okurken çok zorlandım, hem yabancı kelimelerin olması hem de ağır bir dil kullanılması çok yordu açıkçası. ama beğendiğim şey, o dönemin yaşam tarzını anlatma şekliydi..
Başarılı ilk romanlara güzel bir örnek. Karakterlerle temsil edilen dönem eleştirisinin ustalığı dikkat çekici. Gerek çağı gerekse mekanları tasvirdeki yetenek ise muazzam. Hoş görülemeyecek tek nokta ise çağdaşı bir çok eser gibi cinsiyetçi bir tavırla yazılmış olması.
Naim Efendi Tanzimat Dönemini, torunları ise Meşrutiyeti simgeler. Dolayısıyla bu iki kuşak arasında kesin ve sert çatışmalar yaşanır. Buna karşılık Naim Efendi'nin kızı ve damadı ise tam da iki kuşağın ortasında kalmış, geçiş dönemi gibi garip birer mahlukattırlar. Yazarın Meşrutiyete dair öfkesi siyasetten çok özenti ve savaşa duyarsız yaşamlara yönelirken, Türk edebiyatı da nasibini almış ve Hakkı Celis karakteri üzerinden Servet-i Fünun Edebiyatı da incelikle eleştirilmiş. Romanın finalinde Meşrutiyet gerisinde Seniha ve Faik gibi enkazlar bırakırken Çanakkale'de şehit düşen Hakkı Celis ile de Milli Edebiyat Dönemine bağlanmıştır.
Osmanlının son döneminde geçen romanlarda sıkça karşılaşılan Avrupai yaşam ile Türk kültürüne ait yaşamın çatışması Seniha ile dedesi Naim Efendi arasında, Faik Bey ile Hakkı Bey arasındaki ilişkide yansıtılmaya çalışılmış.
İlk sayfasına bile katlanamadım. ilk 20 sayfada iş yok, asıl olay ondan sonra başlıyor ve olayda da iş yok...
Kötü olan şeylerin iyiymiş gibi reklamının yapıldığı günümüzde özellikle biz gençlerin okuması lazım. Tabi kitabın dersi yine anlayana olacaktır.
Dönemin özelliklerini, yaşam koşullarını,kuşaklar arası çatışmayı ve bir ailenin günden güne dağılması yapılan karşılıklı hatalar,bireyler arası uyumsuzluklar pişmanlıklar her biri gayat anlaşılır bil dil ve akıcı bir biçimde anlatılmış eserde...
Ahh bu kitap beni ne kadar üzdü ne kadar güzel bir kitap sonu ne kadar hüzünlüydü Hakkı Celisin o masum temiz sevgisi o güzel şehadeti ne gururluydu Naim efendinin sonu ne hazin o kadar şey söylemek istiyorum ki şimdilik susacağım okuduklarımı düşüneceğim....
çok fazla eski kelime var ilk 40 sayfa çok saçma ve sıkıcı ama sonra sonra daha iyileşiyor
Milli mücadele dönemindeki İstanbul'u anlatan bir eser. Çoğunlukla Avrupa sevdalısı ve ahlaki yozlaşmaya uğrayan insanları vurgulamış. Kullanılan eski kelimelerin günümüz karşılıklarını parantez içinde vermeleri de güzel bir uygulama olmuş. Kitabın olay örgüsü bana çok sıradan geldi ama o günleri anlamak için okunabilir.
Bir Türk klasiği.Kitabın kapağından da anlaşılacağı gibi okumadan önce ağır olabileceği kanısına düşebilirisiniz. Hatta ben bir dönem okuyup yarıda bıraktığım ama sonra bir kez daha başladığımda beni içine alan bir eserle karşılaştığımda mutlu olduğum bir kitap.Okunmalı düşüncesindeyim.Puanım 7
Lisedeki yazılı sınavlarda yazar - eser eşleştirmelerinden aşina olduğumuz, konusunu da "yanlış batılılaşma" diye geçiştiriverdiğimiz ama bundan çok daha fazlası olan roman. Dönem insanının psikolojisi, kayıtsızlığı, ufacık bir alanda bile insanların ne kadar da birbirinden farklılaştığı, mezhep genişlemesi diye de tabir edebileceğimiz yeni adet ve eğlencelere eski ve yeni insanların tavrı, tutumu ve daha bir sürü insanda hem ilgi, hem endişe uyandırabilecek durumlar anlatılmış. Konağın sahibi ve ahalinin babası, büyükbabası Naim efendinin bu yeni dönem içerisindeki dramatik durumunu şu sözler çok güzel anlatmış:
"Asrın tepkileri onu ite ite evvela şehirden konağın içine, sonra konağın içinden bu odaya sürükleyip tıkmıştır. Buradan ötesi, biliyordu ki, artık yoktur ve sevince yakın bir hisle biliyordu ki, buranın ötesi ahiret denilen sessiz ve ilahi alemin ilk merhalesidir."
Gerçek bir Türk edebiyatı klasiği.Kütüphanemden asla çıkmıycak bir kitap.Dönemi romanın arka planında çok güzel resmetmiş,Okumayan çok şey kaybeder.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu; Tanzimat la başlayıp koskoca imparatorluğun çöküşüyle yaşanılan ülke genelinde solunan havayı
'' Kiralık Konak'' ta 3 kuşağın hayata bakışlarını, gelecekten isteklerini bununla birlikte toplumdaki yozlaşmanın getirdiği savruluşları, dağılışları ve çöküşleri çok detaylı bir fotograf karesine sığdırmış ve değerlendirmiş.
Şimdiye dek okuduğum 4. ve en etkileyici Yakup Kadri romanı. Karakterler başarılı betimlenmiş, arka planda dönem çok güzel anlatılmış.
gençlere mesaj verilmiş.gösteriş,para,özentiliğin boş şeyler olduğu ima edilmiş.Seniha'dan nefret ettim bi o kadar da Naim Efendi'ye özellikle Hakkı Celis'in şehit olmasına üzüldüm.kitap güzeldi
Yakup Kadri'nin yeri bende bambaşkadır. Kiralık Konak muazzam bir romanmış. Keşke daha önce okusaydım dediğim kitaplardan oldu. İlk sayfalarda Hakkı Celis ilgimi çekmişti. Diğerlerinden farklı ışığı olan bir karakterdi ki romanın sonunda ciğerimi söktü.Kitaptan biraz Sodom ve Gomore tadı aldım. Seniha ve ailesinin kayıtsızlıkları saçımı başımı yoldurdu. Naim Efendi'ye derinden üzüldüm. 2016 Türkiyesinde yaşıyorum Seniha gibi ailemi karşıma alıp kaçıp Avrupa'larda dolaşmaya cürret edemem.. Tavsiye edeceğim romanlardan.
Jenerasyonlar arası çatışma çok güzel işlenmiş. Kitap oldukça akıcı ve tanıdık çünkü birinci Dünya Savaşı yılları sırasında geçse de olayların ne kadar güncel olduğunu aslında akan onca zamanın insan hayatında bir arpa boyu anca değişim yarattığını görüyorsunuz. Kitap çok güzel arkadaşlar. Ben geç okudum, siz erken okuyun.
Yaban kadar olmasa da Kiralık konakta güzeldi.
Kitap: Geleneğine,köklerine bağlı bir dede. Modern yaşantıya meğilli kızı, iç güvey damadı ve torunu sena üçgenin de bir kuşak çatışmasını anlatıyor. Sena ve ailesi; Batılı,modern yaşamın bedelini ağır ödüyor.