Başları biraz sıkıcı olsa da diğer kitaplar gibi sürükleyici. Tarih olaylarından çok aşkı anlatıyor.
Daha güzel bir kitap bekliyordum açıksası .Belkide bana sıkıcı geldi çünkü olayların çoğunu biliyorumdum.Bir sonraki sayfayı okumam lazım diye heycan yapmadım.
Ne çok kötü ne harika.
elizabeth dönemine karşı bir düşkünlüğüm var sırf bu yüzden okumuştum ama beğenmedim uzatılmışta uzatılmış içi boşaltılıp günümüz ilgi çekici konularıyla entirikayla doldurulmuş yapay bir kitaptı
Kitaplar konusunda bilinçli olmadığım zamanlarda okuduğum çerez kitaplardan biri. O zamanlar bütün seriyi okumuştum. Edebi değerleri yok ancak hoş vakit geçirmenizi ve İngiltere Tarihi ve Kültürü hakkında bir şeyler öğrenmenize yardımcı olur.
En az The Other Boleyn Girl kadar başarılı bir eser. Aynı üslup, bilinen bir hikaye, tarih kitaplarından da takip edilebilecek bir konu ama her şeye rağmen akıcı ve merak uyandırıcı. Bu sefer bir hayali kahraman da eşlik ediyor tarihin bu karışık kesimine. Ve yaşadığı varsayılan döneme göre çok cesur çok farklı bir karakter.
Hikaye iki kız kardeşin, iki Boleyn’in çekişmesinden sonra bu kez anneleri farklı iki kız kardeşin çok daha büyük çok daha tehlikeli çekişmesini ele alıyor. Sırasını bekleyen Elizabeth’e fazla yer verilmemiş aslında. Bu kitap daha çok Kraliçe Mary’ye, “Kanlı Mary” ye odaklanmış. Taraflı yazılmış olduğunu düşündürse de özellikle son kısımda tarafsızlığın gayet iyi korunduğunu görebiliyorsunuz.
çok güzel bir hikayeyi yazar ne yazık ki sıkıcı bir hale getirmiş. 100-150 sayfası gereksizdi.yinede boleynlerden sonra olanları merak edenler okumalı
seviyorum bu yazarı. son bölümler gereksiz eklenmiş gibi gelse de severek okudum..
Yazar bu kitabı “Kraliyet Saraylarındaki en dürüst kişiler aslında soytarılardır.” düşüncesinden yola çıkarak yazmış sanırım.
Kitabın başkahramanı Hannah isimli İspanyol Yahudi’si yani Seferad bir genç kız ve olaylar onun ağzından naklediliyor.
Annesi engizisyon tarafından yakılmış, babası ile kaçmak zorunda kalmışlar. Yakalanma korkusu içinde İngiltere’ye yerleşip, kendilerini iyi bir Protestan olarak gösterirlerken, Hannah’ın dükkanlarına gelen Robert Dudley ile John Dee’nin yanında bir melek görmesi üzerine Kral Edward’ın sarayına soytarı olarak alınıyor. Genç Kral Hannah ile konuştuğunda ondaki dürüstlüğü görüp saraya alıyor. Ama Hannah soytarı olmak istemeyince Robert Dudley’in babası şantaj ile kendi casusları yapıyor. Hannah ve babasının inançlarını gizlemek için inançlarına ters hareket etmek zorunda olmaları, Yahudilerin orta çağ Avrupa’sında gördüğü muamele anlatılıyor ve son çare olarak güvende yaşamak için Türklerin ülkesine kaçmaktan bahsediliyor. Avrupa tarihinde Yahudiler için en güvenli yerin Müslümanların yanı olması hep dikkatimi çekmiştir.
