Taş-Kağıt-Makas'ın en iyi öyküsü olan Suzan Defter şimdilerde Can Yayınları tarafından ayrı bir kitap olarak basılmış. Daha çok insanın okumasını sağlayacağı için iyi bir şey belki bu. Fakat yine de böylesi yürek söken kitapların bir satış stratejisinin öğesi olmasına bozulmuyor değilim. Bir de şuna benzer bir şeyler yazmışlar arka kapağa ki Ayfer Tunç'un hatrına küfür etmedim:
"Suzan Defter, Taş-Kağıt-Makas'tan kopup kendi başına bir eser olmayı çoktan hak etti."
Taş-Kağıt-Makas'ın içinde yer alırken yetersiz kötü bir öyküyken özverili çalışmalarıyla terfi edip ayrı bir kitap olma hakkı mı kazandı, nedir? Neyse...
Suzan Defter, hem biçimsel hem de içerik olarak son dönemde yazılan öykülerin zirvelerinden biridir gözümde. Şiddetle tavsiye edilir.
---alıntı---
"ayrılmak, gidenin, kalanın kucağında bir kucak kor bırakmasıdır, yanar durursunuz kül olana kadar"
---alıntı---
çift sayılı sayfaların ayrı, tek sayılı sayfaların ayrı okunduğu, iki farklı bakış açısını yansıtan çok farklı bir kitap
Öncelikle kitabı nasıl okuyabileceğimi anlayabilmem biraz zor oldu desem sanırım yanlış olmaz. Sırf bu yüzden üç kere kitaba başlayıp, hemen geri kapattım. Aklım karıştı. Daha önce hiç bu tarz yazılmış bir kitaba rastlayamadığımdan olacak; neyse ki daha sonrasında bir blog sayfasında kitabın nasıl okunacağını anladım. Sağ taraftakiler bir kişinin, sol taraftakiler ise diğer kişinin günlüklerinden oluşuyormuş ve günlüklerin devamı yine sağ ve sol olmak üzere devam ediyormuş. Kitabı doğru okumayı öğrenince sevmem de çok kolay oldu.
Ayfer Tunç bildiğimiz belki de daha önce okuduğumuz yaşam öykülerini başka bir yerde göremeyeceğimiz cümlelerle öylesine güzel, derin ve etkileyici anlatıyor ki roman okuyucu da bambaşka bir tad bırakıyor kitap sırf bu yüzden gönüllerde belki de hiç bitmiyor..
Kitabı elinize alıp okumaya başladığınızda, sayfaları çevirdikçe tutarsızlık ve mantıksız devam eden cümlelerle karşılaşacaksınız. Çünkü Ayfer Tunç kullandığı ilginç ve bir o kadar da zor yazım tekniği ile sizleri şaşırtacak. Bu kitap hayatta engellere çarpmış kişiliği törpülenmiş, kendi içinde geri planda kalmış, silik bireyler olan bir kadın ve adamın çarpıcı günliklerinden oluşuyor. Olağanüstü yazım tekniği de kitabı okuyup kendinizden parçalar bulmaya başladığınızda hikayeyi daha da çekici kılacak.
Anılar, hesaplaşmalar, pişmanlıklarla dolu, olayları içe içe girmiş bu kitabı çok beğendim. Farklı bir kitap okumak, Ayfer Tunç’un edebiyattaki ustalığını tatmak isteyenler, her şey bir yana eğlenceli bir kitap okumak isteyenler için şiddetle önerilir.
http://beyazkitaplik.blogspot.com/2012/05/suzan-defter.html
deneysel bir çalışma...iki farklı kişiye ait günlükler tarih sırasına göre paylaşılıyor. tek sayılı sayfalar bir kişiye , çift sayılı sayfalar diğer kişiye ait olacak şekilde planlanmış bir kısa roman...
* Ayfer Tunç okumalarıma hız kesmeden devam ediyorum. Kapak Kızı bittikten sonra Suzan Defter ve Yeşil Peri Gecesi'ni eş zamanlı okudum.
* Suzan Defter iki kişinin aynı döneme ait günlüklerinden oluşuyor. Ekmel ve Derya'nın günlüklerini okuyoruz. Bu iki kişinin bir şekilde yolları kesiştiği noktadan sonra günlükleri okumak daha keyifli hale geliyor. Çünkü aynı günü farklı algılardan okumak ilgi çekici. Suzan kim derseniz onu da kitaptan öğrenirsiniz:)))
* Okuduğum Ayfer Tunç kitapları: Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Aziz Bey Hadisesi, Kapak Kızı, Suzan Defter ve Yeşil Peri Gecesi.
