Uzun süredir bir kitap beni bu kadar duygulandırıp ağlatmamıştı.O iki damla yaş kitabın son sayfasına karışıp giderken bu kitabın ne kadar değişik olduğunu ve iyiki de okumuş olduğumu düşünüyordum.
Öncelikle biraz konuya değineceğim.Gemma ve ailesi havaalanına seyahat için gelirler.Ve Gemma'nın ilgisini bir adam çeker.Bu adam delici buz mavisi bakışlarıyla kendisini izlemektedir.Bu bakışların bir yerden tanıdık geldiğini düşünen Gemma,o gökyüzü mavisi bakışlara kapılır gider.Kısa bir süreliğine ailesinde ayrılır ve kahve almaya gider.Arkasına bir bakar o adamda sıradadır.İşte bir nedenle bu adamla konuşmaya ve beraber kahve içmeye başlarlar.Gemma'nın görüşü bulanıklaşır ve hiçbir şey hissetmemeye başlar.Yarı baygın halde Dünya'nın öbür ucuna, ıssız ucuna gelmiştir.Bir çöldedir ve yanında o adam:Ty.Yürek burkan hikaye işte böyle başlar.
İlk defa bir karakterle aynı duyguları hissettim kitabın her bir satırında.O Ty'dan nefret ederken ben delicesine nefret ettim.Ve o severken ben aşık oldum.Sorunlu bir adam ve bir o kadar mantıklı.Yanlış yoldan, bir kızı onun rahatsız olduğunu zannettiği ve kendisinin nefret ettiği bir şeyden kurtarmaya çalışıyor. Şehirden ve tüm o pialiklerinden.Onu doğaya,kendi yanına getiriyor.Onu korumak için.İşte bu noktada adamın gençliğinde yaşamış olduğu olaylar silsilesinden ötürü böyle davrandığını ve bu yüzden düşünce yapısının yıpranmış olduğunu anlıyoruz.Kötü bir amacının olmadığını.
İşte Gemma öğrenirken bizde öğreniyoruz ve kızla beraber bizimde düşüncemiz,bakış açımız değişiyor.
Kitabın diline bayıldım.Koskoca bir mektup olduğu için kendisi ve ben de ilk defa böyle tarz kitap okuduğum için büyük ihtimalle favorim olmasında en büyük etken kitabın dili.Yazar bütün duyguları okuyucuya geçirmiş.Bu özelliği bir bakımdan Julie Berry'e benziyor.Bir Sır Saklı İçimde kitabının yazarına.
Kitapta beni rahatsız eden sadece bir şey var.Gemma'nın sadece bir gün önce ölesiye nefret ettiği adamdan bir gece sonra ona dokunmayı,onu öpmeyi arzulayacak kadar sevmesini anlamlandıramadım.
Kitabın sonuna da değimip yorumumu bitirmek istiyorum.Galiba kitabı sevmemdeki en büyük ikinci etlen ise o son.Ben kesinlikle böyle bir şey bekleniyordum.İçten içe anlasam da kendime söyşemek istemedim.O kadar umutsuz bitti ki...Ama düşününce başka nasıl bitebilirdi ki?Sonuçta bir adama yazılmış mektubu okuyorsunuz.Bir mektubu.
Ben eminim ki ikinci kere okusam da aynı zevki pardon hüznü alırım bu kitaptan.Bu yüzden okumaktan hiçbir zaman üzülmeyeceğim bir kitap olacak.Ama okuduklarımdan üzüleceğim bir kitap her zaman olacak.İlla her kitap mutlu son olmalı derseniz okumayın.Ama biraz böyle kitaplar da bünyeye alınmalı.Tavsiye ederim.
ya bu nasıl kitap beni benden aldı götürdü.
ağlaya ağlaya bir hal oldum ve çok üzüldüm .bu kadar üzülmemin sebebi aşk romanlarında süper mutlu sonlara alışkan olmam tabii ki.
fazla spoiler vermeden özet :)
Ty Gemma'yı çölün ıssızlığına kaçırırken kendince haklı sebepleri olan bir adam .Tabii Gemma ilk başta neler olduğu kestiremez ama zamanla Ty'ı tanımaya başlar ve onunla biraz zaman geçirir.Bu süre zarfında kesinlikle kaçmayı da aklından çıkarmaz.Ama işler tabi kimsenin umduğu gibi gitmez.Şehirde ayrı düşerler ve Ty ve Gemma'yı hüzünlü bir son bekler.
yazar olayları anlatırken mektup edası kitaba ayrı bir farklılık katmış ve bu sanki onları dışarıdan izliyormuş gibi hissettirdi bana.
kimi yerde hah tam bir şeyler olacak kimi yerde daha fazla ayrıntı istedim ama yoktu malesef.mesela Ty'ın gençlik hayatı daha fazla anlatılabilirdi ama bu seferde onu daha fazla tanıma imkanı sunup bizi yönlendirmiş olmamak için fazla üstünde durmamış diye düşünüyorum.Ya da Gemma'yla daha fazla günlük ilişkileri olsaydı süpeeeer hatta yemede yanında yat olurdu :)
ve en büyük paradoks benim için kesinlikle Ty'a ve Gemma'ya n olduğu.... büyük bir boşluk...benim romantik kafam mutlu bir son yazdı onlara ama :)
Uyarı!!! bence evdeyken okuyun arkadaşlar özellikle sonlarına doğru ağlayabilirsiniz :'(
Çok tuhaf bir kitaptı. Ty gibi bir karakter daha önce hiç okumamıştım ve karakterlerin yazılışları inanılmaz gerçekçiydi. Sanki Gem ve Ty adında gerçek iki insanı anlatıyordu. Her duyguyu hayata geçirebilen bir dili vardı yazarın.
Sürekli yeni bir olay olsun diye beklediğim için bazı yerlerde biraz sıkıldım diye düşünüyorum ama Ty gibi bir bakış açısına sahip, hem yanlışlar hem de doğrular içeren bir karakter okuduğumu hiç hatırlamıyorum gerçekten.
Sonu da etkileyiciydi, Gem'in hislerini ben de yüreğimde hissettim sanki. Güzel ve ilginç bir kitaptı.