Vasconselosun şeker portakalını okuduysanız o tadta ama daha yetişkin bir öyküyü anlatıyor bu kitap. Afrika edebiyatını keşfetmek için iyi bir seçim, beyaz adamın lanetini anlatıyor. Aslında her kaygıdan uzak insanların nasıl bir anda köle haline geldiklerini görüyorsunuz. gerçekten ibret verici. Tavsiye ederim.
Bir Afrika kabilesinin ilginç gelenekleri ve yaşam kültürünü anlatan akıcı bir roman...
Afrika Edebiyatı adına okuduğum ilk eser oldu Parçalanma. Bu kadar gecikmiş olmasına üzülmemi sağlayacak bir kitap olduğu için bir yandan da seviniyorum diyebilirim.
Klan anlayışını, Afrika insanının doğaya ve topluma bakışını, kültürel anlamda siyah-beyaz arasındaki ayrımı, bu kadar sade ve akıcı bir üslupla bu kadar çarpıcı anlatabilmek gerçek bir yetenek göstergesi olsa gerek. Hem kurgusu hem anlatısı hem de karakterleriyle ruhuma dokundu Achebe. Afrika'ya dair hiçbir metin tüketmediyseniz şayet bu kitap ilkiniz olmalı. İyi okumalar...
Parçalanma, Dünya edebiyatında varla yok arasında bir yeri bulunan Afrika edebiyatının aslında var olan eserleriyle ne kadar renkli, ilginç ve ilgi çekici olabildiğinin bir kanıtı.
2007 Man Booker ödüllü ve Afrika edebiyatının babası sayılan Achebe’nin Afrika Üçlemesi diye bilinen kitaplarının ilki ‘parçalanma’.
Parçalanmada Nijerya’daki bir klanın üyesi olan Okonkwo’nun hayatı özelinde Nijerya kültürü ve misyonerlik çalışmalarının Afrika’daki yansıması anlatılıyor. Her ne kadar ilk sayfalarında isimlere ve kavramlara olan yabancılıktan dolayı olayın içine giremeseniz ve hatta neden bir klasik diye anıldığını anlamasanız da kitabın ikinci bölümüyle birlikte tüm bu fikirleriniz değişiyor.
Kabilesinin en saygın kişilerinden olan Okonkwo’nun sürgünü ve klanına geri döndüğünde karşılaştırdıkları, karşılaştıklarına karşı tavizsiz davranışları sizi olayın içerisine sürüklüyor. Kitap boyunca adeta klanın bir üyesi haline geliyorsunuz.
Kitabın birçok bölümünde ilginç Afrika deyimleriyle karşılaşıyorsunuz. Bunlardan bir örnek vermek gerekirse ben en ilgimi çekenlerden biri; ‘’Eneke kuşu insanlar ıskalamadan vurmayı öğrendiğinden beri konmadan uçmayı öğrendiğini söyler’’ cümlesiydi.
Ayrıca kitabın sonlarında bir misyoner ile klan üyesinin Tanrı inançları hakkındaki konuşmaları da çok etkileyici. Bu bölümde çok tanrılı kabillerin dahi özünde var olan tek tanrı inancı ile karşılacaksınız.
Tüm hayatı ve çevresindeki insanlar üzerinde mutlak bir kontrolü olan Okonkwo’nun sürgünden döndüğünde tüm kontrolü kaybettiği bu trajik hikayesinde Dünya’nın güneyine karşı uygulanan büyük adaletsizliğe de bir kez daha tanık olacaksınız.
Parçalanma edebiyatta farklı bir renk arayanlar için mutlaka denenmesi gereken bir tad. Üçlemenin diğer iki kitabını okuyacağım zamanı heyecanla bekliyorum.
Toprağın çocukları tabirini en çok Afrika kıtasında yaşayanlar hak ediyor sanırım. Achebe insanı adeta bir zaman yolculuğuna çıkartıp o bakir toprakların ortasına bırakıveriyor. İnanılmaz gelen gelenekleri, düzenleri, toplumsal kuralları ve yaşamlarıyla “medeniyete!!” direnemeyip gittikçe parçalanan klanları öylesine yalın bir dille aktarmış ki adeta Okonkwo’nun kulübesinde onun ağzından hayatını dinliyormuş hissi veriyor. Bir toprağın dilini en iyi o toprağın ekmeğini yiyen anlıyor gerçekten.