99 Depremi olunduğunda bu roman aklıma gelmişti.
Devletin işleyişini anlatıyor. Devlet hiç istemediğiniz bir anda yanınızda bitiverir ama ihtiyacınız olduğu anda da ortalıkta yoktur
K =kafka=Kendisini yazmış = Memur,zengin,otellerde kalmış,kadınlarla evliliğe varmayan sorunlu ilişkiler,son 10 yılı hastalıklı ve emekli sürdürüyor,yahudi sorunları, politikaylada uğraşmış, köylerde çok zaman geçirmiş; bunları yarım kalmış romana sanatsal olarak yansıtmış.3. nişanlısının oda hizmetçisi olması pepi’yide açıklar. Benim asıl şok olduğum nokta bu adamda aşırı sosyal ve aşırı depresifliği bir potada götürmeye çalışmış olmasının büyük acısı var.Ve edebiyat figürü olmasını brod’a borçlu olmasıda ayrı bir konu.
Kitapta bürokrasinin trajikomikliğinin eleştirisi ana gövdesinde,aşırı akan ve geçen depresif bir tema ,sırasıyla hiciv,zekilik,gariplik,ataklık,insanların cehennemlik ilişkileri ,absürdlük,varoluşçuluk,olamayacak bir adam.
Yapı olarak baksam bile cidden çok sıkıcı ve aşırı saçma,sabretmeside çok zor olan bir kitap, klamm devlet galiba, ilginç kimse görmüyor,karakterlere iyi girmiş gibi ama çok sıkmış, yardımcıların komiklikleri ve sınıfta basılmalarına iyi güldüm, onlar gidince iyice sıkıcı oldu.Bendeki versiyonda nette konferans notları var diyordu ama yok,çevirmenin kadın olması,resimlerde çok sıktı,tasarım güzel.
Şato Kafka'nın kendine özgü düşünce mimarisinin kalıplarını barındırıyor. Bürokratik engeller bu defa Şatodan kaynaklanmakta ve pek az kişinin içine girebildiği bu yer dışarıya oldukça mesafelidir. Kadastrocu olarak bir köye giden K karakterini görevlendiren Şato ile ilişkisi de bu nedenle iyice çetrefilli hale gelmektedir.
İlk kısımlarda görevlendirilmesi ve aldığı eğitim nedeniyle K'ua çekimser bir saygınlık besleyen köylüler gittikçe onun da itibarsızlaşmaya başlaması ve köyden de çekip gidecek gücü bulmaması nedeniyle inisiyatifi ele almaktadırlar. Toplumsal statünün bürokrasinin ağır yükümlülükleriyle belirlendiği yeni geldiği bu yerde K uyum sağlamakta zorlanacak ve uzun sürdüğünü duyduğu kış nedeniyle iyice kasvete gömülecektir.
Şato ile ilgili alegori nidalarına pek sık rastlasam da ben özellikle dinsel bir gönderme olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Uykuda Çocuk Ölümleri gibi bir şaheser yazmış olan Ali Teoman'ı etkileyen kitaplardan birinin tarafsızca Şato olduğunu iddia edebilirim.
Öte yandan K'nın Klamm ile yaşanması muhtemel karşılaşmasını Godot'yu Bekler gibi bekledim.
Şato için "İktidar ile bireyin bürokrasiden doğan iletişimsizliğinin romanı" deniliyor. Kitap belirli bir düşünce düzeyine sahip insanlara hitap ediyor. Kitabın dili Kafka'ya özgü; karamsar ve karmaşık bir tarz, ilginç semboller ve çözümlemeler, toplumsal bir hikaye mi, ruhsal bir çözümleme mi tam belli olmayan, anormal olaylar, mekanlar ve bu anormallikleri sıradanmış gibi karşılayan karakterler, o an için bize anlamsız ve saçma gelen durumlar, sıkıcılığı artıran uzun diyalogların yanında bir de çevirisinden kaynaklandığını düşündüğüm anlaşılamama sorunlarının yanında öz Türkçe saplantısı da anlaşılmayı zorlaştırıyor (örneğin, yeryazımcı kadastrocu demekmiş, ki bunu ancak kitabı bitirdikten sonra sözlüğe baktığımda öğrendim). Kitabın çevirisinin iyi olduğunu söyleyemem (güçlü yazarlara ait bir kitabı tercüme etmenin salt çeviri ile yapılamayacağına iyi bir örnek).
