Suç ve Ceza

En Son Değerlendirmeler

Profil Resmi
9 puan

Olayları kolaylıkla anlayabileceğiniz dilden anlatan çok heyecanlı ve sürükleyici bir roman dostoyevski'nin yaratıcılığının ve zekiliğinin açık kanıtı.

Profil Resmi
10 puan

Kitabın baş kahramanı Raskolnikov'un duygularını, hissettiklerini ve düşüncelerini çok güzel betimlemiş. Konu çok sığ olmasına ve fazla sürükleyici olmamasına rağmen sabredip okursanız çok şey kazanırsınız tam bir klasik.

Profil Resmi
6 puan

son 100 sayfada bıraktım ama yayın eviyle alakalı olduğunu düşünüyorum. kitap resmen ilerlemiyordu dili çok kötüydü.

10 yıl, 11 ay
Profil Resmi
10 puan

Bu kitaba 10 verilmeyecek de hangi kitaba verilecek...

10 puan

Sanırım ilk defa yaklaşık 17-18 sene evvel lisede okumuştum bu kitabı o zaman da etkilendigimi hatırlıyorum ama yeniden okuyunca kendime 17-18 senedir neden hiç okumadım ki diye sordum, dostoyevskinin öyle bir dili var ki; bazen bir film izler gibi, bazen romanın kahramanlarından birinin yerine kendini koyar gibi okuyorsun kitabı, yoksulluk ve bu yoksulluğu gerçekten yaşamış olduğunu bilmek, kitapta hissetmek belki de kitaplarını bu kadar çok sevme nedeni, bilemiyorum hiç bitmesin istiyorum, diyaloglar, kahramanların ruh hali, duygu karmaşası, inişler, çıkışlar beni benden alıyor, her 5-10 senede bir tekrar tekrar okunması gereken bir kitap...

9 puan

"Suç toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur."

Kitabı İş Bankası yayınlarından Mazlum Beyhan çevirisi ile okudum. 687 sayfa olan kitap betimlemeleriyle öyle gerçekçi bir hal alıyor ki, romanın baş kahraman ile insanı bütünleştiriyor. Kitabın sayfalarını çevirdikçe, insanların en dayanılmaz acılarını yüreğinizin en derinliklerinde hissediyorsunuz. Dostoyevski, karakterleri öyle gerçekçi betimlemiş ki, bazı karakterleri sıkıca bağrınıza basıyor, bazılarından nefret ediyor, belki de tiksiniyorsunuz. Sanki her şey o anda yaşanıyor ve her şey gerçekmiş gibi.

Dış dünyanın sığlığına kapılan romanı başka bir sahaya çeken, insanın iç dünyasına inen, ruhunun
girdaplarında dolaşan Dostoyevski, bu romanında insanın çekebileceği bunca acı ve bunalımların en ağır ve katlanılmaz gibi görünenlerini en ince ayrıntılarına dek irdeleyip işlemiş.

Hep düşünmüşümdür; neden yazarlar, sanatçılar diğer bilim insanlarından daha çok bilinir, konuşulur, okullarda edebiyatçıları öğreniriz de, ne bileyim fizikçileri, kimyacıları, psikologları vs öğrenmeyiz diye. Ta ki 'Suç ve Ceza' romanını okuyana kadar. Bu romandan anlaşılabildiğine göre Dostoyevski, Freud'dan önce bilinçaltını kurcalamaya başlamış, kriminolog Ferri'ye, filozof Bergson'a kadar pek çok bilim insanından da çok derinliğe sahip ve bu bilim insanlarının çoğunu etkilemiş. Einstein sadece Einstein'dir, ama Dostoyevski hem Einstein, hem Froud, hem Ferri'dir, hem de Bergson'dur. Artık anlamışım ki -gerçek- yazarlar, sanatçılar toplumun en önemli değerleridir ki topluma yön vermesi gerekenler de bunlardır diye...

"İnsanlar ikiye ayrılır, sıradanlar ve olağanüstüler. Birinci bölümdekiler hep bugünün, ikinci bölümdekiler hem yarının efendileridir. Birinciler dünyayı korurlar ve onu sayıca artırırlar; ikinciler dünyayı hareket ettirler ve onu bir amaca doğru yöneltirler... Ceza, suçu başka bir zamana daha şiddetli bir şekilde ertelemekten, hatta suçu azdırmaktan başka bir şey değildir... Ceza kaldırılabilir; ama suç insanın içinde sonsuza kadar yaşar... İnsan Tanrı değildir ve dolayısıyla eylemlerinde özgür değildir. "

10 yıl, 11 ay
geri ileri