"sevgili çılgınım akşam yemeğimi veriyordu, ben de yemek
odasının açık penceresinden tanrı'nın buharlardan yarattığı
oynak mimarilerine, dokunulmazın eşsiz yapılarına bakıyordum.
bir yandan bakıyor, bir yandan da söyleniyordum içimden:
"bütün bu düşsel nesneler neredeyse güzel sevgilimin gözleri
kadar yeşil gözlü, canavarımsı çılgınımın gözleri kadar güzel!"
birdenbire zorlu bir yumruk yedim sırtıma, boğuk, tatlı bir
ses, isterik, içkiden kısılmış gibi bir ses duydum, canım
sevgilimin sesini duydum : - "çorbanı içecek misin, bulut
tüccarı enayi dümbeleği?" diyordu." sf.99
Çağı her daim yakalayabilen bir tutumla yazmış Charles Baudelaire
Paris Sıkıntısını .Öyle ki insanın özüne insan benliği üzerine yazmış ve yazdığı şeyler günümüze kadar aynı geçerliliğini korumuş. Baudelaire 'in değindiği sıkıntı ve endişeleri bugün de aynı şekilde yaşamaktayız.Dili itibariyle de kitabı öz eleştiriden kaçınmadan sözlerini de sakınmadan yazmış ve bu tutumuyla oldukça samimi ve dürüst bir dil oluşturmuş ve bunu bütün kitap boyunca kararlı bir şekilde sürdürmüş.Okuması keyifli oldukça başarılı bir yapıt.