Acıkça söylemek gerekirse roman akıcı değil, tıpkı işlenen konu bürokrasi gibi. İlerlemek için çaba gerekiyor, tıpkı K.'nın Şato'ya ulaşma cabası gibi. Okurken hep bir debdebenin içinde dönüp duruyorsunuz hissi uyandırıyor insanda, tıpkı K.'nın bir türlü sonuç alamayıp devamlı debelenip durduğu gibi. Kitabı bitirme başarısını gösterdiğinizde seviniyor gibi oluyorsunuz, ancak bu sefer de K.'yı bir yerlerde göremiyorsunuz ve öylece kalıyorsunuz. Yani bu romanı anlamak öyle kolay değil. Ayrıca fazlaca bir heyecan da yok kitapta, ama "acaba şatoya ulaşabilecek mi" merakıyla kendini okutturuyor diyebilirim ancak.
Anladığım kadarıyla bu kitapta Kafka bürokrasiye karşı eleştiri yapmıştır. Şato, yöneten ve karar veren ve sınırları belli olmayandır, ama asla ne olduğu anlaşılamayan ve ulaşılamayandır. Kafka bu kitabında Şato'yu öyle bir betimlemiştir ki, bırakın Şato'nun anlaşılamaz ve ulaşılamaz oluşunu, ben Şato'nun varlığından bile emin olamadım! Bu bile Kafkayı anlamanın ne kadar zor olduğunun bir kanıtı. Ayrıca ben bu kitabı bir roman olarak değerlendirmeye tabi tuttum. İçerdiği derin anlamlar, felsefi aforizmalar gibi unsurlarıyla değil!
Bir gariplikler silsilesi. Saçmalıklar içinde düzen ve bence sınıf ayrımına ağır bir eleştiri.
Hayatımda bittiğine sevindiğim sayılı kitaplardan biri oldu bu kitap okuması çok zor,anlaşılmaz olay örgüsüyle adeta insan boğuluyor sıkıcı okurken ama bir kere başladım o zaman bitireyim demiştim !
Tam bir Kafka romani. Insan okurken sinirleniyor, o kadar akici bir anlatim ama bir türlü sonuca vardirilamayan meseleler.
Kadastrocu olarak ataniyorsun ama ne terslikler silsilesidir ki atandığın yere bir türlü ulasamiyorsun.
Şato , dibindedir; an kadar yakindir belki de.. Ama asir kadar uzak tutan zalim bürokrasi, sistem yalakasi insanlar, varligi yoklugu belli olmayan kişiler, aşk , entrika , şüphe hepsi bir olur küçücük köye hapseder adami. Kipirdayamaz. Kendini kadastrocu iken hademe olarak bulur.
Kitaptaki karakterler de tıpkı kitap gibi esrarengiz huviyettedir. Kitap zaten okudukca okutur ama okurken düşündürür yahu ben nereye gidiyorum diye. Bu garip duzen beni hangi kiyiya atacak diye okurken dahi sezebiliyorsunuz.
Ve en nihayetinde kitap , yarim birakiyor kendini. Evet Kafka'nin tamamlamadigi, yarim bıraktığı, ucu açık sekilde biraktigi bir roman önümüzde.
Okuyucuya birakmis velhasıl kelam gerisini.
Kitap kolay okunan, zor anlasilan, sabir gerektiren , kesinlikle ve kesinlikle yuzde yuz kendinizi vererek okumaniz gereken bir eser.
Şahsen, daha sonra gerceklestirecegim eylemdir bir daha okumak.
Bir sosyal eleştiri niteligindeki Dönüşüm, bir hukuki elestiri niteligindeki Dava ve simdi de burokrasinin ve sistemin icinde kaybolmus, sisteme kole olmus insanlara , duzene eleştiri mahiyetinde bir eser okudum.
Okurken sanki bize bir kabusun içindeymişiz de,aynı yerde debelenip duruyoruz gibi hissettiren,bence gelecekteki bir çok yazarı etkilemiş çok önemli bir eser,keşke sonu eksik kalmasaydı.