Tümünün içinde Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi kitabını tek geçerim 💚🍀
- detaylar blogumda:
http://moonlightcat13.blogspot.com/2017/06/suzan-defter-ayfer-tunc.html
Ne diyeceğimi bilemiyorum aslında. Didem Madak'dan sonra beni etkileyen ikinci kadın yazar/şair Ayfer Tunç oldu galiba. Kitabı anlatmadan baştan diyebilirim ki bu kitabı kesin okuyun.
Ayfer Tunç'un, Suzan Defter isimli romanı her ne kadar üzerinde roman yazsa da aslında tam olarak roman sayılmaz. Kitapta biri erkek diğeri kadın iki karakterin yaklaşık bir aylık günlüklerini okuyoruz. Bu yönüyle bu kitaba tam olarak roman diyemiyorum ama anlatı denilebilir.
https://okunmuskutuphane.blogspot.com/
Bu günlükleri okuduğunuzda eşlerinden boşanmış, etrafları kalabalık olsa da aslında tek başlarına kalmış ve melankonik bir hava içinde hayatlarını sürdüren bir erkekle bir kadının hayatını kısaca okumuş oluyoruz. Bir aylık bile tutmayan bu günlükler aslında okuyucuyu ara ara karakterlerin geçmişlerine de götürmüş. Böylece karakterlerin hayatlarını da az çok okumuş oluyorsunuz. Dil çok güzel ve akıcı. Bir bölümü/günü bitirdiğinizde diğerine geçmek için can atıyorsunuz. Kitabın çoğu yerinde anlatılan olayların/olguların dile getirilişi benim yazarın bir hayranı olmama sebep oldu. Çok... Çok ama, çok kere bir cümleyi ya da bir bölümü bitirip kitap daha elimdeyken düşüncelere daldım. Minnacık bir kitap ama kocaman ruhlar var bu kitabın içinde.
Ayfer Tunç, benzer erkek ve kadın karakterleri bir şekilde bir dönem için birleştirmiş. Çok da iyi etmiş. Yalnız kafama takılan bir kaç şey var. Onları da söylemeden duramayacağım. Kadın karakter Derya'nın abisini bu kadar çok sevmesini bir türlü çözemedim. Bu kadar sevgi biraz fazla olmamış mı sevgili Ayfer Tunç? Bir de erkek karakter kadını yani Derya'yı, Derya olarak değil de Suzan olarak tanıyor. Bunu çözemedim. Kitabın bir yerinde bunun nasıl olduğu yazılıysa da demek ki ben kaçırdım. Yok ben kaçırmadıysam aydınlanmak istiyorum. Son olarak kitabın yani günlüklerin sonu sanki yarım kalmış gibi. Sonunu söylemeyeceğim okuyucunun tadını kaçırmamak adına ama ne bileyim devam etse bir şeye bağlansa, kadınla erkek zaten güzel anlaştılar evlenselerdi ya da birisi ölseydi filan. Belki de birazcık Türk filmi tadında gibi şeyler istiyorum ama bu kadar güzel bir kitap ve sonunda yoksunluk hissi...
Son olarak okuyucuya tavsiyem bu kitabı kesinlikle okuyun ancak bir şeye parmak basmak istiyorum. Kitabı elinize aldığınızda 16 kasım cuma günü ile hikayeye/günlüklere başladınız. Bir baktınız karşı sayfada da aynı tarih var. Bu kafanızı bulandırmasın. Kitap her iki karakterin günlüklerinin sırayla basılması ile oluşmuş. Yani önce erkeğin sonra kadının günlüklerini okumayacaksınız. Aynı günü hem kadından hem erkekten dinleyeceksiniz. Size tavsiyem önce birinin günlüklerini bitireyim sonra diğerini bitireyim demeyin. Olayın sıcaklığını kaçırmayın böyle yaparak. Son dedim ama, son bir son daha eklemem lazım :) Kitabı elinize aldınız soldaki sayfayı okumaya başladınız. Şuna da dikkat edin. Soldaki günlükler erkeğe hemen karşıdaki sayfada yani sağdaki sayfadaki günlükler ise kadın ait. Karışmasın rica ediyorum. Soldaki ilk sayfayı okudunuz hemen sayfayı çevirin ve devamına yani yine sol ve arka sayfaya geçin. Biraz karışık olmuş olabilir ama okuyunca anlayacaksınız.
İyi okumalar..
Diğer roman incelemelerim için https://okunmuskutuphane.blogspot.com/search/label/romanlar