki dünyanın belirli bir yönde hareket etmesini sağlayacak güce sahipti.
-Anlamadığımız şeylerden korkarız.
Dan Brown kitaplarını yazarken; konularını gerçek hayattan alıp, tabu addedilen şeylerin üzerine gitmesi ile büyük
ilgi uyandıran bir yazar. Da Vinci Şifresini okuduğumda çok cesurca bulmuştum. Kayıp Sembolü okurkende "hayret
Türkiye'de nasıl yasaklanmamış" diye düşündüren anlatımları var.Eklemekte fayda var yazarın; öğreten, bilgi veren,
insanı araştırmaya yönelten çizgisi var.Bu kitapla birlikte Neotik Bilim ve deneyle ispatlanmış "ruhun ağırlığı
vardır" konusu ilgimi çekti.
Kitap başından sonuna kadar polisiye/gerilim/macera kitaplarından beklediğimiz hemen hemen herşeyi veriyor. Benim
için bu tarz kitapları iyi yapan şey soluk soluğa aksiyon ve heyecanın yanı sıra verdiği mesajdır ki bende kendi
payıma düşen mesajı aldım:) Dan Brown'da Da Vinci ile oluşturduğu tepkileri bu kitapta düzeltme yoluna giderek
herkesin gönlünü almış oldu;)
Kitaptan Altını Çizdiklerim:
- Bilgi bir araçtır ve tüm araçlar gibi etkisi onu kullanan kişinin elindedir.
- Açığa çıkarılmayacak gizli hiçbir şey yoktur; bilinmeyecek, aydınlığa çıkmayacak saklı hiçbir şey yoktur.
- İnsan öğrendikçe bilmediğini anlar.
- Zihin maddenin halini değiştirebilme yetisine sahipti ve bundan da önemlisi fiziki dünyanın belirli bir yönde
hareket etmesini sağlayacak güce sahipti.
-Anlamadığımız şeylerden korkarız.
Dan Brown olunca kitabını es geçmek mümkün değil, tabi ki okudum ve onun beni o mistik dünyasına büyük heyecan ve ilgiyle sürüklemesine izin verdim. Başarılı bulduğum yazarın başarılı bulduğum kitaplarından biri. Sen yaz Dan'cığım ben okurum...
Kitap serinin diğer kitaplarına göre çok yukarıda değil. Basta biraz ısınana kadar etkileyici gelmiyor. Ama ileri ki sayfalarda işin içine gizem tarih girince sizi iyice kilitliyor. Ama diğer kitaplarda masonlara karşı gelmesine rağmen bu kitapta çok fazla mason reklamı yapıyor. İyi bir şeymiş gibi gösteriyor. Birde olay tatlıya bağlandıktan sonra son sayfalar biraz canınızı sıkabilir.
Dan Brown ismine yakışacak nitelikte bir eser olmuş. Ancak yine de Dijital Kale'deki sürükleyiciliği göremedim.
Romanın iskelet olarak öncekilerle aşırı benzerlik taşıdığı inkar edilemez. Bu sefer el atılan oluşum Masonluk. Ek olarak tarih ve simge bilimciliğe ileri teknolojik bilim de eklenmiş durumda. Heyecan unsuru genelde yüksek olmasına karşın finalden çok önce tempo düşmeye başlıyor. Sona doğru sorular ve problemler tek tek cevaplanıyor ama bu sefer cevaplar çok sönük olmuş. Özellikle de kitabın başından beri korunan "sır" açıkçası beni pek de ikna etmedi. Olay din/kültür farkı da değil. Bu kadar çabadan sonra yoruma açık soyut kavramlarla baş başa kalmak insanı ikna etmiyor. Mal' Akh'ın durumu kendini çok belli etmiş. Sadece Langdon'ın olayı şok edici olmuş ama o da finalden çok önce olduğu için çabuk anlaşılıyor. Ayrıca adam bu macerada resmen mala bağlamış. Langdon dahil hiç bir karaktere sempati besleyemedim bu sefer. Bir de bu romandaki mekanlar öncekiler kadar çarpıcı değildi sanki. Brown'ın Amerikan tarihinin en azından bir Avrupa tarihi kadar görkemli olduğunu adeta çırpınarak vurgulaması da pek yetmemiş. Sonuç olarak sondan şöyle bir 50 sayfa sadeleştilebilecek Da Vinci Şifresi'ne göre vasat Melekler ve Şeytanlar'a göre facia ama bir şekilde kendini okutturmayı başaran bir roman.
