Mükemmel bir kitap. Herkesin okumasını öneririm. Kitabın kapağını kapattığınızda Barış'ın özgürlük çığlıklarını içinizde hissedeceksiniz. Emin olun.
Gökyüzüne hasret minicik bir yüreğin içinizi burkacak hikayesi. Yokluklar içinde bulduğu küçücük ayrıntılara kocaman anlamlar yükleyen Barış'ın mektuplarını okuyunca bir daha unutamayacaksınız.
http://beyazkitaplik.blogspot.com/2012/07/ucurtmay-vurmasnlar-feride-cicekoglu.html
kitap konu bakımından oldukça çarpıcı. gerçekliğini hissedebiliyorsunuz. fakat kitapta bir büyüğün (yazarın) dilini çocuklaştırma çabası fazlasıyla göze çarpıyor- ki zaten bu yazarı da rahatsız etmiş olmalı ki Barışa özür mahiyetinde yine Barışın dilinden yazdığı sitemkâr bir mektubu/notu kitabın sonuna eklemiş.
Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi… Sen anlatmıştın, Pinokyo diye bir kukla varmış. Yalan söyleyince burnu uzuyormuş. Yalan söylersen senin de burnun büyür demiştin bana. Sen de yalan söyledin! “Seni bırakıp gitmem. Gidersem seni de götürmeye çalışırım.”Hatırlıyor musun böyle söz vermiştin. Ama “Hoşça kal,” bile demeden gitmişsin. Ben uyurken.
Gönlü büyük kendi küçük Barış... Keşke biraz daha devam etseydi ne oldu Barış'a çok merak ediyorum.
Bir çocuğun gözünden ceza evinde yaşanılan, hissedilen ve beklenilenleri okumak yüreğimi burktu.
Hatta çocukça sorduğu, bilmeden, farkında olmadan ama önemli noktalara parmak bastığı ama cevabı olmayan sorular etkiledi beni
Meğer ülke olarak geçmişten bu yana ne çok şeyden korkmuşuz!
Bir gecede okuduğum içime öküz oturtan kitap , belki edebi bir değeri yok ama ya hissettirdikleri? Ülkemiz bu devirleri yaşadı çok barışlar o kafeslerde büyüdü ve hala büyüyorlar çok acı bir şey ,mutlaka okunması gereken kitaplardan.
Beni en çok etkileyen kitaplardan birisi olmuştu Uçurtmayı Vurmasınlar. Her açıdan mükemmel bir kitaptı, tavsiye ederim.
12 Eylül dönemi mahkumlarinin hapisanede yaşadıklarının minik Barış 'in mektuplarinda gözler önüne serildiği roman.. Neticede küçük bir çocuk ve dolayisiyla bastan sona masumiyet dolu bir kitap. Huzunlendim. Minik yürek nasil da bakmis öyle dort yani duvarlarla çevrili bu hayata. Esaret , dolu dolu esaret. Insani huzne bogan, sinirlendiren esaret. Ulkemiz hapisanelerinin o donemdeki durumunu mukemmel sekilde gözler önüne sermiş. Düşünceye pranga vurulmus vesselam. Dusunenler demir parmaklar ardina hapsolmus. Fikir suclulari...Ne kadar aci bir kavram. Insanlarin sirf dusuncelerinden ötürü özgürlüklerine kast etmek.. Maalesef bu ulke boyle donemlerden geçti. Barış 'in Inci'ye hitaben yazdığı bu mektuplar dönemin Turkiyesini, hapisanelerini, insanlarin ne tur bir yasam sürdüklerini ne de guzel anlatmis. Kisa ama yoğun bir kitap. Hüzün kokan bir eser. Çok begendim. Filmi de cok guzel.
Keşke bitmeseydi... Barış hep konuşsa hep sorular sorsa küçücük yüreğiyle durmadan darılsaydı 5 dakika sonra affetmek üzere...
Tam bir açıp tekrar tekrar okuyayım, okudukça içimdeki körelmiş duygular yeniden canlansın kitabı olmuş...