Kitap hakkında çok fazla şey demeye gerek yok gerçekten tam anlamıyla klasıkler klasiği...Size en önemli tavsiyem kitabın 100 sayfasını okumadan kitabı bırakmayın
İsimlerin uzunluğu, fazlalığı ve benzerliği ile çok canımı sıkmış olsa da genel olarak bakınca süper kitap. Okunmalı, okutturulmalı.
güzel bir kitap ama inanınki ben hiç birşey anlamadım. neden diyeceksiniz ,,içieriği o kadarda harkulade değil ama dünya klasikleri arasına girdiği için okumaya çalışıyorum
1804’lerde başlayan tarihi olaylarda Çar Rusya’sının Fransa ile olan savaşlarını ve devamında gelişen olayları anlatıyor.
benim için çok zor bir kitaptı çok fazla isim çok fazla aldatma ve çok fazla mekan yüzünden insan yılıyor
Hiçbir kitabı yarım bırakmayı sevmiyorum işte bu yüzden bu kitaba tahammül ederek okumaya çalışıyorum.Bir süreliğine okumayı bıraktım bakalım ne zaman başlayacam tekrar...
Napolyon'un Rusya seferini ve dönemin zengin Ruslarının yaşantısını anlatıyor. Biraz ağır olmakla beraber güzel bir kitap.
ben bu kitabın ilk 80 sayfasını nerdeyse bi 4 kez okudum ama yok olmadı devam edemedim malesef o kadar kalabalık bi roman ki her sayfada bi 20 kişi romana katılıyo :P ne diyim okuyanları tebrik ederim
Bu kadar güzel bir kitap olduğunu bilseydim daha önce okurdum diyebileceğim kitaplardan.
Şu anda 140. sayfadayım. Kitabı pek beğendiğimi söyleyemem ama yine de okunuyor kendini okutturuyor. Sanırım henüz! beğenmeme nedenim kitabın çevirisi ve bir de Anna Karenina'dan sonra okumuş olmam. Onun dışında bazı olaylar çok oldu bittiye gelmiş ve bu olaylar da sonradan karşılaşacağımız olaylar. Bence akılda kalması için biraz daha söz edilebilirdi ama yine de kitabı bitirmeden kesin bir yargıya varamam. Belki anlatılacaklar içinde o kısımlar o kadar önemsizdir ki yazar bahsetmek istememiştir. Belki de yayınevi kitabı kısaltmıştır çünkü 548 sayfa ve yorumlardan birinde 1000 sayfadan falan söz ediyordu. Sanırım kitabın başka çevirilerini de okumak gerek.
-
Kitabı bitirdim, hakkındaki düşüncelerim de değişmiştir. Gerçekten güzel kitap ama keşke yayınevi çeviriyi güzel yapsaydı, yazım yanlışlarına da dikkat etseydi. Benim okuduğum kapak bu sitede yok ama iyi ki de yok yani çok yazım yanlışı vardı. Her neyse ben en çok Sonya'ya üzüldüm ve onun için ağladım bir tek. Diğer karakterleri sevemedim pek. Mariya özellikle en nefret ettiğim karakterler arasında Nikolay ile birlikte. Petya'ya da üzüldüm o da çok heyecanlı bir çocuktu. Yalnız Vera'dan pek söz edilmedi. Kont ölüce falan hani bir gelseydi baksaydı, onlar çekildi ortalıktan. Sonra Boris de kayıplara karışanlar arasında. Bilmiyorum belki yazar onları güzel bir şekilde çıkarmıştır aradan ama bu kısaltılan kitap olduğu için atlanmıştır.
Tolstoy hayranlığımın oluşmasındaki en büyük etkendir Savaş ve Barış. Ben bu kitabı henüz 6. sınıftayken okudum ve özetini falan da değil, has be has iletişim yayınlarının o 1200 sayfalık -sallamıyorsam- orijinal çevirisini alıp okudum. Tabii kütle gibi ve çok ağırdı, 3 ayda bitirebildim. Karakterlerin pek çoğu ve aileler hala aklımdadır, üzerine Savaş ve Barış filmlerine de baktım. Sıkıcı tek kısmı tarihi bilgileri çok uzatması olabilir, onun dışında kurgusuyla ve gerçekçiliğiyle harikulade bir kitaptır. Andrey Bolkonski'ye olan aşkım seneler geçmesine rağmen hala devam etmektedir.
Bir Rus ve haliyle bir Dünya klasiği olması bakımından birçoğumuz tarafından okunduğunu bildiğim ama beni okurken nedense zevk alma konusunda çok kısır bırakan bir kitap.Sayfa sayısının çok fazla olmasından dolayı kitap içindeki bütün karakterleri zihninizde tutmak biraz zor olabiliyor.Bu da sizde,kitabın değerlendirme aşamasında sıkıntıya düşürecek kanılara sahip olmanızı sağlıyor.En azından benim görüşürüm bu yönde.Puanım 6
Muhteşem bi kitap herkes okumalı. Klasik olabilir ama ben anladım. Okuduktan sonra Savaş ve Barış 1967 filmini izleyin kitaba göre uyarlanmıştır. Çok etkli oldu bende. Serisi olsa yine okurdum. Klasik dönemin babası Leo Tolstoy