Lynnr McToggart ; " Yasayan bilinc bir sekilde bir seyin olasiligini gercege donusturme etkenidir.Evrenimizin yaratilisindaki en onemli unsuz, onu gozlemleyen bilinctir."
Dusunceleriz fiziki dunyayla etkilesimde bulundugunda, bilerek ya da bilmeyerek, arom alti alemde degisiklikler meydana getiriyordu. Milyonlarca zihnin birlik olusu, fiziki maddeyle etkilesimde bulunmasini saglayabilirdi. Toplu meditasyon ve dualar fiziki dunyayi degistirebilme yetisine sahip yuksek bir enerji.. Odaklanmis dusunce, bitkilerin buyume hizi, yuzen baligin yonu, hucrelerin davranisi gibi seylere tesir eder...
Annemizin menekselere kinusarak buyutmesi de bunun bir aciklamasi degil mi ki:)
Don Brown kitaplarini okurken genel kultur uzerinde bir bilgiye sahip olusu ona saygimi buyutuyor..Bir yazarin tek basina tum bu konusmalari yapabilmesi icin kafasinda, sizofren bir akla sahip olmasi gerektigini hep dusunmusumdur..Aksi halde nasil olurdu..
Bir roman yazmak, icini bilgi birikiminle doldurmak, bu denli akici bir seruven yaratmak..
Saygiyla kapatiyorum kapagini kitabin..
Dan Brown'nın bu kitabı Da Vinci şifresi kitabının farklı bir versiyonu gibi geldi bana... Bu kitapta daha çok aksiyon, daha çok gizem ve daha çok zekasını kullanmış yazar. Tabi başka şekilde bu kadar mason övgüsünü ve deşifre edilmiş mason ayinlerinin gerçeklerini (haklı sebeplere dayandırarak) geniş kitlelere ulaştıramazdı. İlk defa bu kadar içim daralarak bir kitap bitirdim.
Kayıp Sembol, Dan Brown'nun Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlardan sonra okuduğum üçüncü romanı. Konusu okuduğum diğer Dan Brown kitapları kadar etkileyici olsa da, karakterlerin sağlamlığı diğer kitaplarındaki karakterlere göre vasat kalmış. Romanın sürükleyiciliği ve temposu diğer kitaplara göre daha alt düzeyde. Romanın baş karakteri Longdon'un rol arkadaşı diğer maceralarından da aşina olduğumuz gibi yine bir kadın. Kendi düzeyindeki bir bilim kadını ile -ana teması masonluk olan- gizemleri çözmeye çalışıyor. Longdon, önceki kitaplarda Avrupa'daki gizemleri çözerken, bu kitapta ABD'deki gizemleri çözmeye çalışıyor.
Dan Brown'un kitaplarını sadece bir roman olarak düşünmemeli. Brown, diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da tamamen gerçek araştırmaların üzerine kurgulanmış, kimsenin bilmediği gizli belgeler, tapınaklar, tarikatlar, semboller, gizli güçler ve daha birçok bilinmeyeni harmanlayarak bir roman ortaya çıkarmış.
Brown'nun diğer kitaplarından aşina olduğumuz sert eleştirel bakış acısı bu kitapta sekteye uğramış gözüküyor. Brown, bu son kitabıyla masonluğu öcü olmaktan çıkarmaya çalışmış. Kitabın son sayfalarında etkili bir Hristiyanlık vaazı çekerek imana gelmiş, Robert Laongon'u da imanın kapısına yaklaştırmış gibi gözüküyor.