Konunun çok güzel olduğu o kadar belli ki..
Ama keşke yazarı başkası olsaydı. Konunun katledildiğini ilk sayfada görüp, kendimi anca 50 sayfa okumaya zorlayabildim.
Yazık...
http://kitabimhayatbulsa.blogspot.com/
Uzerine 1000 sayfalik roman yazilabilinecek bir konuyu nasil katlanilamaz sekilde yazip okuyucuyu bogabilirsin konulu bir yarisma vardi da sanirim yazarimiz da o yarismaya katildi.
Bence arka kapagi okuyup kendi kafanizda kurun kitabi okumaniza gerek yok. Cok sey var ama hic birsey anlatmiyor neredeyse...
Belgese tadında harika bir kitap. Yazarın anlatımı oldukça deneysel.
http://simdiduydum.blogspot.com/2013/10/tavan-arasindaki-buda-kitap_14.html
ne sıkıcı kitap ama. sanki roman değil de amerikaya göçen japon kadınların belgeseli. penguen belgeseli gibi bişey. sonra gemiye bindik. sonra şöyle oldu.
Biraz karanlık bir bakış açısıyla ele alınmış, sanırım okuyucuyu gerçekten rahatsız etmek istedi bunu da başarmış gibi görünüyor.
akıcı ve sade bir dil, konu da ilginç ama ne olduğunu bilemediğim bir şey eksik, japonların ve türklerin birbirine bazı konularda benzediğini hissettiğim bir kitaptı...
Amerikanın tavan arasında kalmış bir konuyu işliyor. Sürekli birinci ve üçüncü çoğul kişiyle çekimliyor fiilleri. Roman bireyin edebi ifade şeklidir ama bu romanda toplumlar konuşuyor. Çoğul haller, duygular düşünceler... Farklı, yaratıcı bir anlatım.
Bir romandan beklenen detaylı karakterleri, belki karakterlerle özdeşleşmeyi bulamıyorsunuz ama geniş bir perspektiften çok çeşitli hayatları gözlüyorsunuz sanki. Kitabın başında japonlar ''biz'' derken sonunda beyaz Amerikalılar ''biz'' demeye başlıyorlar. Bu kasten yapılmış bir şey mi yoksa anlatım bunu mu gerektirmiş, bir tedadüf mü bilemedim.
Konusu ve farklı anlatımıyla aklımda yer etti, tavsiye ederim.
Tavan Arasındaki Buda sarsıcı bir kitap. Özellikle arka kapak yazısını okumadan kitaba başladığım ve oradaki bilgiyi kitaptan okuyarak öğrendiğim için, kitabın karakterleri kadar benim de şaşırdığımı, etkilendiğimi söyleyebilirim.
Kitabın başından sonuna kadar zorlu bir hayat mücadelesi veren bu insanlardan çok etkilendim. Hayatın onlara sunduğu seçeneklerden farklı seçenekleri olmayan bu insanlardan bazılarının direniş biçimi, bazılarının vazgeçiş biçimi beni oldukça düşündürdü. Ayrıca kitabın değişik bir dil kullanılarak yazılması, bir kitap okurken birçok hikayeyi öğrenebilme olanağı sundu. Bu yazım bazen tekrarlardan dolayı sıkıcı olsa da yazarın olağanın dışında bir eser sunması beni etkiledi.
1900’lü yılların başında Amerika’ya göç eden, varlıklarında kendilerine sunulan imkanların vadedilenden kat kat farklı olması, orada verdikleri mücadele ve arkasından İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi ile senelerdir yurdum dedikleri toprakların düşman topraklarına dönmesi ile başlarına gelenleri okumak ilginizi çekerse tavsiye edebileceğim bir kitap ama büyük beklentiler içerisinde okumayın. Bu dil olağan dışı olsa da yazarın kalemi yeterince etkileyici değildi.
Anlatmaya calistigi hikayeyi sevdim ama yazim dili insana biraz garip hissettiriyor okurken. Roman gibi ama degil gibi de. Belgesel izliyormus gibi bir okuma. Mesela baslardaki biz ile sondaki biz' in yer degistirmesi cok hostu. Ama bir kadina yada bir cevreye dair degil de butun bir toplulugun adinin gecmesiyle olusan bir hikaye olmasi biraz degisik. Sanirim kitabi farkli kilan da bu.
anlatım dilini çok sevdim,bazen tek bir kişinin bazende birçok kişinin ağzından anlatılanlarla ilerliyor konu,ama sonuçta "kadın"ı ve "kadın" ları anlatıyor,tarlada çalışan, bir evde hizmetçilik yapan büyük hayallerle yola çıkan,umduğunu bulamayan,kocası tarafından dövülen,kocası tarafından delicesine sevilen,çocuğu olan,çocuğu olmayan,amerika ya alışan ya da alışamayan hepsini.
Kitaptaki çoğul dil ve son kısımda bunun yer değiştirmesi çok etkileyici. Aynı sebep biraz da empatiyi güçleştirse de bu tek bir kişinin değil hatta bu tek bir ırkın da değil evrensel bir şekilde tüm göçmenlerin hayatı bir yerde. Bu sebeple asıl sorun yazım dilinden ziyade işleyişte ortaya çıkıyor. Çok fazla tekrar olması kitabın akışını güçleştiriyor ve bazı yerlerde de yüzeysel geçiştirilmiş hissi veriyor. Yine de çarpıcı ve sert bir kitap.