Hannah bir çeşit kahindir, gaipten haberler vermektedir. Genel de Hannah gaipten haber verme yetisini kontrol edememektedir. Bu nedenle Hannah’a ayna kullanarak fal baktırırlar. Hannah’ın casus olarak Prenses Mary’nin yanına gönderilmesinden sonra genç Kral Edward’ın ölümü sonrasında Jane Grey’in Kraliçe ilan edilmesine karşı başlayan halk isyanı ile Prenses Mary’nin Kraliçeliğe yükselişi ve Hannah’ın onun soytarısı olması anlatılıyor. Kraliçe Mary tahtını gasp edip başkasını Kraliçe yapan Dudley ailesini cezalandırmasından sadece kulede tutulan ve akıbeti belirsiz olsa da Robert kurtulur. Hannah’ın saflığı ve onun aracılığı ile bir Protestan isyan başlatır.
Bilindiği üzere, İngiltere başta Katolik’tir, Kral koyu Katolik bir İspanyol olan Argonlu Katherine ile evlidir. Katolik Kilisesine göre boşanma yoktur; Bunun için Anne Kral Boleyn ile evlenmek için Protestanlığa geçer. Argonlu Katherine’nin kızı olan Mary için Katolik inancı hem annesinin inancı ve çocukluğunda annesinin ona öğrettiği inançtır hem de Katolikliğe göre boşanma olmadığından yasal olarak Kral’ın tek meşru kızı o dur ve böylece taht onun hakkıdır. 8. Henry’nin ikinci karısından olan kızı Elizabeth ve üçüncü karısından olan oğlu Edward ise Protestan Anglikan inancını ısrarla savunmuşlardır, böylece annelerinin 8. Henry ile evliliklerini ve doğumlarının meşruiyetini savunmuşlardır. Bu arada İngiliz toplumu hükümdarların keyfe keder veya menfaat gözeten tutumları yüzünden durmadan mezhep nedeniyle çalkantı içindeydi. Bir Katolikler, bir Protestanlar işkence ve katliama uğramıştır.
İngiliz halkı Prenses Mary’iyi Kraliyetin yasal varisini olarak görmesine rağmen bir İspanyol ile evlenmesine karşı çıkmışlar. Benim düşünceme göre İngilizler son derece milliyetçidirler. (sakın bu Milliyetçiliği militarist anlamda anlamayın, kendilerini farklı ve özellikli bir millet olarak gören bu farklılıklarını korumak isteyen bir anlayış ) bağımsızlıklarını kaybedip, İspanya İmparatorluğunun bir ili olmaya karşı çıkışlarına bayrak olarak Anglikan inancına sarılmaları inançtan çok milliyetçilik nedeniyle olmuş bence.
Kitapta en ilgimi çeken nokta “Mary” karakterinin evriminin verilmiş olması. Halkın sevdiği ve sevgi dolu bir insan olan Mary’nin “Kanlı Mary”e dönüşmesi, kız kardeşi Elizabeth’den nefret etmesi ama yinede Elizabeth’i öldürtmek istemeyişi iyi anlatılmış. Bu konu hep ilgimi çekmiştir. Çünkü Elizabeth’i öldürtse mezhep kavgası sona erecekti, hem Elizabeth’in ona ihanet ettiğini ve babasının kızı olmayabileceğini düşünürken ve önüne geleni öldürtmek için emir verir Lonndra’yı darağaçları ile süslerken niye Elizabeth’i öldürtmedi acaba? 17 yaşında iken Elizbeth’e baktığı ve o yaştaki genç kızların bebek sevgisi ile ona bağlandığı için mi? :thinking
Hannah karakteri ise çelişkilerle dolu, Lordu Robert’a aşık ama ondan yüz bulamıyor, nişanlısı Daniel ile ilişkisi çelişkiler içinde. Fransaya gidip nişanlısı ile evleniyor ama Daniel’in ailesi ile sorunlarını aşamayınca Daniel’in başka bir kadından çocuğu olmasını bahane ederek onu terk ediyor. Calais şehrinin Fransızlarca geri alınması üzerine aşamayınca Daniel’in oğlunun annesi ölürken çocuğu Hannah’ya verir. Hannah çocuk ile İngiltere’ye gidip, onu büyütüyor ve yıkılmış haldeki Kraliçe Mary’nin yanında kalıyor. Kocasını savaş esiri olmaktan kurtarıyor. Başta yapmak istemediği her şeyi sonradan yapmaya gönüllü hale geliyor. Nişanlısı Daniel karakteri de çok ilginç lafını esirgemeyen biri.
Okumayanlara tavsiye ederim.
okunabilir bir kitap film izler gibi okuyorsunuz fakat size pek bişey kazandırmıyor. okumak için okunabilir .
Bir tarih romanı ancak bu kadar akıcı bir dille yazılır. Ayakta alkışlanabilecek yazarlar arasında gördüğüm Philippa Gregory'i tebrik etmek lazım. En sevdiğim yazar diyebilirim. Bu kitapta Bakire Elizabeth'in hırsla yaptığı entrikalar Kanlı Mary'i ayakta duramaz hale getiriyor. Durum böyle olunca Tudor Hanedanlığındaki kaos insanı kendine hapsettiriyor. . .
okunmayacak bir kitap değil zaten seri kitabının ikinsi galiba belki bir gün okurum
uzun sürede bitti ama sıkıcı olduğundan değil başlarda adapte olamadım 200 sayfayı sabırla okursanız sonrası hızlı ilerliyor
Ülkesine huzur getirmek için tahta çıkan bir kadının "Kanlı Mary" olarak anılmasının trajik hikâyesi.Ve kurgu olan kısımları ciddi anlamda kitaba bağladı diyebilirim.
Hannah Yahudidir. Annesi engizisyon tarafından yakılmış, babası ile kaçmak zorunda kalmışlardır. İngiltere’ye gelip yakalanmamak için kendilerini Protestan olarak göstermişlerdir. Dükkanlarına gelen Robert Dudley ile John Dee 'nin yanında bir melek gördüğünü söyleyince saraya soytarı olarak alınır. Soytarı olmak istemediğinden ve kahin olduğundan bir yandan da casusluk yapması istenir.
Henry'nin üçüncü evliliğinden olan oğlu Kral Edward ölünce Henry'nin ilk evliliğinden kızı Prenses Mary kraliçe olur. Soytarısı ise Hannah.
Mary'nin annesi Argonlu Katherine bir katolikti. O dönemler de İngiltere'de kataliktir. Katolik kilisesin de boşanma olmadığından Henry boşanıp Anne Boleyn ile evlenebilmek için Protestanlığa geçer. Mary ise hala annesi gibi Kataliktir. İngiltere'yi katalik kilisesinin hakimiyetine almak ister.Katolikliğe göre boşanma olmadığından yasal olarak kralın tek meşru kızıdır.Kralın Anne Boleyn'den olan kızı Elizabeth ise Protestandır. İngiltere bir Katolik bir Protestan hükümdarlar arasında karmaşık bir dönemdedir.
Mary İspanyol kralına aşıktır ve onunla evlilik yapar. Tek istediği çocuktur ama bir türlü olmaz. Halk onu yasal varis olarak görürken evliliğine karşı çıkılmıştır. Mary yavaş yavaş Kanlı Mary'e dönüşür. Kendisi için bir tehdit olan Elizabeth'i öldürmez.
Kardeşlerinin durumu anlatılırken bir yandan da Hannah'ın yaşadıkları var.
Hannah Lord Robert’a aşık ama karşılık bulamaz. Nişanlısı ile evlenir ve ailesi ile sorunlar yaşar. Onun başka kadından olan çocuğuna bakar.
Mary'nin durumu çok iyi yansıtılmıştı.Halkın sevdiği,seven,sevilen Mary'nin kanlı Mary'e dönüşmesi güzel yansıtılmıştı.Herkesi öldürürken sevmediği,kendisine ihanet eden,babasının kızı olmayabileceğinden şüphelenilen Elizabeth'i öldürmemesi. Belki de her şeyin çözümü olacaktı.
İlk kitap daha iyiydi, bu kitap daha ağır ilerliyor. Başlar sıkıyor ama o dönemi, o dönemin olaylarını, yaşananları okumak güzeldi.